Eskişehirliyiz.biz Ana Sayfa Eskişehir Apart Yurt Rehberi  
Üye Ol Üye Giriş
Bunlar hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karaları, gidişleri olsun dönüşleri olmasın - Eskişehirliyiz Biz Eskişehir Haber Eskisehir Haberleri Gundem Güncel Konular ve Tartışmalar
Eskişehir Haber
www.eskisehirliyiz.biz
Ana Sayfa
Güncel Polis Spor Politika Kültür-Sanat Ekonomi Otomobil Eğitim Sağlık Bilim Teknoloji Ekoloji Yaşam Magazin
  4 Aralık 2023 Pazartesi  
Gribi Önlemek İçin Kişisel Hijyeninize Dikkat Edin
Şifa Kaynağı Ihlamurun 5 Önemli Faydası
Scooter kazalarıve çene kırıkları
Kış aylarında da kilonuzu koruyabilirsiniz
Bunlar hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karaları, gidişleri olsun dönüşleri olmasın
16.03.2022 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Bahçeli "Türk Tabipler Birliği'nin nifak yuvası olarak her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Bunlar hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karalarıdır. Şimdi de hekimlerimiz Türkiye'yi terk ediyor diyorlar. Hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur. Eğer bu ülkede gitmesi gereken birileri varsa TBP yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtlarıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın" ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin, TBMM Grup Toplantısında yapmış oldukları konuşma.

Haftalık olağan Meclis Grup Toplantımız münasebetiyle sizlerle paylaşacağım düşüncelerime geçmeden önce hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Bugünkü toplantımızı yurt içinden ve yurt dışından takip eden aziz vatandaşlarımıza, gönül ve kültür coğrafyalarımızda hayat mücadelesi veren değerli kardeşlerimize selam ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

‘Hayatı riske etmek’ demek, insanın akıp giden yaşamında bir başkası için fedakârlıkta bulunması, vahim tehlikelere göğüs germesi, hatta dünyadan kopma ihtimalini göze alması demektir.

Bu göze alış hali soylu bir mizacın sorumluluk timsalidir.

Bir düşünürün dediği gibi, hayat bize verilmiştir, gelgelelim bize o kadar az aittir ki, belki de sahip olduğumuz son şey, yaşadığımız son olay, hissettiğimiz son yalnızlık, aynı zamanda umudumuzun son yamacıdır.

Her canlı nefes alır, ama insan olmak için nefesten daha fazlası lazımdır.

Bir insanın bir diğer insan için riske girmesi, kaygı duyması, gerekirse elini taşın altına koyması gıpta edilecek bir haslettir.

Dün kutladığımız 14 Mart Tıp Bayramı, taşıdığı pek çok anlamın yanı sıra; bir vefanın, bir feragatin, bir erdemin, eşsiz ve emsalsiz bir özverinin başta doktorlarımız olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarımızda nasıl bayraklaştığını ifade eden özel bir gündür.

Doktorlarımıza, hemşirelerimize, ebelerimize, hasta bakıcılarımıza, kısacası tıbbın yüz akları olan insanlarımıza ne yapsak az, ne söylesek eksiktir.

Nitekim onlara gönül borcumuzu ödememiz kolay değildir.

Hatırlarsanız, ülkemizde ilk KOVİD-19 vakası 11 Mart 2020 tarihinde açıklanmış, ilk vefat da 17 Mart 2020 tarihinde gerçekleşmişti.

Geçen iki yıllık süre zarfında hem ülkemiz hem de dünya habis salgının ağır sonuçlarına maruz kaldı.

Türkiye’de iki yıl içinde tam 96 bin 94 insanımız hayatını kaybetti.

Düşüş trendinde olan vaka sayılarına rağmen maalesef can kayıpları halen devam etmektedir.

KOVİD-19 hastalığı geçirdiği mutasyonlarla, bundan mülhem yeni varyantlarıyla başta insan ve toplum sağlığı olmak üzere hayatın her alanını doğrudan tehdit etti, adeta yıkıma uğrattı.

Siyasetten ticarete, kültürden sanata, ülkelerarası ilişkilerden diplomasiye, ekonomiden çalışma şartlarına varıncaya kadar salgın her yeri tasallutu altına aldı.

