İslam Dini Kan’dan Değil; Barıştan, İmandan, Akıldan ve de İlimden Yanadır - Eskişehir Haber

İslam Dini Kan’dan Değil; Barıştan, İmandan, Akıldan ve de İlimden Yanadır

İslam Dini Kan’dan Değil; Barıştan, İmandan, Akıldan ve de İlimden Yanadır
Yayınlama: 30 Haziran 2015 Salı - 6.117
A+
A-

İslam Dini hiçbir zaman kan’dan taraftar değildir. Her daim barıştan, imandan, akıldan ve de sevgiden yana olmuştur.

Cenabı Hakkın dinini yaymanın mücadelesi olan cihad, bütün gücünün kullanımı ve de mücadele anlamına gelmektedir. İnanan insanoğlunun cihadı kendilerinin nefisleri ve de yeryüzündeki kötülüklerledir. Kendi nefisleriyle beraber çevresindeki kötülüklerle ciddi manada mücadele eden müminler, kendilerinde ve de diğer insanlarda şefkatin, merhametin, sevgi, saygının, özellikle barışın, güvenin ve de adaletin hakim olmasına vesile olur.

İnsanoğluna kutsal olan Kuran’ı Kerim kitabımızı anlatmak, Kuran’ı Kerim ile öğüt vermek, iyiliğe güzelliğe varan söz ve fiilleri emredip kötülüklerden sakındırmak; güzel çağrılardan ve de güzel sözlerdendir.

Yüce Yaradan’ı her daim hisseden, her daim aklında tutan, her daim onu çağıran, Salih amellerde bulunanlar ve: “Gerçekten de ben de Müslümanlardanım” diyenler, Cenabı Hakk’a çağrıda bulunan samimi ve de gerçek iman sahipleri olan kişilerdir.

Gerçekten de güler yüz, güzel sözler, yumuşak ve de sert olmayan sözlerin insanoğlunun üzerinde çok etkili olmaktadır. Cenabı Allah (c.c), Hazreti Harun ve Hazreti Musa’yı, kesinlikle ve de kesinlikle fazlasıyla son derece de zalim ve de ilahlık iddiasında olan Firavun’a) Taha Suresi 43-44’de “Ona yumuşak bir şekilde söz söyleyin, belki öğüt alır da düşünmeye başlar ya da içinde bir titreme ya da bir korku olabilir.” buyurmaktadır.

Kuran’ı Kerimde, inançları olan yani inanan insanların, inanmayan insanlara ve zulmedenlere karşı sergilemeleri gerekmekte olan tavır, (Fussilet Suresi, 34-35) ayetinde: “hiçbir zaman iyilik ile kötülük eşit olamaz. Sizler, güzel olup, en doğru şekilde olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştırınız; emin olun ki o zaman da görürsünüz ki sizlerin ile onların arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki gerçekten de sıcak bir dost ya da dostunuz oluvermiştir…” diye haber vermektedir.

İnsanoğlunu yanlışlardan, yanlış olanlardan sakındırmak, doğruları anlatabilmek, doğru olanı anlatmak, toplumumuzda ki sapkın görüşlerle fikir mücadelelerini yapmak, özelikle ve özellikle de yaşadığımız bu dönemde bütün Müslümanların en önemli sorumluluğundandır. Huzur ile düzeni bozan, her daim barışı engelleyen ve de sürekli olarak bozgunculuk çıkaran fitnenin yeryüzünden kaldırılması gereklidir. Tabi ki bu fitnenin de toplarla, tanklarla, silahlarla, kanla değil de o tertemiz fikirlerimizin mücadelesiyle olması gerekir. Tabi burada ki asıl hedef de fitnenin beynidir. Olaylar silahla, kanla değil şefkatle, hoşgörüyle, konuşarak halledilebilir. Ama şunu da bilmeniz gerekir ki çok önemlidir. Hiçbir zaman kanı kan ile temizlemeye kalkışmayın ki daha da beter bir duruma döner.

