Jinekolojik (pelvik) muayene
Genel olarak ilk antenatal vizitte vajinal pelvik muayene
yapılır ve gebeliği olumsuz yönde etkileyebilecek genital
kitle, enfeksiyon, doğumsal genital anomaliler, kanser
ve kanser öncesi lezyonlar ortaya çıkarılır. Muayeneye
ultrason ve papsmear incelemesi de eklenerek değerlendirme
tamamlanmış olur.
Jinekolojik muayene nasıl yapılır?
Vajinal muayene gebeliğin ilerleyen dönemlerinde erken
doğum tehdidi şüphesinde, doğum ağrıları başladığında
gebenin doğumun hangi aşamasında olduğunu ortaya çıkarmak
için, bebeğin pelvise giren kısmı hakkında bilgi sahibi
olmak için ya da doğumun suni olarak başlatılması gerektiğinde
serviksin olgunlaşması hakkında bilgi edinmek için uygulanır.
Sistem muayeneleri
Bu muayeneler herzaman yapılmayabilir. Ama genel olarak
ilk vizitte sindirim sistemi, kalp ve dolaşım sistemi,
solunum sistemi, lokomotor sistem (kas ve eklemler)
ve sinir sistemi ve ruhsal durum hakkında şikayet sorgulaması
ve genel muayene kadın doğum uzmanı tarafından yapılır.
Patolojik bir bulgu durumunda kadın doğum uzmanı ilgili
uzmanı konsulte eder. İlk vizitte meme muayenesi de
yapılarak muhtemel bir kitle, doğumsal meme anomalileri
ve doğum sonrası emzirmeye engel teşkil edebilecek anormal
durumlar ortaya çıkarılır ve giderilir.
Tansiyon ölçümü
Gebenin sağ kolundan uygun bir manşet boyu kullanılarak,
sakin vaziyetteyken, oturur durumda elde edilen tansiyon
değeri gebe takip kartına işlenir. Tansiyon ölçümü her
gebelik muayenesinde tekrarlanır. Preeklampsinin erken
tanısında tansiyon değeri en önemli kriterdir.
Kilo ölçümü
Gebenin kilo ölçümünü sabah evde aç karnına kendi tartısıyla
yapması ve vizitte doktoruna bildirmesi daha uygundur.
Özellikle kısa zamanda aşırı kilo alımı preeklampsi
habercisi olabilir. Uzun döneme (haftalara) yayılan
aşırı kilo alımı ise karbonhidrattan zengin yiyeceklerin
gereksiz yere alınmasına bağlı olabileceği gibi diabet
habercisi olabilir. Elbette çok hızlı büyüyen bir iri
bebek de anne adayının hızlı kilo almasına neden olabilir.
Karnın büyümesinin değerlendirilmesi
Gebeliğin ikinci yarısının başında uterus tam göbek
hizasına gelir ve elle hissedilir. Daha sonra ise mesane
boşken yapılan ölçümlerde pubis (çatı) kemiği ile uterusun
en üst yüksekliği arasındaki mezura ile ölçülen santimetre
birimindeki mesafe az hata payıyla gebelik haftasını
verir. İkiz gebelik, aşırı şişmanlık, mesanenin aşırı
dolu olması, ölçen kişinin tecrübesiz olması gibi faktörler
testin yanıltıcı sonuç vermesine katkıda bulunur.
Bu değerlendirme günümüzde doktorların büyük kısmının
her antenatal değerlendirmede ultrason yapması nedeniyle
giderek terkedilmektedir.
Bebeğin karın içindeki haritasının çıkarılması
Leopold manevraları adı verilen özel muayene yöntemleri
ile doktor bebeğin başının, sırtının, bacaklarının yerini
belirler. Gebeliğin sonuna doğru bebeğin pelvis içine
ne şekilde girdiği de bu yöntemlerle belirlenir.
Not: Ultrason, karnın mezura ile ölçümü ve Leopold
manevraları ile elde edilen bilgilerden çok daha hassas
bilgiler verir.
Gebelik testleri
İdrarda veya kanda gebeliğe özgü bir hormon olan HCG'nin
saptanması esasına dayanan testlerdir. Kanda henüz adet
gecikmeden, idrarda ise adet gecikmesi on günü bulduğunda
gebeliği belirleyebilirler.
