DÖRT DUVAR ARASI KADIN - Eskişehir Haber

GÜNDOĞDU YILDIRIM

GÜNDOĞDU YILDIRIM
GÜNDOĞDU YILDIRIM

DÖRT DUVAR ARASI KADIN

DÖRT DUVAR ARASI KADIN
Yayınlama: 19 Nisan 2013 Cuma - 11.658
A+
A-

DÖRT DUVAR ARASI KADIN

“Dört duvar” bir sürü olumsuz şeyleri çağrıştırır insana. Sınırlımalar, hapsetmeler, yasaklamalar, cezalar…

Hapisteki insanlar da verilen cezayı tamamlamak için dört duvar arasında ömür tüketirler.

Fabrikada çalışanlar, hayatta kalabilmek için dört duvara katlanırlar.

Memurlar da aslında dört duvar arasındadır.

Kimisi zorunlu, kimisi de sözde gönüllüdür dört duvar arasında.

Ya kadınlar!

Ömürlerini dört duvar arsında geçirirler.

Onlara reva görülen o dört duvardır.

Bizim kadınlarımız! diye başlayan şiirdeki “soframızda öküzümüzden sonra gelen bizim kadınlar! Bizim olan kadınlar! diye devam eden şiirden de anlaşıldığı gibi kadınların toplumdaki yeri, evindeki öküzünden bile sonra gelmektedir.

Kadına reva görülen böyle bir yaşam nasıl açıklanabilir?

Dört duvar arasında doğmak, büyümek, yaşlanmak ve hayata gözlerini kapamak…

Ben yaşadım demek!

Nasıl bir yaşamdır bu?

Kadınlar! Kadınlar! Bizim olan kadınlar!

Bizim duygusu bile ne kadar inciticidir.

Sahipli olmak, birine ait olmak, birisinin olmak, başkasının adıyla anılmak, bağlı oldukça var olabilmek.

Yaşamı boyu evde kocası ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları dışında başka bir insan suretini görememek; kadının ilişki sınırlarının bir erkek tarafından çizilmesi vb.

Tüm bunlar kadının toplum hayatında bir köleden farksız olduğunun en büyük göstergesidir.

Erkek, özgürlüğü sınırsızca kullanan, belirleyici olan, hükmeden, iktidar olan, sunulan, hizmet edilenken; kadın, erkeğe göre hep adı olmayandır.

Erkeğe hizmet eden, erkeğin hizmetkârıdır.

Dört duvara mahkûm edilen kadın toplumsal yaşamın nimetlerinden ne kadar da uzaktır.

Şehre gidemeyen, çarşıya çıkamayan, istediği gibi eğlenemeyen, hayatı doyasıya yaşamayan, ağız dolusu gülemeyen bir kimliktir kadın.

O yüzdendir doğan kız çocuğu için, “sağlıklı olsun da varsın kız olsun” denmesi.

Erkeğin hükmetmesi yetmezmiş gibi, inançlar da kadını hapseder. Her emir kadınadır.

Yaşamında attığı her adımı kurallara bağlanır.

Bu kurallar dışına çıkan, isyan eden kötü kadındır.

Kötü kadın daha ağır bedeller öder.

O bir zevk aracıdır!

Evin kadını, çocukların annesidir.

 Başkalarından saklanan, sahiplenilen, hizmetkâr, köle bir günahkârdır.

Az değil sayıları yetmiş beş milyonun yarısıdır.

Oysa ki;

Onlardır asıl yaşamın sahibi.

Onlardır hayatı var eden.

Onlardır hayata ses veren, renk veren.

Onlardır nasırlı elleriyle yaşamı güzelleştiren.

Ama

Çoğu dört duvar arasındadır.

 

 

 






Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024