Orman Yangınlarıyla İlgili İddilar ve Gerçekler - Eskişehir Haber

Eskişehir Ekoloji

Orman Yangınlarıyla İlgili İddilar ve Gerçekler

Orman Yangınlarıyla İlgili İddilar ve Gerçekler
Yayınlama: 29 Temmuz 2025 Salı
A+
A-

Yeşil Vatanımız için seferberlik devam ediyor.

 

Gerçek dışı iddialara karşı hazırlanan “Orman Yangınlarıyla İlgili İddialar ve Gerçekler” kitapçığı yayımlandı.

 

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, son dönemde Türkiye'de meydana gelen orman yangınlarına dair kamuoyunda dolaşıma giren çeşitli "asılsız iddialar" ve "yanlış bilgiler"e karşı kapsamlı bir "Orman Yangınları ile İlgili İddialar ve Gerçekler" belgesi yayımladı. Belge, 2025 yılı itibarıyla Türkiye'nin yangınla mücadelede Avrupa'nın en hazırlıklı ülkelerinden biri olduğunu belirtiyor.

Ana İddialar ve Gerçekler:

  • "Uçak yok, kapasite kısıtlı, yangınlara müdahale edilmiyor" iddiası asılsızdır: Türkiye'nin 2025 itibarıyla 27 yangın söndürme uçağı, 105 helikopter, 14 İHA, 6 bine yakın kara aracı ve 25 bini aşkın personelle yangınla mücadelede güçlü bir kapasiteye sahip olduğu belirtiliyor. 2002'de 73 ton olan havadan su atma kapasitesinin 2025'te 438 tona yükseldiği ifade ediliyor. Türkiye'nin yangınla mücadelede insansız hava aracı kullanan Avrupa'da ilk, dünyada ikinci ülke olduğu vurgulanıyor. Yapay zeka tabanlı sistemlerle yangın tespit süresinin 2 dakikaya, ilk müdahale süresinin ise ortalama 11 dakikaya düştüğü belirtiliyor.

  • "Yangınlara müdahalede gecikiliyor" iddiası doğru değildir: Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) sistem modernizasyonları sayesinde ilk müdahale süresinin 2002'deki 40 dakikadan ortalama 11 dakikaya düşürüldüğü kaydediliyor. İHA'lar ve gözetleme kuleleri ile 24 saat gözetim yapıldığı, riskli alanların önceden tespit edilerek hava ve kara unsurlarının konumlandırıldığı ifade ediliyor.

  • "Avrupa'da hemen söndürülüyor, bizde günler sürüyor" algısı yanıltıcıdır: Yangınların süresinin coğrafi, meteorolojik ve operasyonel koşullara bağlı olduğu, Fransa, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerdeki günlerce süren yangın örnekleriyle açıklanıyor.

  • "Yangın işçileri yeterince eğitim almıyor" iddiası asılsızdır: Yangın işçilerinin uluslararası standartlara uygun eğitimlere tabi tutulduğu, her yıl düzenli olarak hizmet içi eğitimler verildiği ve sertifikalandırıldığı belirtiliyor.

  • "Orman işçilerinin koruyucu kişisel donanımları yok" iddiası yalandır: Gerekli koruyucu donanımların her yıl düzenli olarak temin edilerek personele teslim edildiği, bu yıl 26.127 takım yanmaya dayanıklı elbise ve 30.919 çift bot alındığı aktarılıyor.

  • "Gece uçuşlarıyla müdahale yapılmıyor" iddiası yanıltıcıdır: Gece çıkan veya devam eden yangınlara havadan müdahalenin büyük riskler ve kısıtlı teknik imkanlar barındırdığı ifade ediliyor. Pilotların gece görüş gözlüğü kullanımı sırasında orman yangını alevlerinin aşırı parlama ve yansımalara neden olduğu, can güvenliği nedeniyle tercih edilen bir yöntem olmadığı belirtiliyor. Türkiye'nin 5 adet gece görüş kabiliyetine sahip helikopteri bulunmasına rağmen, bunların ancak çok kritik durumlarda kullanıldığı ifade ediliyor.

