Oyun bağımlılığına ve yalnızlığa itilen çocuklara dikkat!..
Abca: “Oyun bağımlılığı çocukları ve gençleri ‘bencil yalnızlık’ ve ‘sencil yalnızlık’ diye adlandırdığımız duruma itiyor ki bu da kendilerini toplumdan soyutlamalarına yol açıyor.”
Oyun bağımlılığı gitgide artmaya devam ederken uzmanlar uyarıyor; mutlaka önlem alınması gerektiğini belirtirken, kendisini toplumdan soyutlayan çocuk ve gençlerin sayısının arttığına dikkat çekiyor.
Memorial Ankara Hastanesi uzmanlarından Klinik Psikolog Melek Abca, oyun bağımlısı olarak nitelenen, tüm zamanını bilgisayar oyunları ile geçiren, odasından çıkmayan ve kendilerini yalnızlığa mahkum eden çocuk ve gençlerin sayısında önemli ölçüde artış yaşandığını ifade etti. Aileleri bu konuda daha bilinçli ve hassas yaklaşmaları konusunda uyaran Abca şu bilgileri verdi:
“Oyun bağımlılığı konusunda çocuklar ve aileleri bekleyen çok sayıda risk faktörü bulunuyor. Zaman zaman bunları dile getiriyor ve uyarılarda bulunuyoruz. Ancak dikkat çekmeye çalıştığımız önemli bir sorun da yalnızlığa itiliyor olmaları…Artık kendilerini tamamen dış dünyadan soyutlayan, neredeyse odasından çıkmayan, yalnız çocuklar ve gençler çoğalmaya başladı. Bu iki farklı tür olarak karşımıza çıkıyor; birisi ‘bencil yalnızlık’, diğeri ise ‘sencil yalnızlık’. Bencil yalnızlıkta sorunlardan kaçmak, sadece kendiyle ilgilenmek, uyku, eğlenmek, yemekten ibaret bir yaşantı haline geliyor. Dış dünyanın farkında olmak ya da dış dünyanın ona ihtiyaç duyması gibi düşünceler yok. Sadece ‘ben’ ve ‘benim buna ihtiyacım var’ diyor. O çocuk çıkar bir süre sonra; ‘ben susadım, ben acıktım, ben kendimi iyi hissetmiyorum, ben, ben, ben’ der… Başka insanların farkında değildir. Bu bencil bir yalnızlık… Bir de sencil yalnızlar var ki, onları anlamak çok zor ve anlaşılmaya ihtiyaçları var. Onları anlamazsanız hasta zannedersiniz. Bu şöyle bir şey; ‘her şeyin farkındayım, hissiyatım çok açık. Tüm ailemin farkındayım. Bir yere giderken birinin herhangi bir şeye ihtiyacı varsa, mağdursa yanında olurum’ diye bakar. Zaten bu tür insanlar genellikle mağdur insanların yanında olur, güçlülerin değil. Çünkü güçlü insanların başlarının çaresine bakabileceğini bilir, onlardan emindir. Nerede zayıf bir insan varsa yanlarında olur, onların savunucusu olur. Ama insanları da kırmak, onlara karşı nezaketini bozmak istemez. Hak savunuculuğu ile birlikte manevi değerleri çok yüksektir. Yani aslında kimseyi kırmamak, üzmemek için kendini dış dünyadan soyutlar. Çünkü buna katlanmak çok zordur, dış dünyaya çıksa kavga etmesi gerekir. Aslında hem kendi değerlerini korumak, hem de başkalarını; onlara kaba davranmamak için kendini soyutlar. Ama bu demek değildir ki dış dünyadan habersizdir. Kendi asli sorumluluklarını bilir. Okula gitmesi gerektiğini, ya da sorumlulukları olduğunu bilir. Dış dünyayla kendi dengesini korumak ve başka insanların hakkına girmemek için kendini uzaklaştırır. Hep sorgular; neden? Dış dünyayla denge kurmak çok zordur onun için, o yüzden kendine oyunlarla farklı bir dünya yaratır.”
Oyun bağımlılığında anne babalar nasıl tedbir almalıdır?
Abca, baş edilemeyen bu durumlar yaşandığında uzman desteğinin önemli olduğuna vurgu yaparken, “Bu durumlarda aileler muhakkak çocuğunu psikoloğa ya da psikiyatriste götürüyor. Ancak, uzmanın şunu iyi anlaması lazım; bu bir hastalık mı, yani ben merkezli yaşanan bir durum mu yoksa bu dünyanın gerçekleriyle yüzleşip kendi sevdiklerini koruyamamanın verdiği çaresizlikten kaynaklanan bir durum mu? Çocuklar yanlış yöntemler uygulandığında daha çok içine kapanabiliyor” dedi.
Gelişim sürecinde ebeveynlerin çok dikkati olmaları gerektiğinin altını çizen Abca, özellikle annelere önemli tavsiyelerde bulundu: “Annenin rolü çok önemli… Anne çocuk için dış dünyanın aynası olarak oranın kaygılı olduğunu çocuğa gösteriyorsa o zaman çocuk, odasından dış dünyaya çıkmak istemez. Anne farkında olmadan diyor ki, ‘Dış dünya korumasız, seni ancak ben korurum’, korumacı anneler çocuğa ister istemez bu mesajı vermiş oluyor… ‘Helikopter anne’ diye bir tabir var, her an her zaman hazır ve nazır.İşte burada çok dikkat etmek gerekiyor.”
Dış dünyada ebeveynlerden birinin çocuğunu beğenmediği, onaylamadığı ve diğerinin de fazla korumacı davrandığı durumlarda da çocuğun kendini dış dünyada gösteremediğini, var edemediğini belirten Abca, “Biri ona yetersiz muamelesi yapıyordur, diğeri ise dış dünyayı kaygılı bir yer olarak gösteriyordur. Burada denge bozuluyor” dedi.
Abca, son olarak ebeveynlerin doğru zannederek yaptıkları yanlışlardan vazgeçerek çocuklarının dış dünyayı öğrenmelerine fırsat vermelerinin, kaygı psikolojisini çocuklarına yansıtmamalarının, çocuklarının potansiyellerini ortaya çıkarabilmelerine imkan vermelerinin büyük önem taşıdığını belirtti.
Gönderen: journal