Beşeriyet zor ve meşakkatli bir sürecin bütün olumsuzluklarıyla sarsıldı, sınandı, yüzleşti.

Hz. Peygamber buyuruyor ki: “İman müstesna, hiçbir kişiye sıhhatten daha hayırlı bir nimet verilmemiştir.”

Bu nimetin değeri, bu nimetin zenginliği geride kalan iki yıllık zaman diliminde ziyadesiyle anlaşılmıştır.

Büyük hünkarımız Kanuni Sultan Süleyman’ın dediği gibi:

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Canı veren Allah’tır, elbette alan ve alacak olan da Allah’tır.

İnsana düşen önce tedbir almak, sonra tevekkül etmektir.

KOVİD-19’la mücadelede doktorlarımız ve diğer bütün sağlık çalışanlarımız hayatlarını riske atma pahasına, insanüstü bir gayretle mücadele etmişlerdir.

Hepsine müteşekkiriz, hepsine şükran duyuyoruz.

Gece demediler, gündüz demediler, adeta fedakârlık anıtı haline geldiler.

Türkiye, sağlık alanında övgüyle bahsedilen bir başarı yakalamışsa bunun ilk halkasında doğru yönetim ve isabetli alt yapı yatırımları olduğu kadar; doktorlarımız vardır, hemşirelerimiz vardır, ebelerimiz vardır, hasta bakıcılarımız vardır, teknik kadro vardır.

İnsan ve toplum sağlığının müdafaası amacıyla yapılan her çalışma, gösterilen her çaba milletimizin baş tacı, can tahtıdır.

Biz başta doktorlarımız olmak üzere, sağlık çalışanlarımızın temel sorunlarının, haklı taleplerinin bilincindeyiz.

Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımızın dün açıkladığı beş müjdenin çok değerli ve sevindirici olduğu kanaatindeyiz.

Sağlık çalışanlarımızın maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarında önemli iyileştirmelerinin aynı anda emekli olanlara da yansıyacak olması, aile hekimlerimizin ücretlerinin artmasıyla birlikte Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun oluşturulacağının ve sağlık kurumlarında görev yapanlara görevleri esnasında yapılan saldırıların CMK kapsamında katalog suçlara dahil edileceğinin açıklanması çok müspet bir gelişmedir.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her zaman destekçisidir, dert ortağıdır.

Ancak KOVİD-19 hastalığının şiddetlendiği dönemlerde vatandaşlarımızı korkuya sevk eden, endişeleri körükleyen, Türkiye’nin sağlık kurumlarını, sağlıktaki göz kamaştırıcı politikaları tartışmaya açan küçük bir azınlığın kara propagandalarını da unutmuş değiliz.

Türk Tabipleri Birliği’nin, bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her tertibe, her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır.

Bunlar mesleğe başlarken ettikleri Hipokrat yeminlerini çiğneyen, hekimliğin itibarına menfur ideolojik saplantılarla zarar veren yüz karalarıdır.

Şimdi de diyorlar ki, hekimlerimiz Türkiye’yi terk ediyorlarmış.

Bilmiyorlar ki, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur.

Türk Tabipleri Birliği’ne bakarsak, Türkiye sağlıkta çoktan iflas bayrağını çekmiştir.

İstediler ki, dünya çapında isminden gururla bahsettiren, onlarca ülkenin yardımına koşan, mazlumlara elini uzatan Türkiye KOVİD’e teslim olsun, boyun eğsin, ortaya çıkacak kaos şartları yeni bir siyasi denklemi tetiklesin.

Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır.

Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın.

Bunlar dışında yine de giden olursa keyifleri bilir, biz de aynen Hz.Mevlana gibi sesleniriz:

“Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük,” der geçeriz, önümüze ve milli ömürlerin muhafazasına bakarız.

Tereddüt göstermeyiz, telaşa kapılmayız.

Hekimlerimiz başta olmak üzere, bütün sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı tebrik ediyorum.

Sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddeti kınıyor, onlara yapılan her saldırının hepimize yapıldığına inanıyorum.

KOVİD-19 hastalığı vesilesiyle hayatlarını kaybetmiş sağlık çalışanlarımıza, aziz vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, bu melanet hastalığın sonuna yaklaşmaktan da memnuniyet duyuyorum.

Her gecenin bir sabahı vardır, o sabahın ışığı ufukta görülmüştür.

