Eskişehirliyiz.biz Ana Sayfa Eskişehir Apart Yurt Rehberi  
Üye Ol Üye Giriş
Eskişehir Forum Tartışma Platformu
www.eskisehirliyiz.biz
Ana Sayfa      
 
Forum


>Yanıtla<
>Cevap Yaz
JEZABEL
Yazar Mesaj
Hamurabii | Offline 16 Nisan 2011 Cumartesi 18:14  JEZABEL

yeryüzünde çok fazla bir yalnızlığım
başka yalnızlıklara hak tanımayan
biliyorum kuralları bozduğumu
yerimi uysal birine bırakmalıyım...

Hayalime esir olup terkettiğim bir şehrin karanlığında, gözlerinden toprağın susamış yalnızlığına zehirli bal döken bir kadın, geçmişini anımsayıp karamsar gördüğü geleceğine bakarken, kadınlığına pek yediremediği için olacak, kimsenin duyamayacağı bir sesle küfrediyordu. Ama ben duyabiliyordum. Jezabel'di, içimde var olan gizli bir deniz gibiydi. O an kendimi tutmasam Tanrı'ya küfredebilirdim. Jezabel'in döktüğü her göz yaşı için Şeytan'la işbirliği yapabilirdim. İçimden bir ses durdurdu beni: 'Yaşayan Tanrı'nın eline düşmek korkunçtur' diyordu. Ses sanki bana ait bir iç ses değildi ; farklı, yüce bir ses tonunda yankılanmıştı kulaklarımda. Yağmur çiselemeye başlamıştı, kalbimde derin bir çarmıh acısı. Uçsuz bucaksız kara bir örtü gözlerimin önünde uzanıyordu. Ay, yüzüme aşağılar gibi bakıyordu, çok zaman geçmeden de babacan bir bulut bulup onun arkasında yok oldu. Belki de utancımdan kurtulabilmem için bana bir şey ima etti de gitti, üç boyutlu aklımın alamayacağı, derin anlamlı bir ima... Zira ben hiçbir şey düşünemiyordum. Şarap şişesini, şehvetli bir orospunun boyalı dudaklarını acıtmak istermiş gibi, kafaya dikiyordum. Belki de Jezabel'den sonra Tanrı beni de lanetliyordu. Ah, Jezabel... Kurtuluş umudum... İsa'nın Son Akşam Yemeği tablosundaki İsa'nın ardına saklanmış gizli aşkım benim... Her insanın düştüğü hataya nasıl düşebildim, asıl var olan gerçeğe, umurumda olmadan sırt çevirebildim. Bilmiyordum. Herkesten farklı olduğumun ayırdına varmıştım ama sonuçta ben de deniz seviyesiyle eşit bir insandım. Oysa ki senin buz mavisi gözlerindeki iksiri içtikten sonra gerçeğe çok yaklaşmıştım. Ben Yusuf'un kuyusuna bilerek ve isteyerek özgür irademle kendimi kapattım. Senden kaçtığım kadar özlüyordum seni. Bu dipsiz, karanlık kuyu içinde senden fersah fersah uzaktayım. Nerede olduğumu bile kestiremiyorum. Sen yoksun ama hayalin var, delişmen bir düşüncesin zihnimde. En az senin kadar gerçek. Eflatun bir dünya bu. Hayal ile gerçek birbirine hasret duyuyor. Ama kavuşması imkansız. İzlenilmiş bir filmden akılda kalan bir replik: ' Kavuşurlarsa aşk olmaz ki'. Umutsuz da yaşanılmaz denilen, umut edilerek meydana getirilmiş, masmavi ama umutsuz bir küre içinde yaşamak. İşte Sheakspear'in tragedyası...

