Eskişehirliyiz.biz Ana Sayfa Eskişehir Apart Yurt Rehberi  
Üye Ol Üye Giriş
Eskişehir Forum Tartışma Platformu
www.eskisehirliyiz.biz
Ana Sayfa      
 
Forum

>yeni konu aç<  |  forum ana sayfa -- > Genel -- > Politika

>Yanıtla<
>Cevap Yaz
Forumlarda Neler Var!
Yazar Mesaj
point | Offline 11 Mart 2009 Çarşamba 10:26  Forumlarda Neler Var!
http://www.turkforum.net/showthread.php?t=469294

adresindeki forumdan geçenlerden bazıları:

Anadolu Üniversitesi rektörlüğü zamanında ihalesiz emanet iş vermesi ile nam salmıştır. Rektörlüğü dönemi boyunca, üniversitenin mühendislik fakültelerinin bulunduğu (eski) Bademlik Kampüsü'ne tek bir çivi çaktırmamıştır. Bu yüzden, mühendislik fakülteleri ilgisizlikten bıkıp Osmangazi Üniversitesi'nin kurulmasını sağlamışlardır. Yıllarca o kampüste okuyan, kışın soğukta ders gören öğrencilerin kendisi hakkında hoş anı ve düşünceleri vardır. Kendisinin 10 yıllarda kurduğu kampüsün daha gelişmişini, çok daha kısa sürede Osmangazi Üniversitesi Meşelik Kampüsü olarak kurmuştur.

Son yerel seçimlerde CHP aday listelerinin, ilçe merkez örgütüne 50 metre mesafedeki seçim kurulu binasına yetiştirilememesi ve Büyükerşen hakkında CHP il başkanı Vedat ALP'le bu konu hakkındaki ilişkisi, bir büyük şaibe olarak esrarını korumaktadır. Unutmayalım ki, CHP listesini vererek aday çıkartsa idi, Büyükerşen'in kazanma ihtimali yoktu.

Şu anda mevcut belediye projelerinin %80'ini Kurtoğlu İnşaat'ın yapıyor olması, firma sahiplerinin gizemi (akrabalık vb.) enteresandır.

Eti Bisküvileri firmasının sahibi Firuz KANATLI'nın devlete hibe olarak yaptırmakta olduğu lise projesini, AKP'li eğitim bakanlığı prim yapmasın diye sudan sebeplerle defalarca sekteye uğratmıştır. Bu uğurda Valilik, Karayolları ve TEK olmak üzere, karşısına almadığı kurum kalmamıştır.

Aynı mantık ile, sağlık bakanlığının Eskişehir'de yaptırmak istediği devlet hastanesi projesine arazi tahsisinde kanunlara rağmen çıkartmadığı zorluk kalmamıştır.

Osmangazi Üniversitesi tarafından hazırlanan raporlarda, kendisini ancak 120 yıl sonra amorti edebilecek bir tramvay projesini, tüm şehir trafiğini felç etme pahasına hayata geçirmiş, şehri kendinden sonra altından kalkılamayacak bir borca sokmuştur.

Tramvay ihalesini kazanan Yapı Merkezi A.Ş., şartnamede bulunan ve tüm hat altına döşenmesi şart olan titreşim yutucuları "ihmal" etmiş, bu konuda belediyenin bir yaptırımı olmamıştır. Bu malzemenin projedeki bedeli yaklaşık 1,5 milyon Euro'dur.

Tekne gezintisi düzenleme sevdası ile, Porsuk üzerinde yıkılmadık köprü kalmamış, Hollanda'lardan gezi teknesi ithal edilmiştir. Projenin toplam bedelini bilemiyorum. Ama neredeyse tüm köprü ihalelerini tek firma, Kurtoğlu İnşaat kazanmıştır.


Yani... Dorleon; sana katılmıyorum.

Ve kendisinin mal varlığını ve zaman içindeki artışını merak ediyorum.
 
