Coğrafi konumunun yarattığı avantaj ile Eskişehir,
Anadolu’nun batıya açılan kapısı durumundadır. Demiryolu
ve karayollarının kavşağında olması, tarımda ve sanayideki
gelişmeler ile yer altı kaynaklarının zenginliği, Eskişehir’i
ekonomik bakımdan önemli bir merkez haline getirmiştir.
Eskişehir’in son yıllarda ekonomik hayatının dinamizminde
hiç şüphesiz en önemli pay sanayinindir. Şehir nüfusunun,
kırsal nüfusa göre süratle büyümesi, yetişmiş işgücü
varlığı, pazarlara yakınlığı, enerji ve hammadde kaynaklarının
uygunluğu, sanayi için gerekli alt yapı yatırımlarının
yeterli oluşu, bölge sanayiinin giderek gelişmesini
sağlamıştır.
İl ekonomisinde sektörlerin payına baktığımızda ise
%61 ile Hizmetler Sektörü ilk sırada yer alırken, bunu
%28 ile Sanayi Sektörü ve %11 ile Tarım Sektörü izlemektedir.
Arazi olarak düz bir yapıya sahip olması, topraklarının
verimli oluşu tarımsal alanda da Eskişehir’i ülke genelinde
söz sahibi yapmaktadır. Tarımsal üretimin başlıca çeşitleri
tahıllar, baklagiller, şekerpancarı, ayçiçeği, meyve
ve sebzelerdir. Tarımsal alandaki ürün yelpazesi sonraları
tarıma dayalı sanayiinin gelişmesine öncülük etmiştir.
Kentte bulunan Türkiye Şeker Fabrikası, bisküvi ve unlu
mamuller üreten çok sayıdaki tesis buna örnektir.
Ayrıca hayvancılık Eskişehir’de oldukça gelişmiş olup,
özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, tarım kesimindeki
nüfusun önemli gelir kaynaklarındandır. Eskişehir’e
bağlı olan Mahmudiye ve Çifteler ilçelerinde damızlık
koyun ve sığır yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca,
Mahmudiye ilçesindeki hara da yarış atı da yetiştirilmektedir.
Eskişehir’in önemli ekonomik kaynaklarından bir diğeri
ise, yer altı zenginliğidir. İl’de sanayinin gelişiminde
ve yıllar içinde ihracatın artışında madencilik önemli
bir yere sahiptir. Eskişehir genelinde bulunan maden
rezervlerinden işletilmekte olan başlıcaları; manyezit,
krom, bor, kil, mermer ve lületaşıdır.
Eskişehir denildiğinde ilk akla gelen ürünlerden biri
olan lületaşı, bir ihraç ürünü olarak uzun bir geçmişe
sahiptir. Yıllarca yurt dışına işlenmeden ihraç edilen
bu ürün, 1970’ten sonra ham olarak ihracatının yasaklanmasıyla
birlikte, atölyelerde işlenerek pipo ve süs eşyası haline
getirilmiş ve bu şekilde ihraç edilmeye başlanmıştır.
Sepiolit madeni de Eskişehir’in önemli yer altı zenginliklerindendir.
Bir tür magnezyum silikat minerali olan sepiolit, doğada
tabakalı ve masif olarak bulunmaktadır. Lületaşına benzemesine
karşın kimyasal yapısının farklılığı nedeniyle sepiolit,
sanayinin çok çeşitli kademelerinde (yakıt temizleyici
olarak, leke çıkarmada, eczacılıkta, füze ve uzay gemilerinin
başlıklarının iç yalıtımında ve parafin ayrımında) kullanılmaktadır.
Yüksek ihraç potansiyeli olan Krom madeni, Eskişehir’in
diğer önemli yer altı zenginliklerinden biridir. Kimyasal,
atmosferik korozyona ve aşınmalara karşı dayanıklı olduğu
için krom, oksitlenme gibi özelliklerinden dolayı çelik
ve diğer maddelerin kaplanmasında, savunma sanayiinde,
refrakter malzeme üretiminde ve çeşitli kimyasallarda
kullanılmaktadır.