Yağmur gittikçe şiddetli yağmaya başladı. Yıldızların da eski tadı yok ya da ben değiştim Jezabel. Oynaşan yıldızları izlemek artık mutlu etmiyor beni. Herbirinde senden bir parça bulmak içimi acıtıyor belki de. Yıldız kaydığında düşlere dalıyorum yine ama artık güzel düşler gibi değil, birer kabus gibi çöküyorlar üzerime. Senin ölümünden bir sahne oynanıyor her seferinde. Katlanamıyorum. Yalnızlığımın bir dosta ihtiyacı oluyor böyle zamanlarda. Şarap kadehleri defalarca tuzla buz oluyor mermer ıslaklığında. Her düşen kadeh, kalbi kırılmış bir dost olarak gömülüyor tarihin tozlu sayfalarına. Artık gitmeliyim bu sahilden, her yerde beni tanıyan yüzler görüyorum. Kendimden iğreniyorum. Aynalara bakamıyorum. Kirlenmiş, günahkar ruhumu göreceğimi zannediyorum aynalarda ve benim için bir hiç olan insanların gözlerinde. Ben onlardan kaçtıkça her yer ayna oluyor ve çoğalıyor insanlar gözümde. Baksana bütün binalar artık ayna görünümünde! Jezabel, lütfen kaldır o güzel yüzünü. Sil gözyaşlarını, ne kadar şiddetli yağıyor baksana. Öfkeni saklamayı bilirsin masum güzelliğinin ardında. Ama şimşekler çakıyor gözlerinde. Elektrik mavisi bir aydınlıkta kısa bir süre için gözlerimi kaybedebilirim. Ve bilirim ki en korkunç öfke, sessiz olanıdır. Senin gibi gururlu bir kadının öfkesi kimbilir sana neler yaptırır ? Düşüncesi bile ruhumu buz kestiriyor. Belki beni öldürmek isterdin yanında olsam. Birini öldürme isteği ile onu öldürmek arasında kalan vicdani sorumluluk farklı mıdır sence Jezabel? Sanmıyorum ki bir fark olsun. Hem ne fark ederki, biz vicdanımızı geçen yüzyıl büyük bir cenaze töreniyle gömdük. Ah, Jezabel, gelirdim yanına. Beni öldüreceğini bilsem bile son kez seni görmek için gelirdim. Elini yüzümde gezdirirdin seni ilk gördüğümdeki gibi gülerdi belki buz mavisi gözlerin. Yasemin kokulu bir rüzgar dolardı ciğerlerime. Ne kadar çok isterdim, en çok da bu karanlık kuyudan kurtulmak. Gerçeğe son kez yakın olmak yeterdi bana.

Artık bu kahrolası zindanda, belki seninle başka bir boyutta karşılaşacağımızı hayal ederek geçireceğim günlerimi, Yirmibirinci yüzyılın bütün gerçekçiliğine ihanet ederek. Evet, Jezabel, hayal ettiğim gibi olmadı hiçbir şey. Ben hayallerimin kurbanıyım. Derin bir pişmanlık hissederek yüreğimde, senin taptığın, senin sevdiğin yani senin olan herşeyi ,en başta da seni hayal ederek, seni seveceğim. Jezabel, bilinmezlik denizinde yüzmeyi bilmeden çırpınıyordum. Sen herşeyi biliyor gibiydin. Sanki 'Yasak Meyva'dan yemiş de sonsuzluğun yani gerçeğin sırrını öğrenmiştin. Ne zaman seni düşünsem, seni anlatmaya çalışsam kendime: 'Şeytansı bir Havva' derdim senin için. Yanılmışım. İçimde fırtınalar koparken, başka bir şehrin yansımaları sarmışken etrafımı ,gökyüzünde eşi görülmemiş bir cenk sürüyordu. Şarap şişesinin birini bitiriyor diğreine başlıyordum. Yıldızlar kayıyordu ,binlercesi sonra hepsi kayarak sonsuzluğa göç etti. O gördüğüm kabus şimdi gerçekleşiyordu. Hissediyordum. Sonra bir şimşek çaktı. Derin bir sessizlikten sonra sağanak yağmur başladı, böylesi görülmemişti. Jezabel, inandığın bütün Tanrı'ların gözyaşlarıydı bu yağmur damlaları. Ne kadar çoktular, inanılmaz bir gösteriydi. Biz zaten inanmamıştık senin tanrılarına, bizim için tek bir Tanrı vardı. Ah! Bilmem kaçıncı defa yine yanılmıştık. Gerçeği göremedik, oysa sen biliyordun. İnsanların tanrıları olurdu. Hep böyle olmuştu. Affet Jezabel! Son mutluluğu, biz biraz erken yaşadık seninle.

Buz mavisi bir düş görüyordum.

Jezabel kanlar içinde yatıyordu
Kana susamış köpekler havlıyordu 
>Yanıtla<
>Cevap Yaz
 


online ziyaretçi: 35836
online üye: 0
 
Telif hakkı saklıdır © 2000-2024 Eskişehir Reklam
Eskişehirliyiz.biz Anasayfa | Giris Sayfan Yap | Sık kullanılanlara ekle| WebMaster Kodu | İletişim  
eskişehir

eskisehir@eskisehirreklam.com