BOZDAĞ: YENİ ANAYASA OLMADAN YENİ TÜRKİYE DE OLMAZ, BÜYÜK TÜRKİYE DE OLMAZ - Eskişehir Haber

Eskişehir Politika

BOZDAĞ: YENİ ANAYASA OLMADAN YENİ TÜRKİYE DE OLMAZ, BÜYÜK TÜRKİYE DE OLMAZ

BOZDAĞ: YENİ ANAYASA OLMADAN YENİ TÜRKİYE DE OLMAZ, BÜYÜK TÜRKİYE DE OLMAZ
Yayınlama: 3 Ekim 2022 Pazartesi
A+
A-

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Cumhuriyet’in 2. yüzyılına girerken Türkiye'nin Türkiye yüzyılını inşa ederken yeni bir anayasayla yola çıkması milletimizin de, devletimizin de her bir insanımızın da ortak çıkarınadır.” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Uludağ Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katıldı. 

Bakan Bozdağ, burada yaptığı konuşmasında, Uludağ Üniversitesi’nin 2022-2023 Adademik Yıl Açılış Töreni’nin hayırlı olması temennisinde bulundu. 

Yeni anayasa konusunun Türkiye’nin değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ana gündemi olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Yeni anayasa konusu, Türkiye'nin değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ana gündemidir. Zira, 1982 Anayasası’nın yürürlüğe girdiği günden bu yana yeni anayasa konusunu parti programına ve seçim beyannamesine koymayan Meclis’te grubu bulunmuş ve halen grubu bulunan siyasi parti yoktur. Hepsi hem seçim beyannamelerine hem de parti programlarına yeni anayasayı koymuşlardır. Bu şunun ifadesidir; Türk milletinin ortak talebi ve ihtiyacı yeni anayasadır. Ve siyaset kurumu bu ortak talebi ve ihtiyacı görmüş bu konuda muhtelif çalışmalar yapmıştır. İlki 23 Şubat 1993’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk'un daveti üzerine TBMM Başkanlık Divanı’nda 9 partinin genel başkanı bir partinin de genel başkan yardımcısının katılımıyla 10 parti bir araya gelmiş konuşmuş. Kimler yok ki bunların içerisinde? Bir kısmı rahmete kavuşmuş DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Demirtola, IDP Genel Başkanı Aykut Edibali HEP Genel Başkanı Ahmet Türk. 10 partinin bir araya geldiği bir toplantı. Hepsinin ittifak ettiği şey, yeni anayasa. Her parti yeni anayasa için madde madde görüşlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na bildirmiş. Ancak yeni anayasa için bir adım atılamamıştır. Şu anda bu 10 partinin yeni anayasa önerilerini madde madde teklifleri Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde bulunmaktadır. 2008 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Köksal Toptan yeni anayasa, yeni iç tüzük, yeni siyasi partiler ve seçim kanunu, siyasi ahlak ve siyasetin finansmanı konularında milletvekili sayısına bakılmaksızın her partiden ikişer üyenin katılımıyla bir komisyon kurmak istiyor, uzlaşma komisyonu. Bu komisyona dönemin partilerinden AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, HADEP ‘evet’ cevabını verdi. Ancak CHP yeni İç Tüzük Komisyonuna üye verdi, Anayasa Komisyonuna üye vermedi. Dolayısıyla bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulamadı CHP'nin tutumu nedeniyle. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilen Cemil Çiçek'in girişimi sonucu 2011 yılında yeni bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulması çağrısı yapıldı. Bu dönemde AK Parti, CHP, MHP ve Barış ve Demokrasi Partisinden üçer milletvekilinin katıldığı bir komisyon oluşturuldu. ‘Kararlar oy birliğiyle alınacak’ dendi. Mesele yeni anayasayı hayata geçirmek, bir partinin diğer partiye dayatmasını önlemek, oy birliğiyle karar almasını sağlayarak herkesin içine sinen bir anayasayı hayat geçirmekti. Ama maalesef geçen zaman içerisinde Komisyon 328 toplantı yaptı, 585 saat çalıştı, 172 maddeyi müzakere etti, 60 madde üzerinden uzlaştı, 112 madde üzerinde farklı görüşler ortaya koydu, uzlaşamadı, toplam 14 bin 970 sayfa tutanak tuttu. Sonuç? Nafile. Nitekim 13 Kasım 2013’te Meclis Başkanı bu çalışmaları sonlandırmak zorunda kaldı. Neden? Çünkü çalışmalar, Cumhuriyet Halk Partisi ve değişik partilerin kırmızı çizgileri nedeniyle ilerleme imkanını kaybetmişti. Yani ‘Parlamenter sistem olmazsa biz hiçbir şeyi görüşmeyiz, konuşamayız. Parlamenter sistemi bir kenara koyup sistemi en sona bırakalım.’ dediler, tartışma yaptılar, konuştular, uzun uzun çalıştılar. Ama yine netice alınamadı. Nitekim, Meclis Başkanı İsmail Kahraman döneminde yani 2015 seçimlerinden sonra da bu sefer Anayasa Mutabakat Komisyonu adında bir başka komisyon kuruldu. AK Parti, CHP, MHP ve HDP üye verdi. Ama bu Komisyonun ömrü çok kısa oldu. 4 Şubat 2016’da kurulan Komisyon 16 Şubat 2016’da Meclis Başkanının açıklamasıyla görevini sonlandırdı. Çünkü burada yine hükümet sistemi tartışması nedeniyle Yeni Anayasa Mutabakat Komisyonu çalışma imkanı ve ortamı maalesef bulamadı. Bütün bu çalışmalar bize bir şeyi gösteriyor. Türk milletinin ve Türkiye'de siyaset kurumunun yeni anayasa konusunda müttefik olduğunu gösteriyor. Ama yeni anayasayı hazırlama, kabul etme ve uygulamaya koyma konusunda henüz uzlaşma zemininin oluşmadığını da bize çok açıkça göstermektedir.”