Her yokuşun bir inişi vardır, o iniş kısa süre sonra adımlarımızla buluşacaktır.

 

Değerli Milletvekilleri,

Merhum Şairimiz Mithat Cemal Kuntay’ın “On Beş Yılı Karşılarken” isimli şiiri hepimizin hissiyatına tercüman olan bir başyapıttır:

Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,

Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.

 

Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir,

Tarihi kendin yazıyorsan, eserindir.

 

Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,

İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.

 

Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse,

Sen asrını üstünde izin varsa benimse.

 

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

 

Bastığımız yerleri toprak diyerek geçmedik.

Hep düşündük altında binlerce kefensiz yatanı.

O sere serpe uzanıp yatanlar ki, tarihe nam bıraktılar, şan bıraktılar, silinmeyecek ad bıraktılar, hatta yatmadılar sadece kara toprakla koyun koyuna, tutundular arşın kanatlarına.

Vatan uğruna zalimlerin kanlı fermanı yırtıldı.

İstiklal uğruna zorbaların ve zorbalığın kaleleri yıkıldı.

İstikbalimiz uğruna vahşi senaryoların sayfaları kahramanlığın yıldırımlarıyla yakıldı.

Merhum Şairimiz Akif Çanakkale Şehitlerine yazdığı muhteşem şiirinin bir yerinde diyordu ki;

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk.

 

Onlarda vahşet denkti, bizde iman devdi.

Onlarda oyun çoktu, bizde taviz yoktu.

Onlar mezarımızı kazıyorlardı, biz de kahırdan lütuf kazanıyorduk.

Onlar kaybetti, onlar zelil oldu, onlar rezil oldu.

İçine sıkıştığımız husumet mengenesini gevşetmek, üzerimize atılan ölü toprağından çıkmak için can verdik, kan döktük, bedel ödedik ve Çanakkale’nin manevi surlarına “bu vatanı geçemezsiniz, bu sahillerde tutunamazsınız, bu bayrağı indiremezsiniz, bu ezanı susturamazsınız” diye yazdık.

Kınalı kuzuların şeref madalyasıdır Çanakkale.

Vurulup da düşmeyenlerin, düşüp de ölmeyenlerin, şehit olup da dönmeyenlerin, şahit olup da geri çekilmeyenlerin onur meşalesidir Çanakkale.

107 yıl evvel, tarihin akışını, talihin seyrini değiştiren muhteşem bir vatan savunması Çanakkale’de vuku bulmuştur.

Bu kapsamda küresel ve bölgesel senaryolar çöpe atılmış, zulüm planları, sömürge hesapları, esaret projeleri suya düşmüştür.

Diyebiliriz ki, uluslararası düzenin yeni çerçevesi Çanakkale’de çizilmiştir.

Milletler ve medeniyetler mücadelesinin sahnesi burada kurulmuş, müteakiben daha da sertleşmiştir.

Çanakkale’de kahramanlık köhneliği, fedakârlık fecaati, cesaret cehaleti, irade işgali, şehadet şiddeti, millet zilleti mağlup ve mahcup etmiştir.

Çanakkale geçilememiştir, Türk vatanı ele geçirilememiştir.

Bu cennet vatanı almak istediler, vermedik.

Dönemin en ileri savaş makineleriyle karşımıza çıktılar, yenilmedik.

Yedi düvel toplanıp üzerimize geldi, eğilmedik.

Çünkü haklıydık, hakikatin safındaydık.

Hedef alınan sadece devletimiz, sadece milletimiz değil, koskoca tarihimizdi.

İmha edilmek istenen milli varlığımız, tarihi haklarımızdı.

Düşmanı denizde batırdık, karada bitirdik.

Bize düşen Çanakkale’den ders almak, sonuç çıkarmak, ihtiyaç olursa da yeni bir destanı kanlarımızla yazarak bu cennet vatana son neferimize, son nefesimize kadar sahip çıkmaktır.

Milli birlik ve kardeşliğimiz diri oldukça, vatan ve millet sevgisi tıpkı bir ateş gibi yüreklerde yanıp durdukça ne kurulan tuzaklar işe yarayacak, ne yapılan saldırılar sonuca ulaşacak, ne de düşmanca muamelelerin tesiri olacaktır.

