Eskişehir, yeraltı suları açısından nitel ve nicel
olarak son derece zengindir Eskişehir Ovası suları
a- yüzeye yakın yer altı suları
ve b- derin yer altı suları
olarak sınıflandırılmaktadır.
Porsuk Çayı ve ona bağlanan kolların bir bölüm sularının
söz konusu yeraltı sularına karıştığı bilinmektedir.
Değişik amaçlarla açılan kuyuların sularının analizi
şu ilginç sonucu vermiştir: Porsuk Çayı'na yakın kuyulardaki
'sular, dağlara yakın kuyulardaki sulara göre daha serttir.
Dağlara yaklaştıkça suyun sertlik derecesinin daha düşük
olduğu gözlenmiştir.
Yeraltı suları zengini olan Eskişehir'de İnönü'nün batısından
Beylikova'nın doğusuna kadar uzanan büyük fay hattı
üzerinde çok sayıda soğuk ve sıcak su kaynağı bulunmaktadır.
Bu nedenle Eskişehir merkezi ve ilçelerindeki kaplıcaların
önemli bir bölümünün bu hat üzerinde dizilmiş olması
şaşırtıcı değildir. Fay hattı üzerindeki en önemli sıcak
su kaynakları kent merkezinde bulunmaktadır. Eskişehir
merkezinin sıcak su deposu, Porsuk Çayı'nın sağ (güney)
kıyısında 8 hektarlık bir alan içinde yer almaktadır.
Suyun çıkış noktasındaki sıcaklığı 47°C dolayındadır.
Kent merkezindeki termal suyun sıcaklığı 38 ile 45°C
arasındadır. Ana su kaynağının yaklaşık 24x24 m2 ölçülerinde
bir alandan oluştuğu belirtilmektedir.
Eskişehir'de termal su, çok eski çağlardan beri yaygın
olarak kullanılmaktadır. Pek çok bilimsel ve akademik
tartışmada antik Dorylaeum kentinin kuruluş yeri olarak
Eskişehir merkezindeki Sıcaksular bölgesi gösterilmektedir.
Eski Yunanlı yazar Athenaus (Athenee), M.Ö. 200 yıllarında
yazdığı kitabında içilebilen sıcak sulardan söz etmektedir.
Bizans döneminde Eskişehir, şifalı sıcak suları nedeniyle
Bizans imparatorlarının dinlenme merkezlerinden birisi
olmuştur. Roma döneminde Köprübaşı ve Sıcaksular bölgelerinde
bulunan hamam ve kaplıcalar nedeniyle Eskişehir, tercih
edilen bir yerleşim yeri olmuştur; artık var olmayan
Porsuk üzerindeki Roma Köprüsü bu tercihe kanıt olarak
gösterilir. Osmanlılar zamanında Eskişehir'i ziyaret
eden Batılı gezgin, yazar ve araştırmacılar da kitap
ve anılarında yörenin nitelikli termal sularını dile
getirmektedirler. Eskişehir'in termal su kaynaklarına
ilişkin değişik öyküler anlatılmaktadır. Bugün Çarşı
olarak isimlendirilen semtte bulunan Erler Hamamı'nın
yapım tarihi bilinmemekle birlikte Bizans döneminde
inşa edildiği anlaşılmaktadır. Hamam, iki ana kubbeden
oluşmakta; birinci bölümde nefeslenme ve giriş yerleri,
ikinci bölümde sekiz direk üstünde yükselen kubbe altında
kurnalarla çevrilmiş büyük bir havuz bulunmaktadır.
Halk arasında anılan direklerin yeşim taşından yapılmış
olduğu söylentisi dolaşır. Yine söylentiye göre; hamamın
henüz bulunmadığı dönemlerde Bizans Kralı'nın tek ve
sevgili kızı bir cilt hastalığına yakalanır. Çağın hekimbaşı
tarafından Eskişehir bölgesinde bulunan kaplıca önerilir.
Kral kızı, 1-2 aylık tedaviden sonra iyileşir. Bunun
üzerine kral ve kızı bu bölgede bir kaplıca inşa edilmesine
karar verirler. Kral kızı, çok değerli olan küpelerini
bu amaçla kullanılmak üzere verir. Küpelerden birisi
ile hamam yapılır; diğer küpe ise daha sonra hamamın
onarım ihtiyaçlarında kullanılmak üzere hamam direklerinden
birine yerleştirilir. Kimbilir, ikinci küpe (veya bazılarının
rivayet ettiği gibi yüzük) hala oralarda bir yerdedir.