Yazar Mesaj
point | Offline 11 Mart 2009 Çarşamba 10:34  Bir forumdan daha
http://www.uludagsozluk.com/goster.php?id=2496651

Ankara ile karşılaştırınca kim bu eskişehirin belediye başkanı, kim o ufuksuz insan, şehircilikten anlamayan insan dediğiniz belediye başkanı. Prag'a gittiğiniz zaman eskişehirde büyükerşen'in yapmış olduğu bütün zevksiz, avrupa özentisi icraatların kökenini; kendi kültürümüzle, ananemizle istanbul'u istanbul yapan ecdadımızın taşıdığı ruhla çelişen şehirleşme anlayışının nereden geldiğini anlarsınız. Eskişehir'in trafiğini alt üst eden, 20 sene sonraki 1 milyonlara varacak eskişehir'in nüfusunu hiç hesaba katmayan büyükerşenin tramvay icraatını da gözardı etmek yanlış olur. Zevksiz, bir şeye benzemeyen sanatla alakası olmayan inek heykellerini eskişehirin dört bir yanına diken ve bunlarla halkına hakaret eden bir insandır da aynı zamanda büyükerşen. Kendi damadı ve kızına belediye şirketleri aracılığı ile kaynak aktardığı, rant sağladığı da sıkça konuşulan bir mevzudur. Yine Porsuk çay'ı üzerindeki, sırf venedik benzeri gondollar yüzdürmek amacı ile, köprüleri hiç gözünü kırpmadan yıkmış olan, kimseninde "ya bu milli servettir birader, sen kimsin? babanın malı mı da bu köprüleri yıkıyorsun diye karşı çıkmadığı belediye başkanı. Yeni yapılan köprüler de demir mi çelik mi bir metalden yapılmış olup türk estetik anlayışını yansıtmaz. Köprülerin üzerindeki heykeller yine pragtaki Charles köprüsünden özenti bir hava estirir. Bu arada köprülerden birinin üzerine" YB" diye kendi adının baş harflerini işletmiş bir megolaman bir şahısdır kendisi. Bundan altı yedi yıl önce sokak isimlerini değiştirerek şehrin bütün kimliğini alt üst etmiş, sokak isimlerini değiştirince otomatik olarak tabelaları da değiştirmiş, kapı numaralarını da değiştirmiş, bu tabelaların ihalelerinde belediye şirketleri aracılığı ile ailesine oldukça büyük bir servet edindirmiş bir belediye başkanıdır. Üniversite'deki rektörlüğü esnasında da bir çok yolsuzluğa adı karışmış olup, aslında geçmişi ve bu günü çok da parlak olmayan bir insandır. Eskişehir'de Büyükerşenin DSP'den aday olup, CHP'nin aday ismini YSK'ya yetiştirememiş olması, hali ile CHP'nin seçime girmemesi ve Büyükerşen'i desteklemesi ve karşı partinin adayı ile yarışması, seçimi kılpayı denebilecek bir farkla kazanması gayet manidar ve insanı düşündürecek niteliktedir. Bir nevi melih gokcek in sosyal demokrat gecinen versiyonu'dur. Göz boyamakta üstüne yoktur. Propaganda en iyi bildiği şeydir. Emin Çölaşan'ın eşinin Danıştay Başkanlığı'na adının geçmesi ve Büyükerşen'in de kendisine açılmış dava esnasında Sayın Çölaşan'ı Eskişehir'de belediye'ye ait bir mekanda bir haftaya yakın bir süre ağırlaması ve akabinde davanın düşmüş olması da düşündürücü olup, basit bir devlet memurunun oğlunun, hele sıradan bir akademisyenin londra gibi ev fiyatlarının oldukça yüksek düzeyde olduğu bir metropolde nasıl olup da ev sahibi olabildiği düşündürücüdür. NTV ortağı olduğu da söylenir. 
Yazar Mesaj
point | Offline 11 Mart 2009 Çarşamba 10:54  Bu arada bunlar benim sözlerim değil!
Simdi bana saldıracak olan hocadaslara dip not olarak söyleyim. Bunlar internette bulduğum baskaları tarafından yazılan şeyler. Adreslerini de yapıştırdım oraya inanmayan adreslere girer bakar... 
Yazar Mesaj
point | Offline 15 Mart 2009 Pazar 10:12  Bu bir haber sitesinden. Forumdan değil...
Bu bir haber sitesinden. Forumdan değil...


BÜYÜKERŞEN GAZETELERE EL KOYDURDU!

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı DSP'li Yılmaz Büyükerşen, gazete toplattı. Eskişehir'de Yılmaz Büyükerşen'in talimatı ile toplatılan Haber26 adlı yerel gazetenin sürmanşetinde Odunpazarı Belediye Başkanı AK Partili Burhan Sakallı'nın açıklaması yer alıyordu.