Kan gruplarının belirlenmesi
Anne ve baba adaylarının kan grupları parmaktan alınan
kanda belirlenir. Anne adayının kan grubunun Rh(-),
baba adayının ise Rh(+) olması durumunda Rh uygunsuzluğundan
bahsedilir.
Kan uyuşmazlığı
Tam kan sayımı
Damardan alınan kanda otomatik olarak sayım yapan aletler
tarafından kanın çok çeşitli parametreleri belirlenir.
Lökosit (akyuvar) sayısı , eritrosit (alyuvar) sayısı,
eritrositlerin ortalama hemoglobin içeriği, büyüklükleri,
trombosit sayısı, hemoglobin ve hematokrit değeri dışında
daha çok sayıda parametre belirlenir. Kansızlık tanısı
konarak bunun demir eksikliği, B12 ve/veya folik asit
vitamini eksikliği veya kalıtsal bir hastalığa bağlı
olup olmadığı konusunda genel bir fikir edinilir.
Lökosit sayısı gebeliğe bağlı fizyolojik artışın üstüne
çıktığında (12.000 ve üzeri) enfeksiyona, aşırı düşmesinde
ise akyuvar yapımın bozan bir hastalığa işaret edebilir.
Trombosit sayısı ise fizyolojik düşüşün daha altında
düşmüş olarak saptandığında kanamayı durdurmaktan sorumlu
bu hücrelerin gereksiz yere harcanmasına neden olan
bir hastalıktan şüphelenilir. Ancak gebeliğin kendisine
bağlı trombosit sayısı düşüklüğü de olabileceğinden
ileri incelemeler gerekir.
Tam idrar tahlili (TİT)
İdrar vücudun bir aynasıdır. İdrar sedimentinde idrar
yolu enfeksiyonu, idrarda taş veya "kum" varlığı
saptanarak uygun tedaviye başlanır. İdrarda protein
(albumin), aseton (keton), bilirubin, kan hücresi varlığı,
ürobilinojenin aşırı artışı her zaman anormaldir ve
ileri inceleme gerektirir. İdrarda glikoz varlığı ise
gebelikte belli bir dereceye kadar normal kabul edilir,
ancak yine de ileri inceleme gerektirir.
Gebelikte TİT tercihan her antenatal muayenede istenir.
Bunun amacı idrarda enfeksiyon bulgularını ortaya çıkarmak,
erken gebelik döneminde aşırı bulantı ve kusmaları olan
anne adayının genel beslenme durumunu değerlendirmek
(idrarda aseton (keton) çıkışı açlığa işaret eder ve
açlık derecesiyle doğru orantılı olarak keton pozitifliği
de artar), gebeliğin ilerleyen aşamalarında idrarda
protein varlığını ortaya çıkarmak (idrarda protein varlığı
preeklampsi bulgusu olabilir) ve anne adayının yeterli
su içip içmediğini değerlendirmektir (yetersiz su içildiğinde
idrarın rengi koyulaşır ve dansitesi (yoğunluğu) artar).
İdrar kültürü
Gebelik idrar yolu enfeksiyonlarının gelişmesini kolaylaştırır.
İdrar sedimentinde lökosit, eritrosit ve/veya bakteri
görülmesi enfeksiyona işaret eder ve gebenin şikayetleri
varsa antibiyotik tedavisi gerektirir. Ancak antibiyotiklerin
her türlü bakteriye etki etmemesi nedeniyle idrar kültürüyle
bakterinin cinsi belirlenerek enfeksiyon tedavisi yapmak
daha uygundur. Uygun koşullarda alınan idrar örneğinde
var olan bakteri özel besin maddeleri eklenerek üretilir
ve bakterinin bazı antibiyotiklere hassasiyeti ölçülür.
Kültürde üreme olmazsa "steril" yani tedavi
gerektirecek bakteri içermeyen idrardan bahsedilir.
Üreme "100.000 koloni altındaysa" bu durumda
üreyen bakterinin gebenin kendinden değil numunenin
barındırıldığı kaptan, genital dokulardan veya başka
kaynaklardan bulaştığından şüphelenilir ve gerekirse
tekrarlanır. "100.000'in üzerinde üreme" durumunda
ise mutlaka idrar yollarında tedavi gerektirecek sayıda
bakteri var demektir. Bakterilerin hangi antibiyotiklere
hassas olduğunu belirten antibiyogram raporuna göre
gebeye uygun antibiyotik tedavisi verilir ve tedavi
bitiminden 15 gün sonra tedavi başarısını değerlendirmek
amacıyla idrar kültürü tekrarlanır.