Bizans'lı gezgin ve yazar Kinnamos, Dorylaeum'un verimli
ovalarından, suyu içilebilen ırmağından, bu ırmağın
bol ve lezzetli balıklarından söz etmektedir. Yazarın
söz ettiği dönemde Eskişehir'de görkemli saraylar, kalabalık
mahalleler, sıcak su kaynakları ve hamamlar ile çok
sayıda çeşme bulunmaktadır. Eskişehir'in şifalı sıcak
sularını Arap ve Rum tarihçileri de nitelendirir. Arap
kaynakları Eskişehir'den söz ederken ılıca anlamına
gelmek üzere Av-Germ sözcüğünü, Rum kaynakları ise hamam
anlamına gelmek üzere Al Thirma sözcüğünü kullanırlar.
Gerçekten XII. yüzyıl Arap gezginlerinden Al Haravi,
Eskişehir'deki "sıcak suların başka yerde bulunmadığını
ve hastaların tedavi için" Eskişehir'e geldiklerini
belirtmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın 1533-1536 ve 1548-1549 dönemlerinde
İran yönünde düzenlediği seferlere katılan minyatür
ustası Matrakçı Nasuh'un ünlü Eskişehir minyatüründe
hamamlar görülebilmektedir. Aşık Mehmet bin Ömer, Menariz-ül
Avalim isimli hicri 1006 (miladi 1580) tarihli eserinde
Eskişehir şifalı sıcak sularından "Germab-ı Eskişehir
(Eskişehir Ilıcası): Mevlevi Derviş Yusuf Eski-şehiri'den
duyduğuma göre bu germab Eskişehir'in bağıstanı niha-yetindedir.
Ilıca ile merkez arası iki mildir. Merhum Derviş Yusuf
kavli üzere hikayat olunur ki Eskişehir'e kadı olanlardan
birisi bu germabde yıkanırken sıcak suyun gözünden karanfil
ve fülfül ve tarçın ve bunlar emsali güzel kokular yayan
baharat ile zeytinyağı akıp hamam tası ile bu zeytden
(zeytinyağı) bir iki tas alıyor. Bundan sonra bu zeyt
akımından bu germabde büyük hassiyet vardır diyerek
bu germab üzre toprak ve taş ile bir kagir kubbeli yıkanma
yeri bina etti. Bu germabin suyu ılık, latif ve faydalıdır"
biçiminde söz etmektedir
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinin 4. cildinde (miladi
1648) Eskişehir şifalı suları ile ilgili olarak "Şehrin
dışarsında, kuzeyinde dağ ve bahçeler içinde kagir kubbeli
bir latif hamamdır kî ona olan büyük havuzu sıcak su
ile doludur. Suyu gayet sıcak olduğundan, soğuk su katılınca
ılık olur. Çok faydalıdır. Parmakda yüzük cinsinden
halis gümüşden yapılmış şeyler bulunursa sapsarı olur.
Uyuz ve cüzzam hastalıklarına çok faydalı olup, birçok
derde devadır" demektedir20. Musevi gezgin Samuel
bin David Yemsel, 1641-1642 yıllarında Anadolu'da yaptığı
geziler sırasında uğradığı Eskişehir'den mucizevi sıcak
suları ile söz etmektedir. 1705'te Paul Lucas yazdıkların-'
da Eskişehir'de çok sayıdaki hamamlara ve sıcak su akan
çeşmelere değinmektedir.
J. Otter, 1748'de yayınlanan kitabında termal hamam
sularının üzerinde yağımsı bir madde bulunduğu ve bu
maddenin halk tarafından toplanarak ilaç olarak kullanıldığı
belirtHmektedir. Fransız yazar V. Cuinet, 1892-1894
yılları arasında yayınlanan kitabında XIX. yüzyıl sonunda
Eskişehir çarşısında biri kadınlara, üç tanesi erkeklere
hizmet vermek üzere dört tane hamam bulunmaktadır. Söz
konusu yayında bu hamamların suyunun içilebildiği ve
mide rahatsızlıklarına iyi geldiği bildirilmektedir.
Hicri 1287 (miladi 1868) tarihli Hüdavendigar Salnamesi'nin
Eskişehir bölümünde de anılan dört hamamdan söz edilmektedir.
Salnamede bu termal su hamamlarının isimlerinin Yenice,
Erler, Kıymet ve Alçık olduğu yazılıdır. Salnamede hamam
suyuna soğuk (barid) su karışmadığı için sıcak olduğundan
söz edilmektedir. XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Eskişehir'e
gelmiş yabancı gezgin ve araştırmacılar, kentte içme
suyu bulunmadığını, sıcak suların testilerde soğutularak
içme suyu olarak kullanıldığını belirtirler. 1900 yılında
Asarcıklı Ali Efendi tarafından 15 km uzaklıktaki Sarı-sungur
Çiftliği'nden toprak künklerle Yediler ve Odunpazarı
semtlerine içme suyu getirtilmiştir. Ancak suyun yetersizliği
nedeni ile kentin aşağı mahallelerine su verilememişti.
