MİLLİ MÜCADELE’DEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’DE YÖNETİM TARTIŞMALARI
ESOGÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper ÖZMEN Eskişehir Türk Ocağında yaptığı “Milli Mücadele’den Günümüze Türkiye’de Yönetim Tartışmaları” konulu konuşmasında özetle; Son günlerde gerek iktidar cephesi gerekse muhalefet cephesinin 1921 Anayasası vurgusu üzerinden ortaya koydukları “yeniden kuruluş anayasası” veya “yeni sistem” önerilerini II. Meşrutiyetten itibaren merkeziyetçilik-adem-i merkeziyetçilik yada üniterizm- federalizm eksenli tartışmalara dayandırdı.
“Prens Sabahattin, adem-i merkeziyetçilik düşüncesinin arka planında eyalet yönetimlerine dayanan bir idari usul planı olduğunu ancak kendisine yönelecek tepkilerden endişe ettiği için bunu alenen açıklamaktan kaçınarak Kanun-i Esasi’deki tevsi-i mezuniyet (yetki genişliği) ve tefrik-i vezaif (görev ayrılığı) kavramlarının arkasına sığınma stratejisi izlemiştir. Aynı dönem Tanin Gazetesi yazarı Hüseyin Cahid Yalçın ise Sabahattin Bey’in ileri sürdüğü anlayışı dikkatle sorgulamış ve asıl kast ettiği devlet anlayışının ne olduğunu belirtmesini istemiştir. Hüseyin Cahid, adem-i merkeziyet (merkezin yokluğu, merkezsizlik) kelimesinin ülkedeki farklı etnik yapıya sahip olan kimlikler tarafından ayrılma taleplerine dönüşeceğinden endişe ettiğinden dolayı adem-i merkeziyet anlayışına şiddetle karşı çıkmıştır. Hüseyin Cahid’in o dönemki duruşu ve çabası zihni ve fikri anlamda bir milli mücadeledir.”
Turgut Özal dönemiyle başlayan eyalet tartışmalarının özellikle 2003-2007-2013 yıllarında hukuki düzenlemelerle kısmi adımların atıldığını; 2017-2021 ve 2022 yıllarında “yerel yönetimleri güçlendirme”, “2021 Anayasası ruhuna dönme” gibi devlette reform söylemleriyle yeniden iktidar ve muhalefet tarafından dillendirildiğinin altını çizen Özmen, 1921 Anayasası vurgusunun örtülü bir şekilde “federalist” bir devlet yapısını işaret edebileceğine dikkat çekti ve;
“1921 Anayasası, Osmanlı memleketinin işgal altında olduğu, Milli Mücadele döneminde Kurtuluş Savaşı döneminde kabul edilmiş; mecliste ve memlekette farklı düşünceye sahip insanların bulunduğu, toplumsal ve politik şartların problemli olduğu bir zamanda kabul edilmiştir. Bu anayasayla taşrada “vilayet-kaza-nahiye” birimleri oluşturulmuş, “vilayet ve nahiye”lere mahalli idare birimi olarak geniş özerklik verilmiş, valinin bu özerk birimler üzerinde gözetleme dışında hiçbir denetim yetkisinin olmadığı, sadece umumi müfettişlerin denetlediği; vilayet meclislerinin devletin temel yetkileri dışındaki konularda karar alabildiği, “merkezin sınırlı-yerelin genel yetkiye sahip olduğu” bir yönetim düzeni oluşturulmaya çalışılmıştır. Kısaca bu hükümler siyasi adem-i merkeziyet yani eyalet sistemi anlamına gelmektedir. Öte yandan bu anayasanın belirttiğimiz söz konusu hükümleri uygulamaya geçirilmemiştir. O halde son günlerde siyasi partiler yeni sistem kurgusundan bahsederken üniter devlet yapısı kapsamında inşa edilmiş olan 1924 Anayasası ve diğerlerini görmezden gelerek niçin “1921 Anayasası’nı ve ruhunu sürekli dile getirmekte, altını çizmektedir?” dedi.
Soru ve cevapları takiben Ocak Başkanı Prof. Dr. Nedim ÜNAL tarafından Şükran Beratı verilerek konuşma tamamlandı.
'Gönderen: journal