AĞIR SANAYİ ÜLKESİ OLMAK
Ağır sanayi hamlesinde bir taraftan üretim başlamış, sanayi kuruluşları kıvır kıvır kalifiye ve düz eleman aramakta, ithalat aşağıya çekilmiş ve ülkemizde iğneden ipliğe ne varsa yapılmaya başlamıştır. İhracatımız artmıştır. Milli gelirimiz yükselmiş, paramız yabancı paralar ve özellikle de dolar karşısında değer kazanmaya başlamıştır.
Bu arada Ağır Sanayi yatırımları için eleman yetiştirmek üzere Sanayi Bakanlığı bünyesinde çeşitli mesleklerde yükseköğrenim yapan gençler bir araya getirilerek “Ağır Sanayi Yüksek ihtisas okulu” kurulmuş, bu okulun Yönetim kurulu Başkanlığına da bu kardeşiniz, Makine mühendisi Nevzat Laleli getirilmiştir.
Erbakan Hocamızın gayretiyle TZDK Türkiye Zirai Donatım Kurumu Adapazarı tesislerinde yapılan “BAŞAK TRAKTÖRÜ” adıyla yapılan bahçe traktörü üretimi başlatılmış, bu traktörler köylümüzün hizmetine sunulmuştur.
Türkiye Azot sanayisine ait Kütahya’da bir tesis.
Bunlara büyük emekler verilmiş ancak MSP’nin (Güneş motel oyunları ile) hile ile hükümetten uzaklaştırılmasından sonra gelen hükümetler bunları ya kapatmış veya özelleştirme adıyla yabancılara satmışlardır. Onlar da önce fabrikayı kapatmış, işçileri tasfiye etmiş, fabrikanın arazisini ve makinalarını daha yüksek paralarla satarak sanayimize üretimimize son vermişlerdir.
Petrol işleyen bir rafineri tesisimiz… Acaba şimdi çalışıyor mu?
Milletimize bir şeyi vurgulamak istiyorum. Ülkenin sanayileşme ve kalkınması için Hükümetlerin başına gelen Başbakanların veya Devlet bakanlarının önce milli görüş değerlerine sahip olması, daha sonra da üreten ve imalat kafa yapısına sahip olması ve bunun tesislerini kurma gayretinde olması gerekir. Yoksa yatırım yapıyorum diye bütün paralar “asfalt ve betona para verirlerse…” bunlar ölü yatırıma gittiği için bize geri dönmeyecek ve biz de bu gün olduğu gibi varlık içinde yokluk çekeceğiz.