1930’lu yıllarda işlenmesine başlanan bir başka yer
altı kaynağı ise manyezittir. Modern tekniklerle manyezit
çıkartılıp, işlenmesi 1960’dan sonra söz konusu olmuştur.
Manyezit cevheri ağır sanayiinin gelişiminde önemli
rol oynamıştır. Ayrıca, magnezyum bileşiklerinden olan
refrakter ürünler ise ısıl işlemli proses sanayiinin
önemli yardımcı maddelerinden biridir.
İlimizdeki diğer önemli bir maden ise Etibank Kırka
Boraks İşletmesi tarafından çıkarılan bor tuzlarıdır.
Söz konusu madenin Dünya üzerindeki rezervlerinin %60’ı
ve Türkiye’deki rezervlerin tamamı Eskişehir’de bulunmaktadır.
Dünya genelindeki bor tuzlarına yönelik taleplerin önemli
bir kısmı yine Eskişehir’deki maden sahasından sağlanmaktadır.
Eskişehir’in Kırka Bucağında bulunan bu tesislerde bor
tuzlarından, Tinkal üretimi yapılmaktadır.
Tuğla, kiremit ve seramik üretiminin temel girdileri
arasında bulunan kil, Eskişehir ve çevresinde önemli
rezervlere sahip bir hammaddedir. Süpren mermeri olarak
da bilinen, Eskişehir mermeri, ekonomik öneme sahip
diğer bir yeraltı zenginliğidir.
Eskişehir tarihsel süreç içerisinde olduğu gibi, günümüzde
de ticari hayatı ülkemizin en canlı illerinden biri
olup, İç Batı Anadolu’nun ticaret merkezidir. Şehirleşmenin
yüksek oluşu nedeniyle, ticaret kent merkezinde yoğunlaşmıştır.
Son yıllarda sanayileşmenin büyük bir gelişme göstermesi
artan istihdam ve ulaşım kolaylığı, ticari hayata canlılık
katmaktadır.
Eskişehir’in çevre iller ile birlikte özellikle İstanbul
başta olmak üzere Ankara, İzmir gibi büyük kentlerle
yoğun ticari ilişkisi bulunmaktadır. İl genelinde ticaret,
kent merkezinde yoğunlaşmıştır. Eskişehir genelinde
Esnaf ve Sanatkarlar Odasına bağlı olarak faaliyet gösteren
50 adet Meslek Odası mevcuttur. Bunlardan 31 adedi merkezde,
19 adedi de ilçelerde faaliyet göstermektedir. Merkez
ve ilçelerde bulunan Odalarda, Esnaf ve Sanatkarlar
Odası siciline 53.025 üye kayıtlı bulunmaktadır.
İldeki ticari etkinlikler, daha çok küçük ve orta sermayeli
kuruluşlar tarafından sürdürülmektedir. Sanayide Türkiye’nin
önde gelen kuruluşlarının ürünlerini pazarlayan ve bunlarla
iç içe olan şirketler ticari hayatta büyük yer tutmaktadır.
Eskişehir’deki iki üniversitenin varlığı, bu üniversitelerde
şehir dışından gelerek eğitimini sürdüren yaklaşık 33
bin öğrencinin de harcamaları kentin ekonomisine büyük
bir katkı sağlamaktadır.
Eskişehir’de sanayiinin gelişmesinde 20. Yüzyılın başında
kurulan devlet işletmeleri önemli rol oynamışlardır.
Özellikle kamu iktisadi teşekküllerinde yetişen nitelikli
işgücü, il sanayinin gelişmesinde en önemli kaldıraçlardan
biri olmuştur. Genel hatlarıyla Eskişehir sanayiinin
tarihsel gelişimi ise şöyledir:
Cumhuriyetin İlk Yıllarında
Eskişehir Sanayii
Cumhuriyetin ilk yıllarında Eskişehir’de sanayi, ağırlıkla
ilin tarımsal ve doğal kaynaklarına dayalı bir biçimde
gelişmiştir. Önemli bir tahıl bölgesi olan Eskişehir’de
o döneme göre oldukça büyük sayılabilecek un fabrikaları
kurulmuştur.