Anne adayının hiç bir şikayeti olmasa bile idrar kültüründe
üreme olduğunda ileride oluşabilecek ciddi enfeksiyonları
önlemek amacıyla antibiyotik tedavisi yapılır. Bu amaçla
anne adaylarında gebeliğin başında bir kez ve mümkünse
sonuna doğru bir kez daha idrar kültürü yapılarak muhtemel
bir üreme saptanır ve uygun bir şekilde tedavi edilir.
İdrar yolu enfeksiyonları
Enfeksiyon tarama testleri
Toksoplazma, Rubella (kızamıkçık) ve Sifiliz (frengi)
tarama testleri tercihan gebelik planlandığı dönemde
yapılır. Bu amaçla anne adayından alınan kanda Toksoplazma
IgG ve IgM (antikorlar); Rubella IgG ve IgM ve sifiliz
için VDRL incelemesi yapılır. Bu üç enfeksiyon erken
gebelik döneminde geçirildiğinde bebekte anomali yaratabilen
enfeksiyonlardır ve gebelik öncesi dönemde belirlenmeleri
bu yüzden daha uygundur. IgG müspet çıkması bağışıklığı
gösterir.
HIV (AIDS) ve Hepatit B için tarama testleri ise gebeliğin
sonlarına doğru yapılır. Hepatit B taraması için HBsAg
ve AntiHBs incelemeleri yapılır. Anne adayında taşıyıcılık
saptanması durumunda bebeğin annesinden enfeksiyonu
kapmasının engellenmesi için aşıya ek olarak doğumdan
kısa süre sonra immun serum tedavisi görmesi gerekir.
Gebelikte Hepatit B enfeksiyonu
Ultrason (vajinal, abdominal)
İlk antenatal muayenede ve tercihan gebeliğin ilk haftalarında
yapılan ultrasonun önemi büyüktür. Bu ultrason Son Adet
Tarihi'nin (SAT) doğruluğunu konfirme etmek; SAT'ını
bilmeyenlerde gebelik haftasını belirlemek; dış gebelik;
mol gebeliği gibi durumları erken dönemde saptamak;
gebelik üzerinde olumsuz etki yaratması muhtemel myom
ya da over kisti gibi kitlesel lezyonları saptamak ve
yine muhtemel bir çoğul gebeliği ortaya çıkarmak için
son derece önemlidir. Bu amaçla erken gebelik haftalarında
(14. haftaya kadar) vajinal ultrason tercih edilmekle
beraber, abdominal (karından) ultrason da kullanılabilir.
Daha sonraki gebelik haftalarında bazı doktorlar her
antenatal muayenede ultrason incelemesi yapmayı tercih
ederler. Bu uygulama mutlaka gerekli olmamakla beraber
ilk ultrasonu takiben anomali taraması için 16-20. gebelik
haftaları arasında bir kez ultrason incelemesi yapılması
önemlidir.
Rutin ultrason incelemeleri dışında bebeğin yaşayıp
yaşamadığından şüphelenilen her durumda (düşük tehdidi,
bebek hareketlerinin hissedilmemesi, karnın büyümesinin
durması gibi); İUGG (gelişme geriliği) şüphesi olduğunda;
miyad geçmesinin değerlendirilmesinde ve normalden farklı
bir seyir ortaya çıkan her durumda (ateşli enfeksiyon,
tansiyon yükselmesi, ağrı gibi) ultrason incelemesi
tekrarlanır.
Gebelikte ultrasonografi
Üçlü test
Gebeliğin 16.-18. haftaları arasında yapılan bir incelemedir.
Anne adayından alınan kanda üç ayrı hormon tetkiki yapılarak
Down sendromu ve Nöral tüp defekti riski belirlenir.
Üçlütest
PPG (Postprandial Glikoz) ve OGTT (Oral Glikoz Tolerans
Testi)
Gebelik diabet oluşma riskini artıran bir durumdur.
Bu yüzden anne adayları 24.-28. gebelik haftaları arasında
şeker yükleme testine tabi tutulurlar. Bu amaçla anne
adayının risk faktörlerine göre 50 gram (PPG) ya da
100 gram glikoz ile (OGTT) yükleme yapılır.
|