  • "Yanan alanlara ağaç dikilmiyor" iddiası gerçek dışıdır: 6831 sayılı Orman Kanunu gereği yanan orman alanlarının başka bir amaçla kullanılamayacağı, tamamının yeniden ormanlaştırılmak zorunda olduğu vurgulanıyor. Muğla, Antalya-Manavgat, Çanakkale gibi bölgelerde yapılan büyük çaplı ağaçlandırma çalışmaları örnek olarak gösteriliyor. Her yıl 500 milyon fidan ve tohumun toprakla buluşturulduğu, son 23 yılda bu sayının 7.5 milyar adete ulaştığı ve Türkiye'nin en çok ağaçlandırma yapan ülkeler sıralamasında Avrupa’da 1., dünyada 4. sırada olduğu belirtiliyor.

  • "Yanan alanlar imara açılıyor" iddiası hukuki ve fiili olarak imkansızdır: Orman Kanunu'nun 17. ve 18. maddeleri gereğince yanan alanların imara açılmasının kesinlikle yasak olduğu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtları ve uydu verileriyle yapılan kontrollerle bu iddiaların asılsız olduğunun ortaya konduğu ifade ediliyor.

  • "Ağaçlandırmada hep çabuk yanan çam ağaçları dikiliyor" iddiası dezenformasyondur: Yanan alanlardaki ağaçlandırmanın ekosisteme ve bilime göre yapıldığı, çam ağaçlarının doğal olarak yetişen ve ekosistemin temel taşlarından biri olduğu belirtiliyor. Yangın riskini azaltmak için yangına dayanıklı türlerin kullanımının ve sürdürülebilir orman yönetiminin esas alındığı vurgulanıyor. Türkiye ormanlarının %30'unun meşe, %23'ünün kızılçam, %17'sinin karaçam, %7'sinin sarıçam ve kalan %23'ünün birçok farklı türden oluştuğu bilgisi veriliyor.

  • Bazı yangınların uzun sürmesinin nedeni müdahale eksikliği değil, doğa ve coğrafya şartlarıdır: Yangının süresinin arazi yapısı, sıcaklık, nem, rüzgar ve yangın tipi gibi pek çok faktörden etkilendiği, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz bölgelerinin yaz aylarında yüksek sıcaklık, düşük nem ve sık rüzgar nedeniyle dünyanın en riskli alanlarından olduğu belirtiliyor. Zorlaştırıcı faktörler arasında rüzgar hızı, engebeli arazi, tepe yangınları, aşırı sıcaklık ve kuraklık, eşzamanlı çoklu yangınlar sıralanıyor.

  • "Yangınlar kasıtlı çıkarılıyor" iddiası: Her yangın vakası özelinde hem teknik hem de adli soruşturmaların yürütüldüğü, yangınların büyük bölümünün yıldırım düşmesi, anız yakılması, ihmal veya dikkatsizlik gibi nedenlerle çıktığı ifade ediliyor. Kasıt şüphesi bulunan durumlarda Cumhuriyet savcılıklarının soruşturma başlattığı ve failler hakkında adli süreçlerin işletildiği belirtiliyor.

  • "Ormanlar yandı, hiçbir sorumlu yargılanmıyor" algısı yanıltıcıdır: Mevzuatın bu konuda açık ve yaptırımcı olduğu, Türk Ceza Kanunu ve Orman Kanunu uyarınca yangına sebebiyet veren kişiler hakkında adli ve idari süreçlerin derhal başlatıldığı belirtiliyor. 2021-2024 yılları arasında çok sayıda şüphelinin tutuklandığı ve mahkûmiyet kararları verildiği kaydediliyor.

  • "Yangınlar sonrası vatandaşa destek verilmiyor" iddiası gerçeği yansıtmamaktadır: Yangından etkilenen vatandaşlara Tarım ve Orman Bakanlığı, AFAD ve ilgili sosyal destek birimleri vasıtasıyla ayni ve nakdi yardımlar ulaştırıldığı ifade ediliyor. Hayvancılıkla uğraşan üreticilere yem ve hayvan desteği sağlandığı, konut kayıplarının TOKİ tarafından afet konut projeleriyle giderildiği belirtiliyor.