Çanakkale bir şuurdur, bir ufuktur, bir gururdur, aziz şehitlerimizin zafer emanetidir.

Bu emanet başımız üstünedir, asla lekelenmeyecektir.

Bu emanet namusumuzdur, asla kirletilmeyecektir.

CHP Genel Başkanı, iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, “tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir.” diye konuşmuş.

Müstevlileri aratmayan bir zihniyetin figüranı olmuş.

Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir.

Kılıçdaroğlu’nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur.

Şayet kast ettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihi ise, önce Çanakkale’ye bakmasını, önce Milli Mücadele yıllarından ibret almasını, sonra da zillet emellerini tekrar gözden geçirerek aklını başına devşirmesini bilhassa tavsiye ederim.

Türk milletinin utanç duyacağı, yüzünü kızartacağı bir tarihi yoktur.

Var diyenler, bunu iddia ve ima edenler Çanakkale’de tepelediğimiz düşmanların bu dönemki muhipleridir.

Çanakkale ruhundan ilham ve feyz alamamış gafillerin ve milli duyguları körelmiş mihrakların Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olması aklın israfı, kalbin inkarı, milli hakların itlafıdır.

Ezineli Yahya Çavuşu, Müstecip Onbaşı’yı, Seyit Ali Onbaşı’yı, Anzak’lı Ömer’i, Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’yı, Cevat Paşa’yı, Mustafa Kemal Paşa’yı, şehadet anıtı olan 57’inci Alayı tanımayanlar Türk tarihini tanımazlar, tanısalar bile anlatamazlar.

Kılıçdaroğlu ve zillet ortakları unutmasın ki,

Kaynağımız Orta Asya, kökümüz Söğüt, kollarımız Çanakkale, gövdemiz Türkiye’dir.

Türk milleti geniş bir coğrafyanın kınına sığmayan kılıcıdır.

Tarihin bağrına saplanan okun keskin ucudur.

Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır.

Kılıçdaroğlu kendisiyle, kendi tarihiyle yüzleşebilir.

Bizce bir sakıncası yoktur. Hatta beklenen de budur.

Ancak Türk tarihiyle yüzleşme niyeti varsa, söylemek istediği buysa, uyarıyorum ki bu tarih Kılıçdaroğlu’nun tarihi değildir, buna hiç hakkı yoktur.

Yozgat’ta başka, Diyarbakır’da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz.

Sabah başka, akşam başka; orada başka, burada bambaşka mesajlar veren bir siyasetçinin Türkiye’ye hayrı dokunamaz.

Kılıçdaroğlu, Amerika’nın Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış.

Katliam varsa özür olmalıdır. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur.

Kızılderililer soykırıma uğramışlardır.

Kılıçdaroğlu mertse, kendine güveniyorsa, gözü kesiyorsa, ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim.

Nereye varmak istediğini açıklasın da duyalım.

Kimlerin hesabına çalıştığını söylesin de gerçek yüzünü tanıyalım.

Sayın Kılıçdaroğlu, söyler misin bize, Türk milleti kimden özür dileyecek? Neden özür dileyecek? Suçu nedir ki özür dilemesi gerekecek?

Nedir senin meselen?

Kimlerdir seni böyle seferber eden?

Türkiye kimlere özür borçlu?

Söyle de bilelim. Açıkla da öğrenelim.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu’nun muhasım çevrelere diyet borcu vardır.

Önüne koyulan zillet faturasını taksit taksit ödemesi için tehdit edilmektedir.

Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli, çarpık sözlerinden, çürük siyasi eylemlerinden dolayı pişman olduğunu belirtmelidir.

Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacak ve mankurt olarak anılacaktır.

Tarihini unutan, tarihinden kaçan, tarihine yüz çeviren milletlerin ayakta kalmaları, geleceğe ulaşmaları mümkün değildir.

İşte Çanakkale Deniz Zaferi bizim tarihimizin altın sayfalarından birisidir.

Nitekim Çanakkale deyince gözleri yaşarmayan,

Çanakkale deyince göğsü kabarmayan,

Çanakkale deyince gönlü dalgalanmayan kim varsa, onlara dikkat edeceğiz, onlara karşı uyanık olacağız, çünkü onlar bizim gibi görünmeye gayret etseler de bizden değildir, esasen ve manen milletimize mensup olmayanlardır.

