Afet Sonrası Travmalarla Baş Etmede Psikososyal Destek Hayati Rol Oynuyor

Afetler ve acil durumlar, bireylerin yaşamlarını aniden ve yoğun biçimde etkileyerek fiziksel, sosyal ve psikolojik sonuçlar doğurabiliyor. Depremler, seller, savaşlar gibi travmaların bireyler üzerinde derin ve uzun süreli etkiler bıraktığına dikkat çeken uzmanlar, bu tür kriz ortamlarında her yaştan bireyin psikolojik tehdit altında olmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Afet sonrası travmatik belirtilerin, özellikle sosyal desteğe erişimi kısıtlı ve hassas gruplar üzerinde çok daha yoğun yaşandığı belirtiliyor.
Maya Vakfı Kıdemli Klinik Koordinasyon Sorumlusu ve Klinik Psikolog Melisa Varol, ruh sağlığı ve psikososyal desteğin (MHPSS) afet sonrası süreçteki kritik rolünü değerlendirdi.
Kriz Durumlarında Psikolojik Etkiler ve İhtiyaçlar
Kriz durumlarında yaşanan kayıplar ve yoğun stresin bireylerde suçluluk, utanç, çaresizlik ve umutsuzluk gibi zorlayıcı duygulara neden olduğunu belirten Varol, bu duyguların bireylerin baş etme kapasitelerini ciddi şekilde zayıflattığını ifade etti. Geniş aile sistemleri ve mahalle dayanışma ağları gibi sosyal destek yapılarının zayıfladığında ise toplumsal refahın bozulduğunu ve psikolojik etkilerin derinleştiğini kaydetti.
Uzun süreli stres döneminin özellikle çocukların gelişimini olumsuz etkilediğini ve ileriki yaşamlarında hem fiziksel hem psikolojik sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmasına sebep olabildiğini vurgulayan Varol, bunun temel eğitim süreçlerini de sekteye uğrattığını ekledi. Aynı zamanda depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, alkol ve madde kullanımı gibi ruh sağlığı sorunlarının kriz dönemlerinde daha sık görüldüğüne dikkat çekti. Bu durumun bireylerin sadece kendi yaşamlarını değil, başkalarına bakım verme yetilerini de etkilediğini dile getiren Varol, ciddi psikiyatrik bozuklukları ya da gelişimsel engelleri olan bireylerin ihmal, evsizlik, şiddet ve dışlanma gibi yüksek düzeyde riskler taşıdığını, onlara bakım veren kişilerin ise çoğu zaman aşırı stres, yalnızlık ve ekonomik zorluklarla baş etmeye çalıştığını ifade etti. Bu tablonun, afet sonrası iyileşme sürecinin temelinde ruh sağlığı ve psikososyal destek çalışmalarının yer alması gerektiğini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
MHPSS Müdahaleleriyle Travmanın Kuşaktan Kuşağa Aktarılması Önlenebilir
Ruh sağlığı ve psikososyal destek çalışmaları (MHPSS), bireylerin ve toplulukların travmaya verdiği tepkileri tanımayı, bu tepkilerle başa çıkmalarına yardımcı olmayı, yeniden bağ kurmalarını desteklemeyi ve iyileşme süreçlerine katkı sunmayı hedefleyen bir alan olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda psikolojik ilk yardım, bireysel danışmanlık, grup temelli destekler, toplum temelli etkinlikler, bilgilendirme ve psiko-eğitim çalışmaları, koruma hizmetlerine yönlendirme ve temel sağlık hizmetlerine erişim gibi çok yönlü müdahaleler uygulanıyor.
Varol, müdahalelerin sistematik, koordineli ve zamanında sunulmasının psikolojik belirtilerin kronikleşmesini, temel yaşam işlevlerinin bozulmasını ve travmanın kuşaktan kuşağa aktarılmasını önlemede kritik rol oynadığını ifade etti.
MHPSS uygulamalarının, kriz sonrası akut stres belirtilerini hafifletmek ve uzun vadeli ruh sağlığı sorunlarının gelişmesini önlemek açısından hayati önem taşıdığını vurgulayan Varol, aynı zamanda toplumun genel iyilik halini desteklediğini ve sosyal dayanışma yapısının güçlenmesine katkı sağladığını belirtti. Etkin bir MHPSS çalışmasının afet öncesi hazırlık aşamasından itibaren başlaması gerektiğini, ruh sağlığı hizmetlerinin afet hazırlık ve müdahale planlarına entegre edilmesinin, toplumların gelecekteki krizlere karşı daha dirençli hale gelmesini sağladığını söyledi.
"Afet ve Acil Durumlarda Sahaya Olabilecek En Hızlı ve Doğru Zamanda Çıkıyoruz"
Maya Vakfı Kıdemli Klinik Koordinasyon Sorumlusu ve Klinik Psikolog Melisa Varol, vakıf olarak afet ve acil durumlarda mümkün olan en kısa sürede sahaya çıktıklarını ve akut dönemde psikososyal destek çalışmalarını hızla devreye aldıklarını belirtti. Varol, “Afet ve acil durumlarda öncelik tabii ki can kaybının önüne geçilmesi ve temel ihtiyaçların giderilmesi oluyor. Bizler de bu akut dönemde ‘İzle-Dinle-Bağ Kur’ yaklaşımıyla sunduğumuz psikolojik ilk yardım ile, bireyler için güvenli bir alan sağlarken duygusal dengeyi destekliyor ve ihtiyaçların fark edilmesini kolaylaştırıyoruz. Fiziksel desteğe ihtiyaç duyan kişileri ilgili kurumlara yönlendirerek bir köprü işlevi görüyoruz. Bu sayede bireyler ihtiyaç duydukları hizmetlere zamanında erişebiliyor” şeklinde konuştu.
Orta ve uzun vadede ise daha kişiselleştirilmiş destek programlarıyla sahada aktif biçimde çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Varol, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanmakta olan orman yangınları nedeniyle ekiplerinin hazır beklediğini ve afetten etkilenen bireylere destek sunmaya devam ettiklerini aktardı. Varol, tüm bu çabaların, afet sonrası iyileşme sürecinin temel bir parçası olan ruh sağlığı ve psikososyal destek çalışmalarını kapsadığını ve bu çalışmaların yalnızca psikiyatrik bozuklukları önlemeyi değil aynı zamanda insan onurunu, güvenlik hissini, aidiyet duygusunu ve umudu yeniden inşa etmeyi hedeflediğini vurguladı. Son olarak, afet müdahale sistemlerinde bu bileşenin yer almasının hem insani hem de yapısal bir gereklilik olarak öne çıktığını belirtti.
Gönderen: journal