Gebelikte kullanılan alkol abortus (düşük), ölüdoğum,
bebekte gelişme geriliği, çeşitli baş-yüz gelişim kusurları
ve zeka geriliği gibi istenmeyen durumların oluşmasına
neden olabilmektedir. Amerika ve diğer bazı gelişmiş
ülkelerde zeka geriliğinin belirlenebilen en önemli
nedeni anne adayının gebelikte alkol kullanmasıdır.
Bu ülkelerde anne adayları arasında alkolizmin yaygınlığı
ve bunun yarattığı sonuçlar ekonomik ve sosyal bir sorun
oluşturmuş durumdadır. Şu an için ülkemizde anne adayları
arasında alkol kullanımı yaygın değildir ve bunun böyle
kalması toplumsal sağlık açısından çok önemlidir.
Gebelik döneminde kullanılan alkolün bebekte istenmeyen
durumlar oluşturması alınan alkol miktarı ile doğru
orantılıdır. Şu anda elimizde gebelikte alınabilecek
en düşük alkol miktarı ile ilgili bir veri olmadığından
anne adaylarına bu konudaki önerimiz gebeliğin planlandığı
andan gebeliğin sonuna kadar alkol kullanmamalarıdır.
Halihazırda alkol kullanmakta olan anne adaylarının
da hemen şimdi alkolü bırakmaları bebeklerinin alkolden
etkilenme riskini mutlaka azaltacaktır.
Efesli Soranus'un anne adaylarına mesajı
Milattan sonra birinci yüzyılda yaşadığı tahmin edilen
Efes'li Soranus gebelikte kullanılan alkolün bebek üzerine
etkilerini çok güzel bir şekilde tarif etmiştir:
"Cenin rahime düştüğü andan itibaren besine ihtiyacı
vardır. Bu besini ona kan ve hava getiren ve onunla
birlikte gelen maddeden (plasenta) alır. Ancak sarhoşluk
bu maddenin tüm gücünü tüketir ve havayı bulandırır.
Oluşan tehlike ceninin kötüleşmesine ve kalitesinin
düşmesine neden olur. Ayrıca aşırı sarhoşluk cenini
tutunduğu yerden de koparabilir (düşük)."
Alkol alımı hakkında genel bilgiler
Alkol ya da kimyasal adıyla etil alkolün güçlü teratojen
(bebekte anomali yaratan) etkilere sahip bir madde olduğu
bilinmektedir.
Bir bardak bira (%5 alkol), bir kadeh şarap (%10 alkol)
ya da alkollü kokteylde (%10 alkol) yaklaşık 15 gram
alkol bulunur.
Alkol alma "alışkanlığı" günlük 60-90 gram
(1-1,5 litre bira eşdeğeri) alkolün düzenli olarak alınması
şeklinde tarif edilebilir. Günlük 120 gram ve üzeri
(2 litre bira ve üzeri) alkolün düzenli olarak alınması
ise alkolizm olarak değerlendirilir.
Gebelikte alınan alkolün bebek üzerindeki etkileri
Alkol anne kanından plasenta yoluyla direkt bebeğin
kanına geçer ve anne kanındaki miktarla eşitlenir. Gebeliğin
erken dönemlerinde direkt olarak embryo üzerine olan
etkisiyle düşüğe, organ gelişimi döneminde hücreler
üzerindeki etkileriyle çeşitli organlarda gelişim kusurlarına,
gebeliğin ikinci trimesterinden itibaren hücre çoğalmasının
hızlı olduğu dönemde hücrelerdeki toksik (zehirli) etkisiyle
santral sinir sistemi hasarlarına neden olabilmektedir.
Gebeliğin her döneminde alkolün etkisine bağlı olarak
bebeğin ölme riski artar. Günlük alınan alkol miktarı
arttıkça bebekte istenmeyen durumların oluşma riski
doğrusal bir ilişki içinde artar. Ancak günlük alınabilecek
miktar için güvenli bir altsınır henüz belirlenmiş değildir
ve gelecekte de belirlenmesi ihtimal dahilinde gözükmemektedir.
Gebelikte alınan alkol bebekte düşük doğum tartısından
başlayan ve zeka geriliği gibi ciddi sekellere kadar
uzanabilen bir spektrum üzerinde etkiler gösterebilir.
Alkolün bebek üzerinde yarattığı en ileri normaldışı
durum Fetal Alkol Sendromu olarak tanımlanır. Dünyada
1000 canlı doğumdan ikisinde fetal alkol sendromu olduğu
tahmin edilmektedir.