Köşe yazarı Sezai Şen de “Yerinden kımıldamayan tranvay için hem koç hem de siyaset kurban edildi” başlıklı köşe yazısında, DSP'li Büyükerşen'i eleştiriyordu. Haber26 Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Akyüz, Büyükerşen hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Akyüz “Büyükerşen bizi yıldıramayacak, gerekirse bu gazeteyi tek tek dağıtacağız” dedi.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı DSP'li Yılmaz Büyükerşen, gazete toplattı. Eskişehir'de tüm bayilerden toplatılan Haber26 adlı yerel gazetenin sürmanşetinde Odunpazarı Belediye Başkanı AK Partili Burhan Sakallı'nın açıklaması yer alıyordu. Köşe yazarı Sezai Şen de “Yerinden kımıldamayan tranvay için hem koç hem de siyaset kurban edildi” başlıklı köşe yazısında, DSP'li Büyükerşen'i eleştiriyordu. Haber26 Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Akyüz, Büyükerşen hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Akyüz “Büyükerşen bizi yıldıramayacak, gerekirse bu gazeteyi tek tek dağıtacağız” dedi.

BÜYÜKERŞEN HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
15 günde bir yayımlanan ve ücretsiz olarak dağıtılan Haber26 Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Akyüz, şehrin çeşitli noktalarında vatandaşların dağıtımına sunulan gazetelerini toplattığı gerekçesi ile Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Akyüz, Büyükerşen'in kendilerini yıldıramayacağını, gerekirse gazetelerini tek tek dağıtacaklarını kaydetti.

GAZETE TOPLATMA YETKİSİ YOK
Akyüz, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmak üzere Adliye'ye gidişinde gazetecilerin soruları üzerine şu açıklamayı yaptı: “Kentin muhtelif yerlerinde dağıtılan ücretsiz Haber 26 Gazetesi Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in bizzat yönettiği bir operasyonla sıkıyönetim dönemlerinde bile görülmeyecek bir şekilde mahkeme kararı olmadan toplatıldı. Büyükerşen bunu gazetelerin bulunduğu standın kaldırımı işgal ettiği gerekçesiyle yapmıştır. Ancak, stantları değil, gazeteleri toplatmıştır. İşgaliye söz konusu ise gazeteleri değil, kaldırımı işgal eden standı alması gerekirdi. Gazetemizi toplatarak büyük bir suç işlemiştir. Anayasa'nın ve yasaların güvencesi altında olan özgür basın olarak suç duyurusunda bulunacağız. Adaletin gerekeni yapmasını istiyoruz.”

BİZİ YILDIRAMAYACAK, GEREKİRSE BU GAZETEYİ TEK TEK DAĞITACAĞIZ
Akyüz şöyle devam etti: “Bunların altında yatan olay Büyükerşen ile yaptığımız bir haber nedeniyle geçmişte mahkemelik olmuştuk. Büyükerşen açtığı dava sonucu beni 3 bin YTL'lik tazminata mahkum etti. Beş yıldır bu tazminat davasını Demokles'in kılıcı gibi başımızın üstünde sallamaktadır. (Yapmayın tazminatı yürürlüğe koyarım) aba altından sopa göstermektedir. Bu dava, toplatma meselesi onu da ateşleyecektir. Ama bu bizi yıldırmayacaktır. Gazetemizi gerekirse tek tek dağıtırız. Gazeteciliğimizi sürdüreceğiz. Suç işlemediğmiiz sürece bizi kimse engelleyemez. Toplama nedeni gazetenin sürmanşetinde Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı'nın bir açıklamasının yer almasıdır. Büyükerşen bundan rahatsız olmuştur. Yaptığı hareketin cezasını çekmesi gerekir.”

kaynak: http://www.gasteci.net/yazar15216.htm 
Yazar Mesaj
point | Offline 15 Mart 2009 Pazar 10:37  Büyükerşen’in güvercin merakı
Büyükerşen'in güvercin merakı
Eskişehir'in DSP'li Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, belediye binasını DSP'nin simgesi olan “güvercin” figürleri ile kaplatmak için tam 3,5 milyon YTL harcadı.


Sol belediyelerin "hava civa harcamalar" kervanına Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin DSP'li Yılmaz Büyükerşen de katıldı. Büyükerşen, partisinin propagandasını üstelik resmi bir devlet kurumunda yapacağım diye Eskişehir halkına trilyonlarca lira ödetti.