Kutlu Zaferin 107’inci yıl dönümünde, Lapseki ile Gelibolu’yu birbirine bağlayan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün de milletimize ve ülkemize hayırlı olması en samimi dileğimdir.

18 Mart’ta açılışı yapılacak bu muhteşem köprünün yapımında emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımıza, yüklenici firmalarımıza, işçilerimize ve mühendislerimize gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.

1915 Çanakkale Köprüsü, iki yakayı birleştiren, üzerinde tarihin mirasını taşıyan pırlanta bir eser olarak herkeste hayranlık uyandıracaktır.

Cenab-ı Allah’ın, tıpkı Çanakkale nesli gibi Cumhur İttifakı’nı da muzaffer kılacağına yürekten inanıyorum.

107 yıl önce, vatanı ve bayrağı için şehit olan, bağımsız bir ülkede hayat ve vücut bulmamızı sağlayan kahramanlarımızı bir kez daha minnetle, şükranla, rahmetle yad ediyorum.

Tarih boyunca vatan ve millet sevdası ile şehit düşmüş ecdadımıza; bugün milletin bekası ve esenliği uğruna can vermiş evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

 

Değerli Milletvekilleri,

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın 20’inci günündeyiz.

İki taraf arasındaki silahlı çatışmalar, şiddet dolu sahneler yaygınlık ve yoğunluk kazanmaktadır.

Artan sivil can kayıpları, bombalanan şehirler, yerinden yurdundan kopan insanlar maalesef vicdanımızı sızlatmaktadır.

Rusya ile Ukrayna’yı kapsamına alan ateşkes rejiminin acilen tesisi, kalıcı barış ve çözüm ortamının bir an önce inşası amacıyla takibi zaruri genel geçer tek yol diplomasi ve diyalogdur.

Barışın dışında ikinci bir seçenek yoktur.

Bu nedenle savaşan taraflarla birlikte uluslararası toplum sorumlu ve hassas hareket ekmek mecburiyetindedir.

Dünya barışının çatısı örülecekse her devletin, her ülkenin inisiyatif üstlenmesi gerekecektir.

İki ülke arasındaki çatışmaları provoke etmenin, uzun bir süreye yaymanın, Karadeniz’in kuzeyinde yeni bir Suriye ortaya çıkarmanın hiç kimseye bir faydası olmayacaktır.

Rusya da Ukrayna da siyasi, ticari ve ekonomik ilişki kurduğumuz komşu ülkelerdir.

Birisini diğerine tercih etmeye, birisini diğerinden üstün görmeye niyetimiz yoktur.

Tutumumuz ilkeseldir, tarafımız barıştır, tavrımız karşılıklı ve yapıcı diyalogların yerleşmesidir.

Türkiye’yi Rusya’ya karşı yaptırımlara zorlayan, Batılı ülkelerin tetikçisi olmaya şifreli sözlerle teşvik eden çevreler samimi ve dürüst değildir.

Bilindiği üzere, ülkemiz Rusya savaş gemilerine denizden geçişi kapatmış tek ülkedir.

Yaptırım şemsiyesi altında toplanan ülkelerin Türkiye’ye eşdeğer bir mükellefiyet altına girmedikleri ayan beyan ortadadır.

Bu kapsamda bizden talep edilen ne varsa orantısızdır, Türkiye’nin kendine özgü şartlarını, özel zorluklarını dikkate almayan tek yanlı beklentilerdir.

Bazı siyasi partilerin Rusya’ya ağır yaptırım uygulanmasını istemeleri, sık sık S-400 konusunu gündeme taşımaları başkalarının ajandalarına müzahir hareket ettiklerinin tevsiki ve teyididir.

Türkiye’yi çok yönlü etkileyen bir savaş ortamında bile milli ve ahlaki siyasetten mahrum olan siyasetçilerin Batı’nın gizli gündemine nasıl kapılandıkları ne yazık ki tüm berraklığıyla ortaya çıkmıştır.

Bu doğru değildir, meşru değildir, adil değildir, milli çıkarlarımızla uyumlu hiç değildir.

Taşeron siyasetçilerin Türkiye sevgileri yalnızca laftadır.

Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu temkinli, tedbirli ve çok boyutlu bir dış siyaset takibini gerektirmektedir.