Eskişehir'in ayırt edici özelliklerinden birisini oluşturan
Kalabak Suyu, 1935'te Mustafa Kemal Atatürk'ün ziyareti
sırasında verdiği talimat üzerine bulunmuş ve bir su
şebekesi oluşturularak kente getirilmiştir21. I. ve
II. İnönü savaşlarında, Milli Mücadele yıllarında Eskişehir
merkezindeki kaplıcalarının askerlerin tedavi, banyo
ve dinlenme ihtiyaçları için kullanıldığı, askerlerin
Erler Hamamı'nın o zaman var olan otelinde kaldıkları
bilinmektedir. Yine o yıllarda bugün Has Otel ve Has
Termal olan yerin askeri termal olarak kullanıldığına
ilişkin bilgiler vardır. (1970-71 yıllarında inşaatına
başlanan ve 5 yılda tamamlanan Has Otel ve Termal, Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır.)
Fransız yerbilim ve fiziksel coğrafya uzmanı E. Chaput,
1941'de yayınlanan kitabında kentteki sıcak suların
hafif demirli ve kükürtlü olduğunu, suyun üzerinde yağlı
lekeler bulunduğunu, bunların hidro-karbürden kaynaklandığını
belirtmiştir.
Dr. Rıza Reman, 1942'de yayınlanan balneoterapi konulu
kitabında Eskişehir'in sahip olduğu türde termal suların
niteliğinin sinir ve kas rahatsızlıkları, eklem romatizmaları,
idrar yolu hastalıkları, gut hastalığı ve şişmanlık
tedavisinde kullanılabileceğini belirtmektedir. XX.
yüzyılın ortalarında kentin hamam envanteri şöyledir:
Eskişehir'de var olan hamamlardan biri Evkaf Hamamı
veya eski Yenice Hamam isimleriyle de bilinen Asri Hamam'dır.
Vakıf İdaresi tarafından yapılmıştır. Asri Hamam'ın
karşısında bir üst sokakta Erkekler Hamamı bulunmaktadır.
Bu hamam, tarihçiler ve gezginler tarafından sıklıkla
sözü edilen Bizans döneminden kalma bir banyo yapısıdır.
Erkekler Hamamı, Bizans sonrası dönemde Türkler tarafından
onarılmıştır. Sekiz sütuna dayalı bir kubbesi, ortasında
8 metre çapında bir havuzu vardır. Havuzun etrafında
kurnalar bulunur. Termal su, kapının karşısındaki bir
oluktan doğrudan havuza akmaktadır. Asri Hamam'ın az
ilerisinde iki halvet ve havuzlu banyo dairesi ile Asker
Hamamı olarak bilinen banyo yapısı vardır.
Asker Hamamı'nın arkasında 2x2 boyutlarında iki havuzu
ile Şengilcik Hamamı bulunmaktadır. Şengilcik Hamamı'nın
yanında 2x4 boyutunda havuzu ile Alçık Hamamı (Kadınlar
Hamamı) bulunmaktadır. Alçık Hamamı ve Şengilcik Hamamı'nın
güneyinde Şifa Banyosu isimli banyo yapısı bulunmaktadır.
Hamamlar caddesinin yan tarafında Kale Sokağı'nda bulunan
Ebe Fethiye Hanım Hamamı'nın 1956 Eskişehir Depremi'riden
sonra suyu kaybolmuştur; bu suyun radyoaktivite!] olduğu
söylenmektedir.
XX. yüzyılın ikinci yarısında hizmet veren (bazıları
kapanmış olan) hamamlar arasında şunları sayabiliriz:
İşçibaşi Hamamı (Etüv), Sivrioğlu Hamamı, Erden Hamamı,
Ethem Hamamı, Işık Hamamı, Güneş Hamamı, Yeni Hamam,
Keçeciler Hamamı, Önkal Banyo, Erler (Erkekler) Hamamı,
Alçık (Kadınlar) Hamamı, Has Termal, Yıldız Hamamı,
Sultan Termal, Gürcanlı Hamamı, Şiraze Termal, Uysal
Otel, Bahçeli Şengül Hamamı, Doğan Hamamı, Eligüzeller
Hamamı, Ferah Hamamı, Nizam Termal...
Kent merkezinde Köprübaşı bölgesindeki hamamların yoğun
olduğu Sıcak Sular isimli yerde açıktaki çeşmelerden
sıcak su aktığı ve camiye gitmek üzere abdest alan kişilerin
bu sulardan yararlandığı bilinmektedir.
Eskişehir ili sınırları içinde
taşınmaz kültür varlığı olarak değerlendirilen tarihi
ve kültürel değeri bulunan kaplıca ve hamamların listesi
aşağıda verilmiştir:
|