SİVRİHİSAR İNCİLİ KÜPESİ
Sivrihisar ilçesinde; 1800lü yıllarda Osmanlı vatandaşı muhacir Ermeni ustalar tarafından getirilen Hz. İsa ve 12 havarisini tasvir ettiğine inanılan incili küpeyi anlatacağım.
”İnci” İstiridye gibi bazı kabuklu deniz hayvanlarının içinden çıkarılan, genellikle süs eşyası olarak kullanılan küçük tanelerdir. “Kuyumculuk” Başta altın ve pırlanta olmak üzere, değerli maddelerin ve taşların işlenerek takı veya yatırım aracı olarak kullanılan ürünlere dönüştürülmesi sanatıdır.
İNCİLİ KÜPE: Sivrihisar’ da yaşayan Osmanlı vatandaşı muhacir Ermeni kuyumcuların tasarladığı ziynet eşyasıdır. Geleneksel olarak bir çift incili küpe düğünlerde gelinlere hediye edilir.
İncili küpenin üst kısmındaki “MAVİ” taş nazarı, ortasındaki “KIRMIZI” taş ateşi, etrafındaki “İNCİ”lerde saflığı ve temizliği temsil eder.
“Sivrihisar İncili Küpesi”nin özellikleri;
—Sivrihisar incili küpesinin dikkati çeken özelliği, orijinalının 12 adet inciden yapılmasıdır.
—Küpedeki 12 İnci Hıristiyan geleneklerine dayandırılır.
—Hazreti İsa'nın 12 havarisiyle ilişkilendirilir.
—Küpenin ortasında yer alan kırmızı kan taşının da İsa'yı temsil ettiğine inanılır.
—Eskiden incili küpeler 22 ayar altından yapılırdı. Şu anda 14 ayar altından yapılıyor.
—Anadolu kadını incili küpeyi kullanmayı seviyor.
—İncili küpenin orijinali el örgüsüyle yapılır.
—Tamiri mümkündür.
—Bir çift küpe 236 parçadan meydana gelir.
—İncili küpenin maliyeti yüksek olduğu için 8 ve 10 inciden küpe de üretildi
—Birçok parça bir araya getirildiği için üretilmesi çok zordur.
—Şu anda resmi olarak incili küpe üreten kimse kalmadı.
—Kültür ve Turizm Bakanlığının incili küpenin tanıtımına ve üretimine destek vermelidir.
—Halk Eğitim Merkezlerinde “Takı Tasarım”(İncili küpe ve Cebe)kursları açılmalıdır.
Günümüz şartlarında eskisi kadar yaygın olmasa da, gelenek yine devam ediyor. Bu takı Türkiye’nin başka hiçbir yöresinde yoktur. Osmanlı vatandaşı muhacir Ermeni vatandaşların memleketimizden ayrılmalarıyla onların yanında kalfa, çırak olarak çalışan hemşehrilerimiz bu geleneği devam ettirmişlerdir.
Eski takılarda makine işçiliği olmadığından, elişçiliği ile onlara hayat verilmesi daha cezbedicidir. Makineler altının ruhuna girdikçe değişikliğe uğratıyor, göz dolduruyor ama gönlü doldurup sevdiremiyor. Bunun yanında altın gerçek renginden uzaklaşılarak beyaza ve yeşile dönüştürülmektedir.
“Sivrihisar”lı olan “İncili küpe” yi bilen herkes hala tercih etmektedir. Bu takıları eskisi gibi olmasa da çocuklarına miras olarak bıraktıkça bu gelenek devam edecek ama kısa sürede bu takı unutulup gidecektir. “Cebe ve İncili küpe”nin unutulup gitmemesi için bu takıların acilen “patent”lerinin alınması gerekir.
Saflığının ve temizliğin ifadesi olan “İNCİ” gibi Sivrihisar sevgisinin de gönüllere ve yüreklere işlenmesi dileklerimle, tüm gönül ve can dostlarıma saygılar ve sevgiler sunar, işlerinde kolaylıklar dilerim.
SAYGILARIMLA Necmi GÜNAY