BAKANLIĞIN MALİYET SINIRINI DA AŞTI
Üstelik Büyükerşen'in bu icraatı belediyeye inşaat fiyatından daha yüksek bir meblağa maloldu. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın Yapı Birim Maliyetleri Listesi'nde bir metrekare inşaatın maliyeti 482 YTL iken, Büyükerşen sadece “güvercin” kaplamayı metrekaresi 566 YTL'den yaptırdı. Belediye bu keyfi kaplamaya, halktan topladığı vergilerden oluşan bütçesinden tam 3,5 trilyon harcadı.

GEREKÇE "ISI YALITIMI"YMIŞ!
Öte yandan belediye ile bakanlık arasındaki yazışmalarda metrekaresi 566,4 YTL'den yapılan güvercin motifli kaplama işiniin yapılışına gerekçe olarak, “ısı yalıtımı"nı gösterdikleri de öğrenildi.

http://www.fikrimyok.com/Buyukersen-in-Guvercin-Meraki-3-5-Milyon-YTL-ye-Mal-t51157.html 
Yazar Mesaj
point | Offline 18 Mart 2009 Çarşamba 01:42  YAvuz Donatın Yazısı Merak Edenler Okusunlar
Patalya projeleri-Y.Donat(D)

12-07-2008 Sabah
Yavuz Donat
1- İşte "kapalı kapılar ardındaki" Ankara... İşte "Patalya"

Mustafa Balbay "sorgulamadan sonra" TV'de uzun uzun konuştu.
Kendisine "neler sorulduğunu" anlattı. Sorular arasında "Patalya toplantıları" da varmış.
Prof. Haberal gibi "pek çok ismi" nereden tanıdığı da.
Biz "Patalya toplantılarına" hiç katılmadık ama...
Zaman zaman yazdık.
Kimlerin, nerelerde bir araya gelip, neler konuştuklarını da.

Ergenekon soruşturması sırasında "Milli Egemenlik Hareketi" isimli bir oluşumdan bahsedilince...
Mehmet Y. Yılmaz geçen hafta (4 Temmuz Cuma) Hürriyet'te bir yazı yazdı. "Özetle" dedi ki: "Yavuz Donat bütün bunları 29 Şubat 2008'de yazmıştı."
Gerçekten ayrıntılarıyla "yazmıştık." "Kapalı kapılar ardında Ankara" üst başlığıyla.
Dilerseniz "kapıyı" bugün yeniden aralayalım. Ve bu defa işi "en baştan" ele alalım.

2- Kent Otel buluşmaları

Eskiden, yani "AK Parti' den önce", Meclis'te "Diyalog Grubu" diye bir "oluşum" vardı.
"Değişik partilere mensup" milletvekilleri ara sıra oturur "ne olacak memleketin hali" diye konuşurlardı.
Karşılıklı "fikir alışverişinde" bulunurlardı. Kamran İnan bu "grubun" abisi-kıdemlisi konumundaydı.

Sonra "kriz oldu."
Çankaya'da "Anayasa kitabı"
fırlatıldı. Bazı partiler "depremin altında kaldı."
Ve 2002'de AKP "tek başına" iktidara geldi.

Diyalog Grubu bu defa "Meclis dışında" toplanmaya başladı.
Ve "genişletilmiş olarak."
Yeni toplantı yeri ise "Kent Otel"di.
Katılımcılar içinde Kamran İnan'dan Ufuk Söylemez'e, Hurşit Tolon'dan Aydın Menderes'e, Prof. Hasan Ünal'dan Ayfer Yılmaz'a, İlhan Aküzüm'den Halit Dağlı'ya, Yaşar Okuyan'dan Ali Uzun'a kadar "pek çok isim" vardı.
Eski bakanlar, eski milletvekilleri, emekli paşalar, profesörler.

"Kent Otel buluşmalarında" neler mi konuşulurdu?
Ekonomi, politika, Avrupa...
"Ne olacak memleketin hali."
Siyasette "yeni arayışlar."
"Hiç gittiniz mi" diyecek olursanız. Hayır gitmedik ama "çok dinledik."

3- Bülent Ecevit'in "BüyükerşenHaberal" planı

"O zamanlar" Ecevit hayattaydı. ORAN'daki evindeydi. Rahşan Hanım'la birlikte o da "fikir üretmekteydi." İstiyordu ki "yeni bir siyasi oluşuma doğru yelken açılsın."