“BÜYÜK TÜRKİYE'NİN VE YENİ TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ ANAHTARI YENİ ANAYASADIR”

Adalet Bakanı Bozdağ, yeni anayasayla ilgili açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Türkiye, eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Üzüntümüz, bunun gecikmesindedir. Gecikmesi, hem milletimize hem ülkemize kaybettirmektedir. Unutmamak gerekir ki yeni anayasa olmadan yeni Türkiye de olmaz, büyük Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye'nin ve yeni Türkiye'nin en önemli anahtarı yeni anayasadır. Bu kapıyı yeni anayasayla açacağız. Cumhuriyet’in ilanından sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı ilk şey yeni anayasadır. 1924 Anayasası’dır. Şimdi Cumhuriyet’in 2. yüzyılına girerken Türkiye'nin Türkiye yüzyılını inşa ederken yeni bir anayasayla yola çıkması milletimizin de, devletimizin de her bir insanımızın da ortak çıkarınadır.”

Bozdağ, “Osmanlı dönemini geride bırakırsak, Kurtuluş Savaşı yıllarında hazırlanan 1921 Anayasa’sı ve savaş yıllarının sonunda Cumhuriyetin başında inşa yıllarının zorlukları içerisinde hazırlanan 1924 Anayasası ve 1961 ve 1982 Darbe Anayasaları. 4 Anayasa’mız. Ama dikkat edilirse bu anayasaların hiçbirisi olağan bir dönemde hazırlanmamış. Kimisi darbe döneminde, kimisi Kurtuluş Mücadelesi yıllarında biri de savaşın bitiminden sonra yeniden başlangıç ve inşa sürecinin zorlukları içerisinde. O yüzden Türkiye'de herkesin ve her kesimin kendini hür hissettiği ve katkı verdiği demokratik bir ortamda ve olağan bir dönemde yeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır. Bizim olağan dönemde anayasa yapma irademizi ortaya koymamız ve bu iradeyi hayata geçirmemiz, bizim gücümüze çok büyük güç katıyor. 1982 Anayasa’sı yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar en çok değişikliğe uğrayan anayasa unvanını kazanmış durumda.” dedi. 