Fetal alkol sendromu (FAS)
Fetal alkol sendromu, bebeğin doğmadan önceki dönemde
sürekli ve yoğun bir şekilde alkole maruz kalması sonucu
oluşan belirtiler topluluğudur. Belirtiler ilk kez 1973
yılında tanımlanmış ve alkolik anne adaylarının bebeklerinde
görülen bu ortak belirtiler bir sendrom olarak betimlenmeye
başlamıştır.
Sendromun
en belirgin özellikleri bebekte intrauterin gelişme
geriliği (bebek doğmadan önce oluşan gelişme geriliği),
bebek büyüdükçe farkedilen gelişme geriliği, zeka geriliği,
çeşitli davranış bozuklukları ve normaldışı yüz görünümüdür.
Fetal alkol sendromlu çocukların tipik bir yüz görünümleri
vardır: en sık rastlanan baş-yüz kusurları mikrosefali
(başın ufak olması), filtrum (üstdudak-burun arası oluk)
yokluğu, ince üstdudak, yassı burun kemeri, mikrognati
(ufak çene), mikroftalmi (ufak gözler), kısa burun,
gözkapaklarının anormal şekilli olmasıdır (resim).
Bunu dışında kalp anomalileri, omurilik anomalileri,
kol-bacak anomalileri, genital sistem ve böbrek anomalileri,
kulak anomalileri, göğüs kafesi şekil bozuklukları da
sendromun bir parçası olarak görülebilmektedir.
Doğumda hiçbir bulgu göstermeyen bebeklerde bile büyüdükçe
gelişme geriliği barizleşebilmekte ve alkole bağlı diğer
etkilerin gözlenmesi bebeğin iki yaşına geldiği döneme
kadar gecikebilmektedir.
Fetal alkol sendromlu bireyler yaşıtlarından daha ufak
yapılı, IQ seviyeleri daha düşük, çeşitli davranış bozuklukları
(aşırı aktivite, dikkat toplayamama gibi) gösteren bireyler
olarak yaşamlarını sürdürürler.
Alkol dozu ile bebekte istenmeyen durumlar arasındaki
ilişki
Bebekte anomali yaratmak için yeterli en az miktarı
belirlemek olanaksız olmasına karşın tüm gebelik boyunca
düzenli olarak günlük 90 miligram alkole eşdeğer içki
kullanan anne adaylarında fetal alkol sendromu belirtileri
görülme riski önemli oranda artar. Bariz alkolik anne
adaylarının bebeklerinin yaklaşık %30-40'ında fetal
alkol sendromu görülmektedir. Günde 2-3 bardak alkollü
içkiyi düzenli olarak kullanan anne adaylarının bebeklerinde
bu oran %10'a düşer.
Fetal alkol sendromu tüm gebelik boyunca ve özellikle
de gebeliğin ikinci yarısından itibaren yüksek miktarlarda
alkol kullanan anne adaylarının bebeklerinde daha sık
gözlenmektedir. Hücrelerin hızla çoğaldığı gebeliğin
bu ikinci döneminde alkol hücreler üzerindeki toksik
(zehirleyici) etkileri nedeniyle başta sinir sistemi
olmak üzere diğer organlarda gelişim bozukluklarına
neden olmaktadır.
Daha az miktarlarda alkol kullanan anne adaylarında
ise sendrom tümüyle ortaya çıkmasa da fetal alkol etkileri
(FAE) adı verilen sendromun daha hafif şekli ortaya
çıkabilir. Burada fetal alkol sendromunun belirtilerinin
bir kısmının olmaması, olanların da daha hafif olması
sözkonusudur.
Anne adaylarına öneriler
İnsanlarda alkol kullanımı ve gebelik üzerine olan
etkilerle ilgili çalışma yapılamadığından alkolün gebelikte
bebek üzerindeki etkileri ancak hayvan deneyleriyle
tahmin edilebilir. Hayvanlarda tek doz olarak verilen
yüksek miktarda alkolün düşük, gelişme geriliği ve baş
ve yüz anomalileri gibi fetal alkol sendromunu andıran
etkiler yaptığı gözlenmektedir. Bu çalışmaların insanlara
tam olarak uyarılamaz olmasıyla birlikte şu an için
"sosyal" içiciliğin (yani arada sırada alkol
almanın) bile gebelik döneminde bebek üzerinde etkileri
tam olarak bilinemediğinden gebeliğinizi planlandığız
andan itibaren ve tüm gebelik boyunca alkol kullanımından
kaçınınız.
Gebelik döneminde halihazırda alkol kullanmakta olan
anne adaylarının da alkolü hemen bırakmaları gebelik
haftasının erkenliğiyle doğru orantılı bir şekilde bebeklerinin
alkolden etkilenme riskini azaltacaktır.
Unutmayın bebeğinize karşı sorumlusunuz!!
|