Dış politikada duygusallık, hazırlıksızlık, sabit fikirlilik, manevrasızlık, dolduruşa gelmek, iddiaları milli imkânlarla desteklemekten aciz kalmak çok tehlikeli kırılmalara yol açacaktır.

Devlet yönetmek başkadır, her rüzgâra yelken açmak başkadır.

Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna politikası dengelidir, makuldür, milli hedef ve çıkarlarımızla muvafıktır.

Hiç kimse ezbere konuşmasın.

Hiç kimse gelişmelere yabancı başkentlerin merceğinden bakmaya kalkışmasın.

Bu ülke ne çekmişse, Amerikalılardan daha çok Amerikancı olanlardan, NATO’dan daha çok NATO’cu davrananlardan, AB’den daha çok AB’ci geçinenlerden çekmiş, çekmeye de devam etmektedir.

Ayıptır, yazıktır, günahtır.

Gelin Türk’ten daha fazla Türkçü olun dediğimizde köksüzlükleri deşifre olanların karşımıza geçip ahkam kesmeye esasen ne hakları ne de haysiyetleri vardır.

Türkiye barışın müdafisidir.

Haksız bir savaş cinayettir, cehalettir, çıkmaz sokaktır, sonu olmayan, sonucu bulunmayacak dehşet kapanıdır.

Rusya-Ukrayna savaşı uluslararası düzenin bizce malum olan defolarını iyice gözler önüne sermiştir.

Uluslararası kuruluşlar havlu atmış, inandırıcılıklarını kaybetmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam her yerinden yara almıştır.

193 ülkenin katılımıyla oluşan Birleşmiş Milletler Teşkilatı kanın durması, silahların susması, barışın sağlanması hususunda hiçbir şey yapamamıştır.

Beş devletten müteşekkil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dünyayı tıkamış, insanlığın önüne takoz koymuştur.

Artık yeni bir reforma kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır ve bu acildir.

Ayrıca uluslararası toplumun ikiyüzlülüğü Ukrayna işgali sırasında iyice açığa çıkmıştır.

Ukrayna’da feryat eden masumlar ne kadar haklıysa, Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, Filistin’de, Yemen’de, Doğu Türkistan’da, Bosna’da, Libya’da, Myanmar’da gözyaşları çığlıklarına karışan mazlumlar aynı derecede haklıdır.

Dünyanın her yerinde savaşa karşı gösteriler düzenlenmiş, protestolar yapılmış, yaptırım kararları birbirini kovalamış, devletler veya küresel kuruluşlar tarafından kınama mesajları yayımlanmıştır.

İyi güzel de, Irak’ta bir milyon Müslüman öldürülürken bunlar neredeydi?

Ne yapıyorlardı?

NATO Genel Sekreteri nerelerde geziyor

Gönderen: journal
785 defa okundu 





Paylaş

Bu habere yorumlar


Politika Haberleri
En Çok Okunanları
Daha müreffeh, kazançlı ve huzurlu bir Seyitgazi için..
Ethem Kalın Seyitgazi Belediye başkanlığına aday adayı oluyor
Metin Çekiç aday adaylığını açıklayacak
Ziraat Mühendisi Ömer Vardar İnönü’den aday adayı
İYİ Parti Eskişehir Teşkilatından istifalar sürüyor
Eskişehir’de İyi Parti’deki kopuşlar hız kesmeden devam ediyor
Hasan Hüseyin Köksal adaylığını salona sığmayan bir kalabalıkla açıkladı VİDEOLU
Mahmut Çorumlu: Eskişehir’e Yeni Bir Ses Yeni Bir Nefes!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok sert tepki: Netanyahu gidicisin, gidici!
ÇOK KIYMETLİ SEYİTGAZİLİ HEMŞEHRİLERİM... VİDEOLU
Hasan Gönen Ak Parti Büyükşehir Aday Adayıyım dedi VİDEOLU
Hatipoğlu 10 Kasım’da Ak Parti Rozeti mi takacak?
Yılmaz Büyükerşen, Özgür Özel’den randevu mu talep etti? VİDEOLU
Nebi Hatipoğlu: İftiralara haftaya cevap vereceğim, hodri meydan!
Odunpazarı İlçe Başkanlığında yeni yönetim kadrosu
 