Buna ek olarak Eskişehir’in önemli ham maddelerinden
biri olan kil, ilde toprağa dayalı yatırımların gelişmesine
neden olmuştur. 1894 yılında Berlin-Bağdat demiryolunun
yapımı sırasında kurulan Cer Atölyelerinin, 1928 yılında
devletleştirilmesinden sonra il sanayinin gelişmesi
hızlanmış ve ilde metal ve makina sanayiinin ilk temelleri
de atılmıştır. Yine bu dönemlerde, yeraltı kaynakları
açısından oldukça zengin olan Eskişehir’de gelişen bir
başka sektörde çoğunluğu devlet eliyle gerçekleştirilen
madenciliktir. 1926 yılında Tayyare Bakım Atölyesi (Hava
İkmal Bakım Merkezi) kurularak işletmeye açılmıştır.
1930 - 1950 Arası Eskişehir Sanayii
1930’lar, Eskişehir sanayiine yeni kamu girişimlerinin
katıldığı ve özel kesimdeki işletmelerin büyümelerini
sürdürdükleri yıllardır. Bu tarihlerde kurulan Eskişehir
Şeker Fabrikası mevcut olan un tesisleri ile birlikte
ilde şekerli ürünler üreten yeni işletmelerin kurulmasına
yol açmıştır.
1950’ler ve 1960’larda Eskişehir Sanayii
Eskişehir sanayii, 1950-1960 döneminde sektörel yoğunlaşma
alanları bakımından önemli bir değişiklik geçirmemekle
birlikte küçük sanayi kesiminde bu yıllarda önemli bir
gelişme olmuştur.
Bu dönemde ilde kurulan büyük işletmelerinden en önemli
ikisi, Eskişehir Çimento Fabrikası ile Eskişehir Basma
Fabrikası’dır. Eskişehir Bankası öncülüğünde kamu desteği
alınarak kurulan Eskişehir Çimento Fabrikası üretim
kapasitesi itibariyle ülkenin en büyük çimento fabrikalarındandı.
Eskişehir Basma Fabrikası ise 1956 yılında kamu ortaklığıyla
kurulmuştur.
1940'ta kurulan, 500.000 m² ‘lik toplam alanı, 176.000
m2’ lik kapalı alanı, yaklaşık 2500 uzman personeli
ile güçlü bir sanayi kuruluşu olan TÜLOMSAŞ, ulusal
demiryolu sektörünün ihtiyaçlarını karşıladığı gibi
yurtdışına lokomotif ve sanayi ürünleri ihraç etmekte,
ayrıca yük vagonları, her çeşit dizel elektrik motorları,
hafif raylı sistem araçları, tank motorları, cer motorları
ve diğer ağır sanayi ürünlerini de imal etmektedir.
Bölgesinde ağır sanayi devi olan TÜLOMSAŞ, ilk Türk
buharlı lokomotifi “KARAKURT” tan bu yana çok yol kat
etmiştir. 1994 yılında projesi tümüyle kendisine ait
olan DH 7000, DH 9500 ve DH 10000 tipi Manevra Lokomotifleri
imal etmeye başlayan ve Aralık 1997’den itibaren ISO
9001 Kalite Sistem Belgesine de sahip olan TÜLOMSAŞ,
108 yıllık köklü bir kuruluş olarak gelişmiş ülkeler
arasında yerini almak üzere emin adımlarla ilerlemektedir
Lokomotif,
Motor, Elektrik Makineleri, Vagon ve Yol Gereçleri Fabrikalarından
müteşekkil 4 ana üretim birimi; Döküm ve Kimyasal İşlemler,
Dişli Takım ve Kalıp, Bakım ve Yardımcı Üretim Fabrikalarından
müteşekkil 3 yardımcı üretim birimi ile 9 muhtelif daire
başkanlıklarından müteşekkil bir organizasyona sahiptir.
