Köylünün Silosunu otel yapanlar kamusal çıkardan bahsediyor
Yıllardır atıl olarak tutulan Eti Göç Müzesi geçtiğimiz aylarda Türkiye Gençlik Vakfına tahsis edildi. Aylar önce yapılan tahsis sonrasında yapılan düzenlemeler sonrasında asılan tabela ile CHP’li isimler CHP’lilerin aile şirketine dönüşen belediyeleri ile ilgili haberlerin patladığı gündemi unutturmak için olsa gerek bu konunun üzerine giderek kamusal yarar söylemleri ardına gizlenerek TÜGVA’ya adeta savaş açtılar
Eskişehir’de geçtiğimiz 25 yılda bir çok kamusal alan konusunda yapılan düzenlemelerle ilgili olarak kamu çıkarlarının göz ardı edildiği pek çok uygulamaya imza atanların birden kamusal çıkar konusunu öne çıkararak atıl boş duran binanın Türkiye Gençlik Vakfına verilmesine tepki gösteriyorlar.
Eskişehir’de yıllar önce mülkiyeti TMO’ya ait olan köylülerin silosunu otele dönüştürdüklerini unutmuş olmalılar ki, kamusal çıkar da kamusal çıkar diye tepiniyorlar konunun üstünde. Oysa TMO’ya ait olan araziyi imar değişikliği yaparak park ve bir bölünün de yol yapacağız diyerek belediye mülkiyetine geçirdikten sonra tekrar imar değişikliği yaparak ticari alana ve kamusal kullanımdan özel kullanıma geçirdiklerini unutmuşa benziyorlar.
Yine benzer bir durum mülkiyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait olan ve belediyeye hizmet alanı olarak kullanılsın diye tahsis edilen eski otobüs bakım merkezi alanında yaşandı. Alanı imarda ticaret alanına çeviren büyükşehir belediyesi burasını tadilat yapmak için iddialara göre o dönem 12 milyon lira da para harcadı. Ancak hizmet alanını ticaret alanına dönüştüren büyükşehir belediyesinin bu girişimine bakanlık müdahale ederek, kendilerine ait alanın hizmet alanı olarak kullanılması şartı ile belediyeye tahsis edildiğini gerekçe göstererek mahkemeye gitti ve o alan yıllardır atıl şekilde duruyor. Harcanan 12 milyon kamu parası da resmen çöpe gitmiş durumda.
Yine kamuoyunun yakın zamanda haberdar olduğu, belediye tarafından sosyal alan yapılacak diyerek vatandaşın elinden alınan yere diktiği oteli hatırlayacaksınız. Kamusal hizmet maskesi ile yapılan imar düzenlemesi ve sonrasında ortaya çıkan ticaret alanı konusunda neredeydi şimdi bu akıl almaz ve ağızlarından çıkanı duymayacak açıklamaları yapan yakın zamanda DEM’lenmiş bu arkadaşlar.
Yine daha bir çok örnek var bu konuda geçtiğimiz çeyrek asırda yaşanan. Tüm bu kanunsuzlukları ve kamusal çıkarları ranta kurban eden, yasa ve yönetmelikleri istediğini gibi çiğnemeyi kendisine mübah sayanların yaptıkları.. Uzun uzadıya listeleyebiliriz.. Ki listede sadece büyükşehir belediyesi değil, diğer merkez ilçe belediyelerin de uygulamalarını sayabiliriz.
Yeşil alanlara bina dikmekten, imar kurallarını çiğneyerek bina yapmaya kadar her türlü kanunsuz ve kamusal çıkarları hiçe sayan uygulamalar mevcut. Hatta bazıları gündeme gelince büyükşehir belediyesi alt belediyelere bu hukuksuz uygulamalardan dolayı cezalar bile kesmek zorunda kaldı. Hatta öyle bir ceza kesildi ki tarla üzerine kaçak villa yapan Türkiye’nin tek belediye başkanına..