- “FARKLILIKLAR VAR”

Adalet Bakanı Bozdağ, şunları kaydetti:

“Zira bugüne kadar 19 değişiklik paketi gelmiş, 44 anayasa maddesi yürürlükten kaldırılmış, mülga edilmiş, 179 madde de değişiklik yapılmış ve Anayasa’mızın toplam 223 noktasına dokunulmuştur. Bu son derece önemli değişikliklerin sonucunda Anayasa’mızdaki dilbirliği, insicam bozulmuştur. Bakın Anayasa’da ki maddelerin isimlerine baktığınızda orada bile farklılıklar var. Anayasa’nın içindeki maddelerin, fıkraların, hükümlerin, cümlelerin bile isimlerinin birbirinden çok farklı olduğu ve isimlerin adeta yarışa girdiği bir yerde elbette ki dil birliğini ve insicamı bu Anayasa’nın muhafaza ettiğini söylemek mümkün değildir. O yüzden dil birliği olan, insicamı olan, iç bütünlüğü yerinde olan yeni bir Anayasa Türkiye'nin acil ihtiyacıdır.

Öte yandan Anayasa’da yapılan 223 noktada müdahale edilen bu Anayasa’nın değişiklikleri, değişik parlemento grupları döneminde olmuş. İktidar çoğunluğu hangi partide ise grupta ise onların görüşleri Meclis’ten geçmiş, referanduma gidip halktan onay aldığında da Anayasa değişikliği olmuş ve Anayasa hükmü olarak yürürlüğe girmiştir. Bu şu demektir; bu 223 noktadaki müdahale, 19 paket, 44 mülga, 179 değişiklik, değişik siyasi görüşleri dönemin etkilerini dönemin felsefelerini anlayışlarını Anayasa’ya yansıtmış demektir. Bu da Anayasa’nın ruhu ve sözünü bozan ve Anayasa içerisinde felsefe, fikir, görüş ve ruhların çoğulcu rekabetini ortaya koyan bir hiç olumlu da olmayan bir sonuç ortaya koymuştur. Adeta değişik fikirler, değişik felsefeler, değişik ruhlar bizim Anayasa’mız da rekabet halindedir. Birbiri içerisinde bu kadar bütünlüksüz bir yapıyla Türkiye'nin yoluna yürümesi elbette Türkiye için hayırlı bir yürüyüş değildir. 

Öte yandan 1982 Anayasası esasında güvensizlik üzerine kurulmuş bir Anayasa’dır. Kimseye güvenmeyen bir Anayasa’dır. Korkularının gerçekleşmemesi, endişelerinin oluşmaması için sürekli müteyakkız halinde olan hükümleri içermektedir. Anayasaların korkular, endişeler üzerine değil güven üzerine bina edilmesi toplumsal sözleşmeye destek veren ve evet diyen herkesin güvenini kazanması anayasanın gücü olduğu gibi milletin ve devletin de gücüdür. Hem yasamaya güvenmiyor bu Anayasa, hem yürütmeye güvenmiyor, hem yargıya güvenmiyor daha da kötüsü millete güvenmeyen bir Anayasa.” 

- “TÜRK MİLLETİNİ BUNA LAYIK GÖRMEMİŞTİR”