1970 - 1980 Döneminde Eskişehir
Sanayii
1970’lerin ilk yıllarından başlayarak Eskişehir imalat
sanayii hızlı bir gelişme süreci yaşamıştır. Türkiye’nin
büyük tüketim merkezlerine fazla uzak olmayan ve bu
merkezlere kara ve demiryolu ile bağlanan Eskişehir’in
coğrafi konumu, söz konusu gelişmede önemli rol oynamıştır.
Eskişehir Sanayi Odası’nın, Eskişehir Ticaret ve Sanayi
Odası’ndan ayrılması ile, planlı bir sanayileşme için
yapılması gereken “Organize Sanayi Bölgesi”, 1973 yılında
hayata geçirilmiş ve ildeki sanayileşme gittikçe hızlanmıştır.
Mevcut cazip şartları ve hazır alt yapısı ile Organize
Sanayi Bölgesi, daha büyük yatırımları kendisine çekmesi
kaçınılmazdı; Neticede ülkemizin en büyük kuruluşlarından
Koç Holding’e ait Arçelik A.Ş.’nin biri buzdolabı diğeri
kompresör imalatı olmak üzere gerçekleştirdiği iki büyük
yatırım, yarattığı istihdam ve yan sanayii imkanı ile
Eskişehir’e bir sanayi aşısı olmuştur. Daha sonra yine
Koç Holding tarafından Ford firması ile birlikte İnönü’de
kurduğu otomotiv yatırımı gerçekleşmiştir.
Bölgemizin önemli yatırımlarından Arçelik A.Ş. Buzdolabı
Fabrikası’nın üretim politikalarında yan sanayiye ağırlık
verecek yönde gösterdikleri değişiklik bölgeye olan
yatırım taleplerini bir anda arttırmıştır.
Kısa süre içinde plastik, metal eşya sektöründe yoğunlaşan
ve orta ölçekli sayılabilecek bu yatırımlar il sanayiine
yeni bir hareket getirmiştir. Ayrıca bu dönem Hazır
Giyim Sanayiinde çok önemli gelişmelerin görülmesi açısından
da dikkat çekicidir.
Kamu yatırımları açısından sanayi sektörünü ilgilendirecek
bir gelişme ise Tusaş Motor Fabrikası’nın Eskişehir’de
kurulmasıdır. İl ekonomisine önemli katkılar sağlayan
havacılık sanayi alt yapısının ve işgücünün kent de
var olması bu yatırımın Eskişehir’de yapılmasında en
önemli nedenlerden biridir. Yine bu dönemde, Baksan
Sanayi Sitesinin faaliyete geçerek gelişmesi özellikle
küçük yatırımların filizlendiği gelişme merkezi olarak,
geçmişi uzun yıllara dayanan sanayi çarşısıyla birlikte
il sanayiinde önemli fonksiyonu halen yerine getirmektedir.
1990 Sonrası Eskişehir Sanayii
1990 sonrası Beyaz Eşya Yan Sanayiine yönelik
yatırımların devamı, Hazır Giyim Sanayiinde görülen atak,
Organize Sanayi Bölgesi’nde doğalgaz kullanımının getirdiği
cazibe ile artan Taş ve Toprağa Dayalı İmalat Sanayii
yatırımları ilin dönem ortalarında Sanayi Kuşağı kapsamına
alınması ve tabii ki Marmara Bölgesi’nde sanayi yatırımlarının
yaşadığı sıkıntılar yatırım yeri olarak Eskişehir’in öneminin
arttığı bir dönem olmuştur. Sanayi sektörüne ait bu dönemdeki
rakamlar gerçekten çarpıcı sonuçları göstermektedir.