O süreçte Ecevit'lerin evine sık sık girip çıkan kişi Yaşar Okuyan'dı. Bir diğeri Emrehan Halıcı'ydı. Okuyan, Ecevitler ile yaptığı görüşmeleri "gruba" da anlatıyordu. Grup "Kent Otel grubu."
Ecevit'in evinde "bu çevrelerde" konuşuluyordu ki... nn
Yeni bir siyasi çatıda buluşulsun.
- Direksiyona Prof. Yılmaz Büyükerşen otursun... Ya da Prof. Mehmet Haberal.
- Veya Prof. Haberal ile Prof. Büyükerşen, ikili bir yönetim uygulasınlar.
- Mümkünse, AKP dışındaki bütün partiler bu oluşuma katkıda bulunsun.
Ecevit eksenli bu "çalışmalar" DSP Genel Merkezi'nde duyuldu. DSP'de "Bülent Ecevit'e karşı ses yükseltmek" kimin haddine. "Kimse" bir şey diyemedi ama... "DSP yönetimi" Bülent beyin "arayışlarından" rahatsız oldu.

Bu "son ayrıntıyı" vermemizin nedeni...
Günümüzdeki "Rahşan Ecevit-DSP geriliminin" temeli işte "o zamana" kadar uzanır.

4- Ecevit'in prensleri

Merhum Ecevit'in "Büyükerşen ve Haberal merakı" ile ilgili bir çift söz söylemek gerekirse...
Prof. Büyükerşen "DSP'li" Eskişehir, Büyükşehir Belediye Başkanı. Ecevit onu "Anadolu Üniversitesi rektörlüğünden beri" izlerdi. Beğenirdi.
Sadece solu değil "bütün merkezi derleyip toparlayacak bir isim" olarak düşünürdü.

Prof. Mehmet Haberal'a gelince... Fevkalade "örgütçü."
"Sıfırdan bir üniversite (Başkent) yaratacak kadar" güçlü. Patalyalar (biri Kızılcahamam'da, diğeri Gölbaşı'nda) onun kurduğu "vakfın" eseri. Hatırlatalım:
- Demirel'den sonra "Çankaya'ya kim çıksın" diye düşünülürken, Başbakan Ecevit "Prof. Haberal çıksın" demişti.
- Ecevit hastalanınca da, "başında Prof. Haberal'ın olduğu hastaneye (Başkent) gitmişti."
- Hatta "koalisyon liderleri zirvesini bile" burada toplamıştı.

5- Rahşan Hanım devrede

Ve günün birinde Ecevit "ağırlaştı", GATA'ya kaldırıldı. Uzunca bir süre "komadaydı." Sonra da öldü, devlet töreniyle gömüldü.
"O süreçte" Rahşan Hanım "Bülent beyin vasiyetidir, son siyasi projesidir" diyerek yola koyuldu.
Yine sık sık Yaşar Okuyan'la, Emrehan Halıcı'yla konuşuyordu. Partilerden "randevu" isteniyordu.

Partilerin çoğu randevu verdi. Devlet Bahçeli "hayır" dedi, vermedi.
"Düşünülen, yapılmaya çalışılan" şuydu:
- Merkez siyaset toparlansın.
- Sağ da, sol da "hareketin" içinde olsun.
- " Türkiye Partisi " kurulsun.
- Partinin iktidara gelmesi halinde, "hangi bakanlığa kimin geleceği" bile önceden açıklansın.

Her şey "kağıt üzerinde" dört dörtlüktü... Ama "reel siyaset" ile kağıt "üst üste" oturmuyordu.
Evdeki hesap, siyaset çarşısına uymuyordu.

6- Cumhuriyet mitingleri

Zaman su gibi akıp gidiyordu. Siyaset "geriliyordu." "Çankaya seçimi süreci" işliyordu.
"Seçersin, seçemezsin... Seçersen mahkemeye gider iptal ederim... 367... Erken seçim... Gece yarısı muhtırası" gibi konular manşetlerden inmiyordu. Kent Otel toplantıları da yerini artık "Patalya toplantılarına" bırakmıştı.
"Kadro" daha da genişlemişti.
Eski siyasetçi de vardı, emekli paşa da, gazeteci de, sivil toplum lideri de, üniversite hocası da, emekli bürokrat da.

Ve "Cumhuriyet mitingleri" gündeme geldi.
Tuncay Özkan "ön plandaydı."
Atatürkçü Düşünce Derneği ve pek çok sivil toplum örgütü "organizatör" durumundaydı.
Kent Otel ve Patalya toplantılarının gediklisi "emekli paşalar" bazı mitinglerde tam kadro vardı.
Bazı mitinglere ise "içlerinden biri, ikisi" katıldı.
Amaç, 2007 seçimlerinden önce AKP'yi "sallamaktı."
Tek başına iktidara gelmesine "mani olmaktı."