Anayasa’nın geçmiş değişen hükümleri üzerinden örnekler veren Bozdağ, “Bizim sistemimizde 2007 yılına gelene kadar iki seçim var. Birisi mahalli idareler seçimi. Belediye, muhtar. Bir diğeri ise milletvekili seçimidir. Türkiye'de 2007'ye kadar cumhurbaşkanı seçimi de yoktur, yürütme organı seçimi de yoktur. Hani diyoruz ya ‘Biz hükümeti seçiyoruz.’ Esasında 1982 Anayasası, hükümeti seçme görevini Türk milletine vermemiş daha doğru bir ifade ile Türk milletini buna layık görmemiştir, güvenmemiştir. Türk milletine vermemiş, daha doğru bir ifade ile Türk milletini buna layık görmemiştir, güvenmemiştir. Sadece milletvekili seçme yetkisi Anayasa tarafından aziz milletimize verilmiştir ve Anayasa’nın  ilgili maddesine göre diyor ki; 109. madde şimdi yürürlükte değil ‘Başbakan, Cumhurbaşkanınca Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden atanır.’ Başbakan seçmiyoruz, Cumhurbaşkanı atıyor. Anayasa hükmü, atama ile geliyor Başbakan. ‘Bakanlar, milletvekilleri ya da milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir Cumhurbaşkanınca atanır. Görevden alınmak istendiği  zaman Başbakanın önerisi Cumhurbaşkanı onayı ile görevden alınır.’ Dikkat buyurun, bir analiz edelim. Ne diyor Anayasa? ‘Türk halkı Başbakan seçemez. Çünkü yürütme sorumsuz kanadı Cumhurbaşkanı, sorumlu kanadı Bakanlar Kurulu'ndan oluşuyor.’ Cumhurbaşkanını parlamento seçiyor. Halkın seçme hakkı yok. Yürütmeye gelince parlamentonun seçtiği Cumhurbaşkanı halkın seçtiği vekillerden birini atıyor, dilediğini atayabilir.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 seçimlerindeki adaylığına ilişkin tartışmaları da değerlendiren Bozdağ, Türk milletinin yürütme organının başı olan cumhurbaşkanını 24 Haziran 2018'de seçtiğini hatırlattı.

Bakan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"2023 yılında yapılacak seçim, devletin başkanı, yürütme organı cumhurbaşkanının ikinci seçimidir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 2023'teki adaylığı, devletin başkanı, yürütme organı cumhurbaşkanı sıfatıyla ikinci adaylığıdır. Parlamenter sistemde halkın sadece seçmesi, görev süresinin 2 dönem olması kaydı var diye hükümet sistemi değişikliğiyle yürütme organına dönüştürülen ve yürütme organı hak ve yetkilerini kullanarak güçlendirilen cumhurbaşkanının bu seçim hakkı, yeniden seçim hakkından mahsup edilemez. Haklar mahsup edilemez ve geriye dönük kullanıldı diye geçmişte kullanılan bir hak, gelecekte doğan yeni yeni haklardan mahsup edilemez... O nedenle de cumhurbaşkanımızın adaylığı üzerindeki tartışmalar sadece yoruma dayalı tartışmalardır. 2017'de yapılan anayasa değişikliğinin yürürlük tarihini düzenleyen ilgili maddeye baktığınızda, geçici maddeye baktığınızda hükümet sistemini değiştiren kısımların yürürlük tarihini çok net bir şekilde ifade ediyor. 2023'te yapılacak seçim, ikinci seçimdir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur. İkinci defa aday olması anayasamızın tanıdığı bir haktır. Yorumla, anayasanın verdiği bir hak ortadan kaldırılamaz, aksi takdirde yorumla anayasa değişikliği anlamına gelir ki bu da abesle iştigalden başka hiçbir anlam ifade etmez."

Türkiye'nin temel hak ve hürriyetlerle ilgili güvenceli bir anayasal düzene ihtiyacı olduğunu söyleyen Bozdağ, "Yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı, belli şartlar dışında temel hak ve hürriyetlerin korunaklı alanına müdahalesini ve bu alanı sınırlandırmasını anayasal yasaklarla çok net bir şekilde sınırlarını çizmemiz lazım. Anayasa Mahkemesinin insafına ya da yasama organının insafına bırakılacak konular bunlar değildir. Temel hak ve hürriyetler hiç kimsenin takdir ve insafına bırakılmayacak korumalarla güvence altına alınmalıdır ki Türkiye'miz daha güçlü olsun, daha iyi olsun." dedi. 