Şu anda Organize Sanayi Bölgesi 32 milyon m2’lik alanı
ile ülkemizin en büyük sanayi alanı durumundadır. Bu
dönemde Toprak Holding, Paşabahçe Cam Sanayi, Pınar
Holding gibi büyük ölçekli yatırımcılar OSB içinde yatırım
yaparken, bölge dışında seramik üretimi konusunda İnönü
ve Çifteler ilçelerinde yatırımlar başlamış ve üretime
geçmişlerdir. Yine bu dönemde özellikle Muttalıp Belediyesi
sınırları içindeki alanda Metal Eşya, Orman Ürünleri,
Gıda ve Seramik Sanayii konularında 25’e yakın orta
ölçekli yatırım yapılmıştır.
1998 yılı şubat ayında inşaat ve montaj çalışmalarına
başlanıp , yedi ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak,
1998 yılı Ağustos ayında hizmete açılan “ Doğalgaz Elektrik
Santralı” ile bölgemizdeki sanayi tesislerine kesintisiz
ve düzenli elektrik enerjisi sağlanmaya başlanmıştır.
Ayrıca, 1998 yılı sonunda Organize Sanayi Bölgesinde
ABD kökenli Sikorsky firması ve yerli ortak Alp Havacılık
A.Ş.’nin gerçekleştirdiği yatırım ile helikopter parçaları
üretimine geçilmiştir. 2002 ve 2003 yıllarında ise yine
OSB içinde “Lojistik Merkezi”, “İş ve Ticaret Merkezi”,
“Sağlık Merkezi”, “Teknoloji Geliştirme Bölgesi”, “Serbest
Bölge” ile “Endüstri Bölgesi”nin kuruluş çalışmalarına
başlanmıştır. Söz konusu bu yatırımların tamamlanmasıyla,
Eskişehir sanayii yüksek teknolojiye dayalı, ihracat
ağırlıklı ve yüksek katma değerli ürünlerin üretiminde
söz sahibi bir merkez olacaktır.
Ülkemizin önemli sanayi merkezlerinden biri olan Eskişehir’deki,
sanayiinin sektörel dağılımı incelendiğinde tek bir
sektörün değil, genelde yüksek katma değer yaratan bir
çok sektörlerin gelişme gösterdiği görülmektedir. Bu
gelişmeler sektörel bazda incelendiğinde Makine-Metal
Eşya Sanayii ve Gıda Sanayiinin toplam sanayii içinde
%70’lik bir ağırlığı olduğu görülmektedir. Toprak ve
Seramik sanayiinin son senelerdeki hızlı gelişimiyle
birlikte bu sektörün il sanayii içindeki payı giderek
artmaktadır. Tablo 1’de bu gelişme gösterilmiştir.
Eskişehir’de üretimi gerçekleştirilen bazı ürünler,
Türkiye çapında da önemli pazar payına sahiptir. İlimizde
üretilen bazı ürünlerin ulusal üretim içindeki paylarına
bakıldığında, Uçak Motoru, Dizel Lokomotif ile Boraks
üretiminin %100’ünün ilimizden karşılandığı görülmektedir.
Halen il sınırları içinde yer alan bor rezervleri ülkemiz
ihtiyacını karşıladığı gibi çok büyük bir kısmı da ihraç
edilmektedir. Toplam dünya bor rezervlerinin ise %60’ı
ilimiz sınırları içindedir.
Eskişehir’deki sanayii kuruluşların 1980 sonrasında
ihracat dayalı sanayileşme stratejisinin bir uzantısı
olarak hızla ihracata yöneldikleri tespit edilmiştir.