7- Patalya projeleri

Siyaset "ısındıkça ısınıyordu."
Seçim de "yaklaştıkça yaklaşıyordu."
Patalya toplantılarına katılanların bir kısmı da "Sinan Aygün'ün kapısını çalıyordu." İçlerinde Aygün'e "parti kur" diyen de vardı.
"Kurulmuş partilerden birinin başına geç" diyen de.

İşte o dönemde "DYP ile ANAP arasında" ilk köprüler atıldı.
Amaç sadece bu iki partinin evliliği ile "sınırlı kalmamaktı."
"Daha büyük bir kucaklaşmaydı."
Mesut Yılmaz'ın da "oluşuma" katılması planlanmaktaydı.

"Sonrası" malum.
DYP ile ANAP "nişan" yaptılar, "nikahı" beceremediler.
"Büyük kucaklaşma" askıda kaldı. "Patalyacılar" umduklarını bulamadılar.
"ANAP'a, DYP'ye, DP'ye" mesafe koydular.


Yine aynı süreçte, ayrıntı da verelim, İstanbul'da Cumhuriyet mitinginin olduğu günün sabahında "CHP-DSP seçim işbirliğinin" ilk temeli atıldı.
"İnanması güç gibi görünebilir ama" devrede Yaşar Okuyan vardı.
Patalya lobisinin "star isimlerinden" Okuyan.


Merkez sağda nikah "fiyasko ile" sonuçlanmıştı ama...
CHP-DSP seçim işbirliği, DSP'nin seçime katılmaması, bazı DSP'lilerin CHP listesinden Meclis'e girmesi projesi "tuttu... Eksiksiz uygulandı."

Yaşar Okuyan'a da "gayretlerinin karşılığı olarak" CHP listesinden milletvekilliği önerildi.
Okuyan öneriyi "Patalya grubuna" götürmedi bile...
"Reddetti."
"Deniz beyle seçim otobüsünün üstüne bile çıkarım, her desteği veririm ama, CHP'den Meclis'e girmem" dedi.

Kaynak: http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=46389

Yavuz Donat'a da yandaş diyecekmisin bilmiyorum ama derseniz artık pes derim yani... 
Yazar Mesaj
point | Offline 18 Mart 2009 Çarşamba 01:46  AKP’yi Devirecek Derin Senaryo!
"Eğer oluşum sağ ağırlıklı olacaksa Mehmet Haberal, sol ağırlıklı olacaksa Yılmaz Büyükerşen!" İşte AKP'yi yıkacak senaryonun üç aşaması....

Taha Kıvanç/Yenişafak

İzlemesi keyifli


Sonunda Yavuz Donat dayanamayıp konuya girdi de, aylar önceden başlayarak burada yazdığım senaryonun gerçeklere dayandığı ortaya çıktı. Türkiye'yi erken seçime götürüp sandıktan Ak Parti'yi muhalefette bırakacak bir sonuç çıkarmayı hedefleyen senaryonun yazarı da, senaryoda kendilerine rol biçilen oyuncular da belli oldu. Vaktiniz bolsa 'Şifreyi çözüyorum', 'Şifrelerin Şifresi' ve 'Kitabın Orta Yerinden' başlıklı Kulisleri okumanızı tavsiye ederim (10, 11 ve 18 Mayıs 2006).

Bir yerlerde pişmekte olan 'erken seçim' yemeğinin kokusu burnuma gelmiş ve önümüzdeki günlerde kendini belli edecek sürecin bazı kahramanlarının adlarını vermiştim: İlhan Selçuk, Ahmet Necdet Sezer, Süleyman Demirel ve Deniz Baykal...

Cumhuriyet yazarı İlhan Selçuk, "AKP dinci, Demirel dindar" formülünün sahibi. Demirel'le ilişkisi 'derin' İlhan Bey Ankara'ya geldi ve Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Sezer'le de görüştü. O görüşmede Sezer'e düşen görevi hatırlattığını biliyoruz. Bütün kamuoyu yoklamaları partisinin oylarını yerlerde sürünüyor göstermesine rağmen, CHP lideri Deniz Baykal'ın ısrarla 'erken seçim' istemesinin anlamına da dikkat çektiğimi hatırlıyorum.