  • OGM’nin personel, araç ve gereçleri yeterli midir? Tasarruf tedbirleri nedeniyle herhangi bir kısıtlamaya gidilmiş midir?: Cumhuriyet tarihinin en geniş hava ve kara gücünün oluşturulduğu, 27 uçak, 105 helikopter ve 5.359 kara aracıyla güçlü bir filoya sahip olunduğu belirtiliyor. 2025 yılında emekli olan 3690 personelin yerine 8500 yeni personel alımı yapıldığı ve araç ve ekipman alımının tasarruf tedbirlerine girmediği vurgulanıyor.

  • Yangınla mücadele eden personele yeterli ücret verilmediği, liyakatin gözetilmediği iddialarına ne cevap verirsiniz?: Yangında görev alan işçilerin fiziki yeterlilik sınavından geçirildiği, işbaşı ve hizmet içi eğitimler aldığı, fazla mesai, yolluk gibi özlük haklarının karşılandığı belirtiliyor.

  • Yangınlarla mücadelede TSK'dan neden destek alınmıyor?: Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile yapılan protokoller çerçevesinde helikopter, uçak ve İHA'lardan oluşan 53 adet hava gücü ile destek alındığı, 12.219 askeri personele yangınla mücadele eğitimi verildiği ve ihtiyaç duyulması durumunda destek alındığı ifade ediliyor.

  • Sıcaklıkların artması, iklim krizi gibi sebeplerle orman yangınlarıyla mücadelede yeni bir stratejiyi gerekli kılmakta mıdır?: Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında Türkiye'nin de yer aldığı, 2025 yılının ilk 6 ayında son 5 yılın en kurak günlerinin yaşandığı ve 25 Temmuz 2025 tarihinde ülkemizde sıcaklık rekoru kırıldığı belirtiliyor. Yangına hassas orman alanlarının yeniden değerlendirilerek yüzde 55'ten yüzde 64'e çıkarıldığı, hava ve kara araçlarının konuşlanması, yeni ilk müdahale merkezleri oluşturulması gibi yeni duruma hazırlıkların yapıldığı ifade ediliyor.

  • Yangınlar sadece ülkemizi mi etkiliyor? Diğer ülkelerde orman yangınlarındaki durum nedir?: 2025 yılının küresel ölçekte orman yangınlarının yaygınlığı, şiddeti ve etkileri bakımından son yılların en dikkat çekici dönemlerinden biri olduğu, yılın ilk yarısında dünya genelinde yaklaşık 102 milyon hektarlık alanın yangınlardan etkilendiği belirtiliyor. ABD, Kanada, Arjantin, Şili, Kolombiya, Rusya, Güney Kore, Japonya, Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa gibi birçok ülkede yaşanan büyük yangınlar örnek olarak veriliyor.

  • Yanan orman alanlarına baktığımızda Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki fark nedir?: Türkiye'nin, kendisi gibi Akdeniz kuşağında yer alan ülkeler ve orman varlığı yüksek olan ABD ve Kanada gibi ülkelerle karşılaştırıldığında, yanan alanların toplam orman varlığına göre oranında daha iyi durumda olduğu belirtiliyor. EFFIS raporuna göre 2020-2024 yılları arasındaki 5 yıllık sürede yanan alanların orman varlığına oranı sıralamasında Türkiye'nin (%0.17) Fransa (%0.11)'dan sonra en düşük orana sahip olduğu, İspanya, İtalya, ABD, Yunanistan, Portekiz ve Kanada gibi ülkelerden daha iyi durumda olduğu ifade ediliyor. Türkiye'nin ayrıca Avrupa Sivil Koruma Mekanizması kapsamında Bulgaristan ve Yunanistan'a yangın söndürme desteği sunduğu da ekleniyor.

Belge, Türkiye'nin 2025 yılı itibarıyla yangınla mücadelede gerek hava ve kara envanteri, gerek teknolojik altyapısı gerekse koordinasyon kapasitesiyle Avrupa’nın en hazırlıklı ülkelerinden biri olduğunu belirtiyor.

 

 



Gönderen: journal



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024