Oda üyesi kuruluşların halen gerçekleştirdikleri ihracatın
%80’i OECD ülkelerine yapılmaktadır. . Makine İmalat
Sanayii, Taş ve Toprağa Dayalı İmalat Sanayii ile Madencilik
Sektörünün üyelerimizin toplam ihracatı içindeki payı
%85’i aşmaktadır. Eskişehir Sanayi Odası’na üye kuruluşların
ciroları incelendiğinde, 2002 yılında toplam ciroları
ise yaklaşık 1.5 milyar dolar düzeyindedir. Eskişehir’de
son yıllarda sanayinin gelişimi ile birlikte sosyoekonomik
yaşamda hızlı bir gelişme göstermiştir. Çeşitli kuruluşlar
tarafından yapılan araştırmalar da, Eskişehir’in sosyo-ekonomik
açıdan gelişmişliğini doğrulamaktadır. Devlet Planlama
Teşkilatı (DPT) tarafından yapılan “İllerin Sosyo-Ekonomik
Gelişmişlik Sıralaması (1996)” adlı araştırmaya göre,
Türkiye genelinde 76 il arasında Eskişehir 58 adet mali
ve sosyal değişken kullanılarak yapılan sıralamada 6.
Sırada yer almıştır. Yine 1997 yılında Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programınca hazırlanan ve Türkiye Ekonomik
ve Sosyal Etüdler Vakfı tarafından yayınlanan “İnsani
Gelişmişlik Raporu”nda ise Eskişehir, beşeri gelişmişlik
düzeyi bakımından 3. sırada yer almıştır. Eskişehir,
kent ve yaşam kalitesi en yüksek illerden biri olup,
İstanbul ve Ankara gibi ülkemizin önde gelen iki büyük
kentinin ardından modern ve düzenli şehirleşmesi ile
diğer Anadolu kentlerine örnek oluşturmaktadır. Eskişehir
2001 yılındaki %79’luk şehirleşme oranı ile ülkemizin,
şehirleşme bakımından önde gelen illerinden biridir.
Eskişehir’de, sanayi yatırımlarının planlı bir şekilde
gerçekleştirilmesi, çevre korunmasına verilen önem ve
modern şehircilik anlayışının bir sonucu olarak, 1969
yılında Eskişehir Sanayi Odası’nın öncülüğünde bir Organize
Sanayi Bölgesi kurulması çalışmalarına başlanmıştır.
İlk aşamada 1 milyon metrekare olarak planlanan OSB
alanı 1973 yılında yatırımcıların hizmetine sunulmuştur.
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB)’de ilk parsellerin
kısa sürede satılması neticesinde bölgenin genişletme
çalışmalarına başlanmış, 1979 yılında 2 milyon metrekarelik
gelişme alanı ile birlikte toplam alan, 3 milyon metrekareye
ulaşmıştır. 1992 yılında da toplam alan yeni genişleme
sahasıyla birlikte 21 milyon metrekareye çıkarılmıştır.
Şehrimizdeki sanayileşmenin son yıllarda ivme kazanması
sonucunda, Eskişehir Sanayi Odası, bölgenin genişletilmesi
kararını almıştır. Kısa sürede sonuçlandırılan çalışmalar
neticesinde EOSB’nin alanı 1996 yılı sonunda 32 milyon
metrekareye genişletilmiştir. Halen bu alanın 9 milyon
m2’si yatırımcılara tahsis edilebilir durumda olup,
bu alanın 7 milyon m2’si yatırımcılara tahsis edilmiş
durumdadır. Söz konusu bu alan içinde 230 kuruluş faaliyet
göstermektedir. Halen bu kuruluşlardan 197’si faaliyette
olup, 22’si inşaat halinde, 11 ise proje safhasında
bulunmaktadır.
Eskişehir’in önemli karayolu ve demiryolu güzergahlarının
kesişme noktasında olması, aynı zamanda Gemlik ve İstanbul
Limanlarına yakınlığı EOSB’ye de yeni yatırımlar anlamında
avantaj sağlamaktadır. Organize Sanayi Bölgesinde altyapı
yönünden bir sorun bulunmamakta, tüm yatırımcılara eşit
şartlarda eksiksiz hizmet sağlanmaktadır. OSB’nin düz
bir arazi üzerinde kurulması, bölge içinde her parsel
sınırında su, elektrik, doğalgaz, buhar, pis su hattı
ve telefon ile her türlü destek hizmetlerinin bulunması
bölgeyi yeni yatırımlar açısından tercih edilir kılmaktadır.
|