Senaryoyu yazan ve oynayan kişilere yakınlığı bilinen Yavuz Donat sonunda dayanamayıp gelişmeleri sütununa taşıdı da yazdıklarımın desteksiz atış olmadığı anlaşıldı. Mutluyum.

Okuyalım: "Bir süredir Ankara'da, kapalı kapıların ardında, bazı 'derin konular' müzakere ediliyor... 'Gözlerden uzak toplantılar' yapılıyor... Yeni 'siyasi projeler' üretiliyor. / Ancak kimse bunları 'yüksek sesle' dile getirmiyor. / 'İşin içinde kimlerin, hangi çevrelerin olduğu' açık açık yazılıp söylenmiyor. / Bugün 'derin kulislerin üzerindeki perdeyi' aralamaya başlıyoruz."

Süleyman Demirel'den Mehmet Haberal'a uzanan bir dizi isim... Kanal B'den Avrasya TV'ye kadar tv kanalları... Türk Metal Sendikası... Kamran İnan gibi eski politikacılar... Türkiye ile ilgili tahliller yapıp "Lâik Türkiye tehlikede" sonucuna varmış bu kişi ve kuruluşlar... Kendilerini Rahşan ve Bülent Ecevit de destekliyormuş... Hatta, hasta düşmeseymiş, şu günlerde oluşumla ilgili bilgileri kamuoyuna Bülent Bey açıklayacakmış...

Dün, Ergun Babahan, vaktiyle Bülent Ecevit'i başbakanlıktan etmeyle sonuçlanacak girişimde yer aldığı ithamına mâruz Mehmet Haberal'la o ithamın sahibi Rahşan Ecevit'in aynı cephede buluşmasındaki garipliğe dikkat çekiyordu. Sahi, taraflar mahkemelik de olmamışlar mıydı?

Zaten biliyorduk, ama Yavuz Donat'tan da aktaralım: Projenin kısa, orta ve uzun vâdeli üç hedefi var: 1. Bu yıl mutlaka erken seçime gidilmesi için siyaset üretmek. / 2. Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını önlemek. / 3. Seçimde, AK Parti'nin karşısında bir oluşumu meydana getirmek."

Tam da burada kimbilir kaç kez yazdığım gibi... 'Mart sendromu' eksenli Kulisleri hatırlayın lütfen...

Yazdıklarına, projenin mimarının Süleyman Demirel olduğunu anlayalım diye olmalı, 'derin kulis' adını koymuş Yavuz Donat. Projeyi yazan, ilk elde, kamuoyu önüne başbakan adayları ile çıkmayı planlıyormuş... Peki, böyle bir görev için kim veya kimler düşünülüyormuş? Onu da açıklıyor Sabah gazetesi yazarı:

"Yeni oluşumcular 'pek çok ismi' alt alta yazdılar. / 10 kadar isim. / İçlerinde Hikmet Çetin de var, İlhan Kesici de, Prof. Dr. Süheyl Batum da. / Ancak şu anda '3 isim' üzerinde duruluyor. / 1. Süleyman Demirel öne düşsün. / 2. Proje sol seçmen ağırlıklı olarak başlatılıp, sonra genişletilsin. Prof. Yılmaz Büyükerşen, ulusal mutabakat projesinin Başbakan adayı olsun. / 3. Proje sağ ağırlıklı başlatılsın... Ulusal mutabakatın Başbakan adayı olarak Prof. Dr. Mehmet Haberal takdim edilsin."

Proje 'sağ' ağırlıklı olacaksa biri, 'sol' ağırlıklı olacaksa başka biri öne düşecek; hangisi olursa olsun Süleyman Demirel onun da önünde bulunacak ama... Bence, tersinin, yani 'sol ağırlıklı' olacaksa Mehmet Haberal'ın veya 'sağ ağırlıklı' olacaksa Yılmaz Büyükerşen'in lider olarak düşünülmesinde de hiçbir mahzur yok... İkisinin de sağ ve sol ile irtibatları o kadar güçlü değil çünkü...

Deniz Baykal yeni hareketi biliyormuş... İyi de kendisini tasfiye etmeyi getirecek olduğu halde söylem ve eylemiyle ona nasıl destek çıkabiliyor, işte buna şaşıyorum. Ama Baykal'ın harekete verdiği desteğin mutlaka mantıklı bir açıklaması olduğuna da eminim.