- "223 YAMALI BOHÇAYA DÖNMÜŞ, TÜRKİYE'Yİ TAŞIYAMAZ HALE GELMİŞ, ANAYASADAN KURTULMA VAKTİ GELDİ DE GEÇMEKTEDİR"

Anayasa'da temel hak ve hürriyetleri genişletmek için değişiklikler yapıldığını hatırlatan Bozdağ, şunları aktardı:

"Değiştire değiştire biz bu anayasayı anayasadaki darbe ruhunu ve darbeci vasfını yok edemeyiz. Bu nedenle Türkiye'nin artık değiştirmekten, madde, fıkra değiştirmesinden vazgeçip yepyeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır. Çünkü artık 1982 anayasası Türkiye'yi taşıyamıyor. Bu anayasa özellikle hükümet sistemi değişikliğinden sonra üzerine inşa edildiği en önemli temellerden birini de kaybetmiştir. Yeni hükümet sistemi çerçevesinde de anayasanın yeniden ele alınmasında fayda vardır. Bizim anayasa için 40 yamalı bohça ifadesini kullanıyorlar ama benim tabirim bizim bu bohçanın yaması 40'tan daha fazla, bizim anayasamız 223 yama taşıyan bir bohçadır. 223 yamalı bir elbiseyle siz sokağa çıkabilir misiniz? Uluslararası bir toplantıya gidebilir misiniz? Sizin saygınlığınızı bu yamalar, bu yamalı bohçaya bürünmüş kıyafetler ne kadar olumlu ya da olumsuz etkiler? Elbette bunun takdiri sizlere aittir. Onun için Türkiye'nin artık 223 yamalı bohçaya dönmüş, Türkiye'yi taşımaz hale gelmiş, anayasadan kurtulma vakti geldi de geçmektedir."

Sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapılamayışının sorumluluğunun Türk milletinde değil, siyaset kurumunda olduğunun altını çizen Bakan Bozdağ, Türk milletinin yeni anayasa ihtiyacını siyasete ve ilgililere yüksek sesle her defasında ilettiğini belirtti.

- "MİLLET, KIRMIZI KART GÖSTEREBİLİR"

Bakan Bozdağ, "Hiç kimse yeni anayasayı Türkiye'nin yapamamasının sorumluluğunu Türk halkına yükleyemez. Bunun sorumluluğu maalesef siyaset kurumundadır. Siyasetçilerdedir. Artık Türkiye'nin siyasetçileri ve siyaset kurumu yeni anayasa ihtiyacını daha fazla geciktirmemelidir." ifadelerini kullandı.

"Türkiye yüzyılı"nın yeni anayasa üzerine inşa edildiğinde ülkenin daha güçlü hale geleceğine değinen Bozdağ, şunları kaydetti:

"İnanıyorum ki yeni dönemde oluşacak parlamentolar milletin bu kalemine daha fazla kulak tıkayamayacaklardır. Aksi takdirde millet, uzlaşmaz tutum içeren ve bu tutum nedeniyle birbirine karşı adım atmaktan çekinen siyasi partilere ve onların temsilcilerine kırmızı kart gösterebilir. Uzlaşmak, herkesin dediğinin olmasıyla olmaz. Uzlaşmak, herkesin bir adım ileri ya da bir adım geri adım atmasını icap eder. Ortak noktalarda buluşmayı gerektirir. Benim dediğim olsun, sen benim dediğime gel, öbürü benim dediğim olsun, sen buraya gel denirse bu uzlaşma zeminini biz bulamayız. Kırmızı çizgilerle yahut şu olmazsa ben varım, şu olursa ben yokum anlayışıyla bir uzlaşma masası da kurulamaz. Eğer daha işin başında biz varlar, yoklar konusunda konuşarak işe başlayacaksak o masanın adı uzlaşma masası olabilir mi? Oturacağız, hepsini bir masada birlikte değerlendireceğiz. Milletimiz ve devletimiz için en doğru olanda birlikte uzlaşacağız ama siyasi bagajlarla, ideolojik yaklaşımlarla, böylesi bir uzlaşmanın yapılmasının kolay olmadığı da gözden ırak tutulmamalıdır. Fakat Türkiye'nin buna ihtiyacı olduğu da tartışmasızdır. Yeni anayasa, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu en büyük değişim, kalkınma projesidir. Yeni anayasa projesini hayata geçirmeden bizim büyük Türkiye'yi inşa etmemiz kolay kolay mümkün gözükmemektedir. Yeni anayasa, büyük Türkiye'nin de güçlü Türkiye'nin de açılış kapısıdır."

'

Gönderen: journal



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024