Gazze’ye de Bayram Geldi mi? - Eskişehir Haber

Konuk Yazar

Konuk Yazar
Konuk Yazar

Gazze’ye de Bayram Geldi mi?

Gazze’ye de Bayram Geldi mi?
Yayınlama: 10 Nisan 2024 Çarşamba - 5.506
A+
A-

 

 

Bayram geldi. Hoş geldi, safa geldi.

Geniş ve bereketli bir bayram sofrası kuralım. Masa yok, sini yok, yemek yok…

Bayramlıklarımızı giyip güzelleşelim. Kıyafet yok, su yok, tarak yok…

Misafirlerimiz için bayram hazırlığı yapalım. Börek yok, baklava yok, terlik yok…

Kapıda cıvıltılı sesleriyle bayramımızı mübarekleyen çocukları sevindirelim. Şeker yok, mendil yok, harçlık yok…

Şehirde dolaşıp neşeli bir bayram günü geçirelim. Yol yok, dolmuş yok, hayat yok…

Akrabalarımızı ziyaret edip ellerini öpelim. Amca yok, dede yok, teyze yok…

Burası Gazze!

Gazze’de yıkıntılar içinde bayram nasıl yaşanacak? Sevgili Peygamberimizin müminler için huzur ve mutluluk günleri olarak tarif ettiği bayram günlerinde hangi huzura sarılacak Gazzeli anneler, hangi mutluluğu yaşayacak Gazzeli babalar? Ve Gazze’nin masum yavruları bugünün bayram olduğunu nasıl anlayacak? Bayrama dair güzel olan ne varsa yerle bir edilmişken, insana dair kutsal olan ne varsa çiğnenmişken Gazze’de hayat nasıl bayram rengine boyanacak?

Aylardır devam eden bir kalp ağrısıyla uyanacağız bu bayram sabahı. Duadan gayrı deva bulamadığımız bu ağrıyla kucaklayacağız bayramlık giymiş çocuklarımızı. Gül yüzlerini, güzel gözlerini, tatlı dillerini bayrama çok yakıştırdığımız yavrularımız bize umut verecek. Onların dünyası barışa daha yakın, onların yüreği adalete daha meyyal diye avunacağız.

Filistinli çocukların da yüreklerinde sevgi ve ümit tohumları var. Yeşerebilmek için zehirden arınmış temiz bir toprak arayan hayalleri var. Bomba düşmemiş, kurşun yağmamış, kanla sulanmamış bir karış toprak bulsalar hemen ekecekleri dilekleri var. Sadece binaların ve insanların değil, kedi, kuş, börtü böcek, ağaç, çiçek, su, hava ve bütün ekolojik sistemin altüst edildiği bu perişan şehirde, çocuk haklarından ya da çevre haklarından bahsetmek mümkün mü? Ama yine de bu şehirde, bu yavruların, bizler tarafından korunmayı bekleyen hakları var…

Bambaşka dünya dilleriyle haykıran milyonlarca insan Gazze’de yaşananların vicdana, ahlâka, hukuka sığmadığını söylüyor. Büyük kurumlar, güçlü kuruluşlar, etkili hatipler Siyonist İsrail’i kınıyor, uyarıyor, lanetliyor. Ama zulmün ve acının şiddetinde azalma olmuyor. Büyük bir meydan okumayla insanlığı karşısına almaya cesaret eden İsrail, ırkıyla, soyuyla, çürümüş dinî literatürüyle üstünlük taslıyor. Kibir ve taassubun, inanç maskesi altında büyüyen hırs ve saplantının hangi boyutlara ulaşabileceğini bugünün insanına bir kez daha gösteriyor. Bir de bugünün insanına gösteriyor pençelerini, asırlarca peygamberleri dâhil herkese gösterdiği gibi.

Bugün Filistin davası, Kudüs sevdası vazgeçmemiz mümkün olmayan bir onur ve inanç meselesi. En temel dinî ve yasal hakları ellerinden alınan Filistinlilerin yanında durmak, zalimin karşısında konumlanmak bir insanlık meselesi. Bunca işkencenin, işgalin, saldırının arkasındaki güç elbette silah ve mühimmat gücü değil. Bu bir zihniyet meselesi. Dolayısıyla hak ve hukuk tanıyan, erdem ve vicdan bilen, merhamet ve adalet kuşanan nesiller yetiştirmek küresel bir sorumluluk meselesi. Günlük hayatın pratikleri içinde yüzlerce davranışımızla ya dünyanın selam yurdu olmasına hizmet ediyoruz ya da haksızlığın yeryüzünde çoğalmasını sağlıyoruz. İlkeli davranmak, ahlâktan taviz vermemek, hukuka saygılı olmak ise bir şahsiyet meselesi.

Tarih yaşananları kayda geçerken omuzlarımızdaki melekler de aksatmadan kayıt tutuyor. Kötülük karşısında eliyle, diliyle ve kalbiyle mücadele etmenin, bütün yolları denediğinden emin olmanın hesabı âhirette elbet karşımıza çıkacak. Boykot konusunda hassasiyet göstererek parasını kirli Siyonist çarklara kaptırmamaktan, namazların ardından kardeşleri için duaya devam etmeye kadar yapılabilecekler listemiz belli. Ama belki de en önemlisi kötülüğe alışmamak, zulme duyarsızlaşmamak. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen bencil çağrıya kulak asmadan sorumluluk üstlenmek.

Burası Gazze!

Müminlerin kaynaşma, barışma ve yakınlaşma zamanı olan bu bayram günlerinde, kendilerinin yanı başında olduğumuzu hissetmeye derinden ihtiyaç duyan kardeşlerimizin şehri. Balonuyla, şekeriyle, tebessümüyle bayramı özleyen çocukların şehri. Ve biz bu bayram da onları unutmuyor, unutturmuyoruz.

 

Diyanet Haber
Prof. Dr. Huriye Martı





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024