Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz, 22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında katıldığı “Yönetmenlik Master Class” atölyesi ile öğrencilerle buluştu. Demirkubuz; sinema, edebiyat ve yaratım sürecine dair görüşlerini sinemaseverlerle paylaştı.

“Sinema tarihi, çok güzel ve büyük romanların katledilmiş ve kötü uyarlanmış şekilleriyle doludur”

Filmlerinizin edebiyatla çok sıkı bir ilişkisi bulunuyor. Özellikle Rus edebiyatı ve Dostoyevski etkileri filmlerinizde keskin bir şekilde görülüyor. Bu bağlamda, edebiyat beyaz perdeye sizce ne ölçüde yansıyor ve bu anlatım sinemanın dilini nasıl etkiler?

Edebiyat, beyaz perdeye olduğu gibi yansıtılamaz; bu çok büyük bir hata olur. Bir eser, özümsenip sinema duygusu keşfedildikten sonra, yapıtın edebi hali tamamen yutularak, bir anlamda bozulup yeniden yapılarak yansıtılabilir. Aksi halde sinema tarihi, çok güzel ve büyük romanların katledilmiş ve kötü uyarlanmış örnekleriyle doludur.

Hem oyuncu hem de yönetmen olarak Bulantı filminde yer aldınız. Bu bağlamda, bir yönetmen olarak aynı anda kamera önü ve arkasında olmak nasıl bir deneyimdi?

Çok zor bir deneyimdi ve açıkçası çok pişmanım. Oyunculuk, duygu gerektiren bir şey. Filmin yönetmeni de olduğum için bunu göze aldım ama hayatımdaki en zor şeylerden biriydi diyebilirim.

“Her filmimden sonra sinemayı bırakıyorum, sonra tekrar başlıyorum”

Sinemada motivasyonunuzu kaybettiğiniz oluyor mu? Eğer oluyorsa, sizi tekrar yazmaya iten şey nedir?

Sürekli oluyor. Her filmimden sonra sinemayı bırakıyorum, sonra tekrar başlıyorum. Motivasyonumu kaybetmeme neden olan şeyler; dış gerçeklik, sinema piyasası, sinemanın dışarıdaki algılanışı ve fiziki koşullar. Ancak her ne kadar motivasyonum zaman zaman kaybolsa da sinemaya yeniden dönmemin ve motive olmamın nedeni, geceleri bende yarattığı mucizevi duygular.

Yeni bir proje üzerinde çalışıyor musunuz? Varsa biraz ipucu verebilir misiniz?

Evet, şu anda iki proje üzerinde çalışıyorum. Bunlardan biri, Yeraltı filminin devamı olan “Nahoş Bir Olay” adında bir senaryo. Diğeri ise modern insan mevzularıyla ilgili bir kara komedi. Buna benzeyen başka bir proje de “Fay Hattı” adını taşıyor.

Son zamanlarda sizi en çok heyecanlandıran bir film ya da kitap var mı?

Beni son zamanlarda en çok etkileyen film Bir Düşüşün Anatomisi oldu; gerçekten çok etkilendim. Kitap olarak ise son dönemde çok fazla şey okudum ama genellikle tarih kitaplarına yöneldim. Özellikle Şevket Süreyya’nın kitaplarını okuyorum.

22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali hakkında görüşleriniz nelerdir?

En son 11-12 sene önce Eskişehir’e gelmiştim. İlk izlenimlerim şu yönde: Hem Eskişehir hem de festival sıcaklığından bir şey kaybetmemiş. Eskişehir’in bir öğrenci şehri olması ve bu festivalin de bir öğrenci festivali olması nedeniyle burada bir merak ve sıcaklık hâlâ var. Pek çok şey değişiyor ama burası sıcaklığını sürdürüyor. Umarım hep böyle devam eder.

Sinemaya gönül veren öğrencilere tavsiyeleriniz nedir?

Sinemaya gönül veren öğrenciler, gerçekçi olup imkânsızı istesinler ve her şeyden önce kendileri olsunlar. Gerçeğe hiçbir zaman sırt çevirmesinler.