Orman içinde ağaçlar kesilerek yapılan ve özel firmalara işlettirilen sosyal alan görünümlü özel ticari alanlara kadar geniş bir skalaya yayılıyor bu hukuksuz, kamu çıkarlarını hiçe sayan uygulamalar.
Hele ki, öyle bir garabete imza attılar ki geçtiğimiz yıl. Kamu çıkarı nerede kaldı diye hayıflanan bile çıkmadı, şuan bu olayın üzerinde tepinenler arasında.
Geçtiğimiz yıl yaklaşık 1200 parsel, park, sosyal alan, cami alanı, deprem toplanma alanları gibi alanları konut ve ticaret alanına çevrildi. Geçtiğimiz yıl yaşanan bu durumun daha ne gibi sıkıntılara neden olacağı hesap edilmemişken yine benze bir düzenleme seçimler öncesinde tekrar gündeme geldi. Önümüzdeki dönemde tamamlanacak bu değişimle yine 1000 civarında sosyal alan ticaret ve konut alanına çevrilecek.. Kamusal çıkar diye avazı çıktıkça bu sıralar konuşanların şehrin kalbine hançer gibi saplanan bu değişiklikler karşısında sus pus olduklarının da altını çizelim. Öyle ki şehrin gelecek yüz yılı bu değişikliklerle çalınmış oluyor. Bina yığınları arasında yaşamak durumunda bırakılacak çocuklarımızın torunlarımızın kamusal hakları ne olacak diye dönüp düşünen çıkmadı şu zamana kadar maalesef.
İşin içinde rantsal hesaplar olunca kamu çıkarlarını görmezden gelen bu anlayış yıllardır açılmayan göç müzesini o kadar çok istiyorlardı da neden bir kez dillerinin ucuna bile gelmedi acaba. Rantabıl uğraşlardan dolayı şimdiye kadar vakit mi bulamadılar dersiniz?
Peki yapımını engelledikleri ve engellemelerine rağmen zamanında Burhan Sakallı sayesinde Eskişehir kazandırılan Tarihi Odunpazarı Bölgesinde miras yemekten başka ne yaptılar dersiniz geçen sürede.. Elbette yaptıkları dişe dokunur bir şey yok. Mesela mülkiyeti Vakıflara bağlı Kurşunlu Külliyesinde emlak simsarlığına soyunarak içerideki eski kiracıları çıkarıp yeni kiracılar almanın dışında ne yaptılar?
Yıllardır görmezden geldikleri boş duran binanın şuan için kıymete binmesinin nedeni, ya kendilerinin şu aile üyelerinin belediyelere doldurulduğu haberlerinin üzerini örtmek için bir fırsat olarak gördüler ya da net olarak kamusal hizmet üreten ve her yıl binlerce öğrenciye ve gence ulaşarak çeşitli etkinlikler, eğitimler düzenleyen Tügva’ya karşı olan kinlerini kusmak için bir fırsat buldular.
Ancak şehrin çeyrek asırlık geçmişini yakından bilenler kamusal yarar kılıfıyla yapılan açıklamaların samimi olmadığını anlıyor. Belediye kaynaklarının sağlandığı çeşitli kuruluşların faaliyetleri bizi germiyor hatta bazılarının yaptığı sosyal kültürel faaliyetleri de alkışlıyoruz. Siz neden öğrencilerin kitap okumaya yönlendirilmesinden, teknolojik eğitimler verilmesinden rahatsız oluyorsunuz? Ön yargılarınız ve rantabıl bakışınızla Eskişehir’e geçtiğimiz 25 yılda çok şey kaybettirdiğinizi bile fark etmediğiniz için bu paradigmal takıntılarınızla hareket etmenize şaşırmıyoruz artık.
Ama siz yine açıldıktan sonra gelip yerinde bir ziyaret edin de boş çürümeye terk edilmiş bir binada fidanlar nasıl yeniden yeşeriyor yakından görün. Belki o zaman bu önyargılarınızla, yalan yanlış yaptığınız açıklamalardan utanırsınız.