KALP ÇARPINTISININ ALTINDA YATAN 10 ÖNEMLİ NEDEN!

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, toplumda yaygın görülen ancak genellikle önemsenmeyen kalp çarpıntısının, inme veya kalp yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Prof. Dr. Bilge, çarpıntıların sadece stres veya heyecandan kaynaklanmadığını, altta yatan kalp ritim bozukluğu gibi ciddi nedenler olabileceğini vurguladı.

Çarpıntının Nedenleri ve Belirtileri

Kalp çarpıntısı, kalbin normalden hızlı veya düzensiz atması olarak tanımlanıyor ve genetik faktörlerin yanı sıra sağlıksız yaşam alışkanlıklarıyla da ilişkilendiriliyor. Prof. Dr. Bilge, çarpıntıya bazen göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi, bayılma ve çabuk yorulma gibi şikayetlerin de eşlik edebileceğini söyledi. Özellikle şiddetli göğüs ağrısı, ani nefes darlığı, bayılma veya felç bulgularıyla gelen çarpıntıların acil olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Bilge, kalp çarpıntısını tetikleyen en yaygın faktörleri şöyle sıraladı:

• Aşırı kafein, alkol ve sigara tüketimi

• Uykusuzluk, stres ve anksiyete

• Kansızlık, tiroid bozuklukları

• Yoğun egzersiz ve bazı ilaçlar

• Vücuttaki elektrolit dengesizlikleri

Tedavide Yeni Yöntem: 3 Boyutlu Haritalama Destekli Ablasyon

Prof. Dr. Bilge, ritim bozukluklarının tedavisinde ablasyon yönteminin öne çıktığını belirtti. Bu yöntem, ritim bozukluğunun kaynağını kalpte hedefleyerek ısı (radyofrekans) veya soğuk (kriyoterapi) ile ortadan kaldıran girişimsel bir tedavi sunuyor. Ablasyon, birçok aritmide kalıcı çözüm sağlayabiliyor.

Modern ablasyon sistemlerinin 3 boyutlu haritalama teknolojisiyle radyasyon maruziyetini düşürdüğünü ve bazı işlemlerin X ışını kullanılmadan yapılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Bilge, çoğu hastanın 2-3 gün içinde normal yaşantısına dönebileceğini de ekledi.

Prof. Dr. Bilge, çarpıntı sorunu yaşayan herkesin kendi kendine teşhis koymak yerine mutlaka bir kardiyoloji uzmanına başvurması gerektiğini vurguladı. Erken teşhis ve doğru tedaviyle hem kalp sağlığını korumak hem de yaşam kalitesini artırmak mümkün.