Politika Haberleri
 
 
Eryılmaz CHP Han Belediyene Aday Oldu
Eryılmaz CHP Han Belediyene Aday Oldu
Kabadayı Seyitgazi Belediye Başkan Aday Adayı
Ayşe Ünlüce görevinden istifa etti
CHP’li eski il başkanı Tepebaşı Belediye Başkan Aday Adayı oldu
Yerel seçim takvimi belli oldu
Ahmet Sivri Kızılinler Bal Kabağı Panayırı’na katıldı
Mihalgazi’de CHP’nin yeni aday adayı Erhan Şen
İYİ Parti Tepebaşı İlçe Başkanı da partiden istifa etti
‘İsrail Akdeniz’deki Enerji Kaynaklarını Ele Geçirmek İstiyor’
Sivrihisar’da Habil Dökmeci CHP’den Aday adaylığını açıkladı
CHP’li Habil Dökmeci, Sivrihisar Belediye Başkanlığı için aday adaylığı başvurusun...
Sezer, Kazım Kurt’ta zor yerden sordu
CHP’li misafirlerini bile gezdirecek yer bulamayarak Ak Partili Burhan Sakallı’nın mimar... VİDEOLU
İshak Gündoğan 2024 yerel seçimlerinde tekrar aday adaylığını açıkladı
Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan 2024 yerel seçimlerinde tekrar aday adayl...
Destici: İYİ Parti’den istifa eden vekillerden görüştüğümüz isimler var
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, İYİ Parti’den istifa eden millet...
Volkan Enver Kılıç Belediye Başkan aday adaylığını açıkladı
CHP Seyitgazi eski ilçe Başkanı Volkan Enver Kılıç, Seyitgazi Belediye Başkanlığı i&cc...
 


Önceki Başlıklar
AK Parti’de temayül heyecanı yaşandı
AK Parti 81 ilde eş zamanlı olarak belediye başkanlığı için temayül yoklaması yaptı. Tem...
Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü P...
Murat Özcan: CHP’li belediyeler maddi durumu zayıf binlerce aileyi mağdur etti
AK Parti Büyükşehir ve Odunpazarı Meclisleri grup başkan vekili,  Odunpazarı Belediye... VİDEOLU
Hatipoğlu Cumhur İttifakı yöneticilerini ziyaret etti
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, MHP Eskişehir ve BBP Eskişehir’in il başkanlık...
Aday Adayları ile bir araya gelerek birlik mesajını paylaştı
AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Emre Aydın, Belediye Başkan Aday Adayları ile bir araya gelere...
Eskişehir’de İyi Parti’deki kopuşlar hız kesmeden devam ediyor
İyi Parti’de Türkiye genelendi de yaşanan isfitalar Eskişehir’de çok daha hı...
Eskişehir’de İyi Parti’deki istifalar devam ediyor
İYİ Parti eski İl Başkanı Eren Ekmen, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile İYİ Parti’d...
Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi katıldığı G20 Liderler Zirvesi’nde yaptığı kon...
Erkan Koca: Cumhur İttifakı adına adaylığımı açıklıyorum
Eskişehirspor Başkanı Erkan Koca, AK Parti’den Tepebaşı Belediye başkanlığına aday adayı oldu.... VİDEOLU
İşte AK Parti’nin Eskişehir aday adayları listesi
AK Parti’de aday adaylığı müracaatları bugün sona erdi. Büyükşehir hari&cc...
Eskişehir İYİ Parti’de istifaların sonu gelecek gibi değil
İyi Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı görevinden alınan Zafer Tuna, İl Gençlik Kol...
Eskişehir’de İYİ Parti’de yaprak dökümü devam ediyor
İYİ Parti Eskişehir teşkilatının kuruluşundan bu yana partide çeşitli görevler...
“Karabağ’ın gönlümüzdeki yeriyle Gazze’nin gönlümüzdeki yeri aynıdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıkla...
Hatipoğlu’ndan Destici’ye ziyaret
Ak parti Eskişehir milletvekili Nebi Hatipoğlu, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa...
Ziraat Mühendisi Ömer Vardar İnönü’den aday adayı
17 yıl İnönü’de sahada çalışan Kalite Kontrol Yönetmeni Ömer Vardar...
 