Cenabı Hakk, her daim insanoğlunun arasını düzeltmeyi ve de iyiliği emreder. Kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerimin Rad Suresi, 32’de “ …Yüce Yaradan’ın ulaştırılmasını her daim emrettiği şeyleri kesip, koparanlar ve de yeryüzünün her tarafında bozgunculuk çıkaranlar; tam da onların üzerine lanet okunmuştur, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanları da tam da onlar içindir.” Ayeti kerimeyle terörün, anarşinin, şiddetin ve de her türlü bozgunculuğu kesinlikle ve kesinlikle yasaklamaktadır. Cenabı Allah bütün bozguncu insanları lanetlemiştir ve de onları ahirette sonsuz ve de büyük bir azap beklemektedir haberini vermiştir.

Kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerim’e göre, haksız yere bir yerlere saldırılar ve de haksız yere masum insanları öldürmek kadar büyük bir suç yoktur. Yüce Yaradan’ımız (Maide Suresi, 32) ayeti kerime de şöyle buyurmaktadır: “ Kim ki bir nefsi, bir başka nefisin yahut yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın yani haksız yere öldürür ise, bilinmelidir ki sanki bütün insanlığı öldürmüş gibi olmaktadır. Öyle ki kim de onu diriltmeye kalkarsa yani öldürülmelerine engel olunursa, bilinmelidir ki bütün insanlığı dirilmiş gibi olmaktadır.”

Kutsal kitabımız Kuran’ı Kerimin bizlere verdiği bir diğer haber de şöyledir; cinayet işleyen insanoğlunu bile affetmemizin bizler için yani insanoğlu için gerçekten de daha hayırlı olacağını müjdelemektedir.

Suçsuz olan, mazlum olan insanları havaya uçurup, kafalarını kesip eylem yapmaya çalışanlar ve de bizler İslam adı altında ve Allah için yaptık diyen kişiler yahut şeytani örgütler, içlerinde Allah korkusunun taşınmadığı apaçık ortadadır. Bunların hiçbirine kahramanlık denilmemelidir. Vicdanı olan, vicdan sahibi olan herkesin bu gibi davranışları şiddetle lanetlemelidirler.

İslam başlıca ve de en önemli noktası barıştır. Cenabı Hakk, her daim barışı kardeşliği ve de uzlaşmayı emreder. Kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerimde yasaklanan bozgunluğun anarşizmin ana özelliği olduğunu belirtmektedir. İslam dininin gerçekten de bir nurdan olduğu gerçeği vardır. İslam dinini kan ile özdeşleştirme yapan kimselerin, Kuran’ı kerimin o muhteşem nurundan yararlanmayan ve de kendi karanlık gözlüklerinin içerisinden bakan kişilerdir. Öyle ki barış kelimesi bile böyle kişilerin nefislerine fazlasıyla zor gelir. Gerçek olan ve de zevk alınan, insanları her daim mutluluğa eriştiren barıştır fakat onlar sadece ve sadece savaşlardan ve de kandan beslenenler yani onlar kan dökmekten zevk alanlardır.

Kan’ı isteyenler, kandan beslenmeye çalışanlar Cenabı Hakk tarafından onları o kanın içerisinde boğar. Cenabı Hakk (c.c), Kuran’ı kerim ahlakını her daim kansız hakim edecektir; insanoğlunun buna gerçekten de kanaat getirmesi gereklidir. İnsanoğlunu gerçekten de en çok etkileyen şeyin saldırılar, tehditler ve de kan mıdır; yoksa gerçek olan insanlık, sevgi, merhamet ile yaklaşmak mıdır? Hepimizin de bildiği ve de gördüğü gibi en büyük silah sevgi ve de merhamettir. İslam dinimizde akılın, imanın ve de sevginin birleşimiyle dünyadaki en büyük gücün oluşumunun bir kanıtıdır.