Cepheleşmenin iki kilit taşı var; biri Süleyman Demirel, diğeri de İlhan Selçuk... İkisi de 80'li yaşlarını sürdürüyorlar... Yaşar Okuyan, Erkan Mumcu, İlhan Kesici gibi 'genç' politikacılar bu ikilinin projesi içerisinde yer alıyor...

İzlemesi bile keyifli.

Kaynak: http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=74264 
Yazar Mesaj
alkiza | Offline 23 Mart 2009 Pazartesi 13:12  
baya baya akp maşasıymıssın sen be, akp karşıtı oluşturulan DEMOKRATİK oluşumları bile buraya taşımışsın suç gibi!! hadi durmak yok maşalığa devammmm 
Yazar Mesaj
hakansecil | Offline 23 Mart 2009 Pazartesi 22:31  
yılmaz hoca eskişehiri sömürmüş arkadaşlar .yedi sülalesini zengin yapmış her şeyide kılıfına hazırlamış.dsp ile bir alakası yok. köprü başındaki secim bürosuna bakın dsp yazmaz sadece yılmaz büyük erşen yazar.eskişehirlilerin bu sefer gerceği görecektir.75 yaşında artık emekli olma amanı gelmiştir. 
Yazar Mesaj
point | Offline 24 Mart 2009 Salı 03:30  Sende baya baya kormussun!
Forumlardan alıntılar yazıyor en tepede... Sende bira calış kendi istedklerini bul.. ATAM İZİNDEYİZ! lafını tersinden anlayanlardansın sen de galiba...

Bu ülkenin çalışan birseyler yapan insanlara ihtiyacı var. Senin gib hazır tüketen ve boş laf üretenlere değil..

Senin gibilere göre bir atasözüyle son noktayı koyayım.

'Biliyorsan konuş alim sansınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar'

Sen sus bari ;) 
Yazar Mesaj
alkiza | Offline 24 Mart 2009 Salı 13:48  
valla benim birşeyler yazmama gerek yok bak Yılmaz Hoca o iddiaların hepsine belgelerle cevabını verdi, siz çamur atmaktan bıkmayın peki o zaman o da sizi yalancı durumuna düşürmekten bıkmayacak ) hadi bakalım durmak yok çamura devammm.... 
Yazar Mesaj
point | Offline 26 Mart 2009 Perşembe 16:04  suna kıvırmaya devam desene!
Daha aklanma falan yok... İddialar ortada süreç sonunda kim haklı iddialarmı haklı yoksa savunanlarmı haklı ortaya çıkar. Sen hakimmisinde hemen kararı açıkladın öyle.

Bırak yasal merciler versin kararını.

Ayrıca hoca suanakadar seffaf bir yönetim anlayışına sahip olmadığı için tüm bunlar böyle oluyor iste. Sen kimin parasını kimden saklıyor ve gizliyorsun ki. Vatandasın parasıyla hizmet adına yapıyorsun hepsini ama hizmete kime nasıl ne kadar mal oldu yazmıyorsun. Ben daha iyibilirim, siz bosverin diyerek bir anlayış sergilersen. Yaptığın islerin reklamanı yapıp prim yapmak için sarf ettiğin çabanın onda 1ini bunların şeffaflığı için harcamazsan. Her türlü dedikoduyu ve iddiayı da alt yapı olarak sen hazırlıyorsundur demektir.

Şeffaf katılımcı bir yönetim anlayışı oylayınca sonuç böyle olur. Hatta bilgi edinme hakkındaki kanun gereği bilgi isteyen vatandaşlara bile bilgi vermediği ve bu vatandaşların bundan dolayı suç duyurusunda bulunduğunu kamuoyu hatırlıyordur.

Kapalı kapılar ardında iş yapmanın sonucu budur. Sen kapının ardında gül dikiyor olsan, içerden gelen seslerden dolayı içeriyi görmeyen herkes kendince içerde olanları yorumlamaya ve anlamlandırmaya çalışır. Nitekimde bugün yaşananlar aynen böyledir.

Şeffaf bir yönetim olacak, vatandaş verdiği vergilerin nereye gittiğini görecek.  
>Yanıtla<
>Cevap Yaz
 


online ziyaretçi: 26721
online üye: 0
 
Telif hakkı saklıdır © 2000-2024 Eskişehir Reklam
Eskişehirliyiz.biz Anasayfa | Giris Sayfan Yap | Sık kullanılanlara ekle| WebMaster Kodu | İletişim  
eskişehir

eskisehir@eskisehirreklam.com