Ahmet Sivri Tepebaşı Belediye Başkanlığına adaylığını açıkladı
Eskişehir’in önde gelen iş adamlarından Ahmet Sivri, 2009-2011 yılları arasında Tepebaşı ... VİDEOLU
Hasan Hüseyin Köksal adaylığını salona sığmayan bir kalabalıkla açıkladı
Sağlık-Sen Eskişehir Şube Başkanı olan Hasan Hüseyin Köksal, AK Parti’den Odunpazarı... VİDEOLU
Metin Çekiç Odunpazarı belediye başkan aday adayı oldu
Eskişehir Madencilik Kümesi Yönetim Kurulu Başkanı, AK Parti önceki dönem Eskişe... VİDEOLU
Ethem Kalın Seyitgazi Belediye başkanlığına aday adayı oluyor
Et ve Süt Kurumu (ESK) eski Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi ...
Metin Çekiç aday adaylığını açıklayacak
İstanbul Maden İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Üyesi, AK Parti önceki d&ou...
Kazım Kurt Parti değiştiren meclis üyesine CHP rozeti taktı
Geçtiğimiz günlerde İyi Parti’den istifa eden ve istifasından bir süre sonra ...
Millî Türk Talebe Birliği, ülkemiz gençliğinin önünde maziden atiye kurulan bir köprü olmayı sürdürmektedir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Türk Talebe Birliği Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada...
Eskişehirspor’u Süper Lige çıkardığım gibi Eskişehir’i de Süper Lige çıkaracağım!
İYİ Parti’den ayrılarak AK Parti’ye katılan Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu i&cced...
Eskişehir İYİ Parti’de bir istifa daha!
Nebi Hatipoğlu’nun istifa edip AK Parti’ye geçmesi sonrası İYİ Parti’de ist...
Yeniden Refah Partisi Eskişehir’de 9 ilçede adaylarını belirledi
Yeniden Refah Partisi (YRP) Eskişehir’deki 9 ilçe için adaylarını belirledi.Buna...
CHP’nin seçim rotası belli oldu
Özgür Özel, HEDEP’li Pervin Buldan ile operaya katıldıCHP Genel Başkanı Öz...
Pınar Turhanoğlu Gücüyener belediye başkan aday adayı oldu
Şehrimizin ve çocuklarımızın geleceğine yön verme sorumluluğunu üstlenmek iç...
Hasan Hüseyin Köksal aday adaylığını resmiyete dökecek
AK Parti Odunpazarı Belediye Başkanlığı Aday Adayı, Sağlık Sen Eskişehir Şube Başkanı Hasan Hüs...
İyi Parti’den umudu kesen CHP rotayı malum yöne kırdı
Özgür Özel’den HEDEP’le ittifak sinyali: Kayyumlara karşıyızKayyum uygula...
Erhan Erden: Doğançayır için Projelerini Anlattı
Ak Parti Seyitgazi Belediye Başkan Aday Adayı Erhan Erden her akşam bir mahallede vatandaşlarla bulu...
 
 
En Çok Okunanlar
Eskişehir Apartlar Yurtlar
Eskişehir Apartlar Yurtlar
Eskişehir'i Sosyal Medyadan Takip Edin...

YAZARLAR
 
Av. Muhammed Ali ÖZYAVUZ
Trafik cezasına maruz kalan kişilerin izlemesi gereken adımlar
 
Diyetisyen Şenol Yıldız
Siz de "bu göbek nasıl gidecek" diyenlerden misiniz?
 
GÜNDOĞDU YILDIRIM
FİLEDE BAŞARI
 
Hüseyin DÜŞ
Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir
 
Hüseyin GÜVEN
TÜRK CİHAN HÂKİMİYETİ MEFKÛRESİ - 1
 
Konuk Yazar
Ajda Pekkan ve Eskişehir
 
Mahmut Çetin
TROY Nedir?
 
 
 
Nevzat Laleli
MİLLİ GÖRÜŞ SON NEFESE KADAR
 
Özgür TIKIZ
Algı operasyonları anketlerle yeniden başladı
 
 
 

 

 

Eskişehir Kültür Sanat
online ziyaretçi: 417
online üye: 0
 
Telif hakkı saklıdır © 2000-2023 Eskişehir Reklam
Eskişehirliyiz.biz Anasayfa | Giris Sayfan Yap | Sık kullanılanlara ekle| WebMaster Kodu | İletişim  
eskişehir

eskisehir@eskisehirreklam.com