Bunu da bilmeniz de büyük yarar olduğunu düşünmekteyim. Müslüman olmayan her insanoğlu potansiyel bir Müslüman olduğunu bilmemiz gerekir. Bundan dolayıdır ki insanoğluna her daim şefkatle, merhametle ve de güzel sözlerle yaklaşılmalıdır. İnsanoğluna hiçbir zaman nefretle yaklaşmayın. İnsanoğluna nefretle yaklaşmak çok anlamsızdır. Kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerim kendi içerisinde hiçbir zaman kin ve de nefret barındırmamaktadır. Bazı cahil insanların ya da cahil kesimlerin, farklı dinden ve de farklı mezheplerden olan insanlara karşı farklı gözlerle bakmak, kin, nefret ve de gözü dönmüş olan üsluplarla ya da o davranışlarla yaklaşmak gerçekten de çok ama çok yanlış ve de çirkin olarak adlandırabiliriz. Tabi bu dehşet verici hareketlerle ve de nefret duygularıyla bütün Müslümanların ve de bütün İslam’ın bu yapıda olduğu zannedilmektedir. Öyle ki şu aralar da İslam’ı kötü gösterenler o kadar çoktur ki onlardan bir tanesi de şeytan ordusu olan İŞİD terör örgütüdür. Onların yüzünden İslam dinimize karşı da dalga dalga gelişen bir nefret almış başını gidiyor. Tabi bu soysuz, bu cahil ve de bu yobazlar yüzünden Müslümanlara karşı fazlasıyla bir kötü ön yargı oluşmaktadır.

Gerçek olan Müslüman hiçbir zaman kindar olmamalıdır, kesinlikle ve kesinlikle nefretten arınmalıdır. Müslüman olan herkesin gerçekten de fazlasıyla her konuda adil olmalıdır; yeryüzünde ki bütün insanlara aynı gözle bakmamalıdır; zulmedenleri suçsuz olan insanlardan kesinlikle ve kesinlikle ayırt etmelidirler. Aralarında zulüm edenlerin olduğu bahaneleriyle tüm toplumlardan intikam almaktan söz etmek kabul edilmez bir şeydir. Kabul edilemez olan bu davranışın sadece zalimlerin bir özelliği olduğunu da bilmemiz gerekir. Bu özellik hiçbir Müslüman’a asla ama asla yakışmaz.

Biz Müslümanların dini olan İslam gerçekten de tüm insanlığı aydınlatan cennettin bir nurudur. İslamiyet her daim barış, kardeşlik ve de esenlik yayan bir dindir. Cenabı Yaradan, insanoğluna seçip de beğendiği dine; her daim güzelliğe, barış’a ve de kardeşliğe davet eder. Bu tertemiz, apaydınlık ve de dosdoğru yolu seçenlerin, Cenabı Hakk’ın her daim  ‘iyilikleri emredip, kötülüklerin hepsinden sakındırma’ yükümlülüklerini gerektiği şekilde yerine getirdiklerinde, milyonlarca hatta milyarlarca insan kutsal kitabımız ve de Müslümanların pusulası olan Kuran’ı Kerim’e yönelecek olup birde Cenabı Allah’ın hoşnutluğunu hedef edinen bir yaşam sürmeye başlayacaklardır. İblisin beyni tam olarak yok edildiği zaman yoksulluklar, huzursuzluklar, savaşlar, pislikler, fitneler, güvensizlikler, adaletsizlikler vb. sorunlar tamamen ortadan kalkıp, yeryüzünde kardeşlik, huzur, barış, adalet ve sevgi dolu olan büyük bir kutsal mekana dönüşecektir.

Güzel günlerin yakın olduğu, yeryüzünün her noktasına İslamiyet’in yayıldığı ve de kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerim’in ulaşıldığı günler görmek dileğiyle…

Vesselam…

“ Mehmet KIZILKAYA “

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024