Eskişehir'de her gözünüze çarpan hediyelik eşya dükkanında
birkaç çeşit lületaşı ürünü vardır.Ama lületaşını işleyen
,ona yeniden hayat veren ustaları bulmak öyle zor ki;Bu
insanlar emeğinin bol, kazancının ise az olduğu işlerinde
sadece yüreklerindeki sanatçı ruh adına bu işi devam
ettiriyorlar.Söylemeye dile varmıyor insanın ama büyük
ihtimalle onlar kaybolan bir mesleğin son temsilcileridir.
ALİ RIZA GÖKDEMİR-Lületaşı Ustası
-Siz de lületaşı işletmeciliğinde sayılı ustalarımızdan
birisiniz.Bu işi yaparken karşılaştığınız sıkıntılar
neler?Örneğin hammadde bulmakta güçlük çekiyormusunuz?
-Hem de çok zorluk çekiyoruz.Özellikle de kış aylarında.Bir
taşın ortalama fiyatı 15 milyon civarında.Taş kuruduktan
sonra hafifliyor.Kışın ocaklar çalışılmayacak durumda
olduğu için hammadde sıkıntımız daha da artıyor.Biz
de yaz aylarına ağırlık veriyor, çok yoğun çalışıyoruz.Kış
aylarında da başka atölyelerden gelen hammaddeleri,parça
başı diye nitelendirdiğimiz yolla işliyoruz.
-Atölyeden halka satışınız var mı?
-Vitrinde sergilediğimiz birkaç parça lületaşımız var.Ancak
halkın alım gücü yok.Zaten lületaşı konusunda halkımızın
bilgisi de yok.Dünya rezervlerinin büyük bir kısmı Türkiyede
olmasına karşın,elimizdeki değerin farkında değiliz.Bizler
genellikle işlediğimiz taşlarımızı yurtdışına satarak
gelirimizi sağlıyoruz.
-Çocuğunuzun lületaşı işlemecesi olmasını ister miydiniz?
-Hayır.Kesinlikle istemem.Çünkü bu meslekt emek çok
karşılık ise hiç yok.Çocuklarımın benim çektiğim sıkıntıları
çekmesini istemiyorum.
-Devletten destek alıyor musunuz?
-Hayır.Devletten ne kredi ne de başka bir yardım almıyoruz.Üstelik
bizi zanaatkar değil,esnaf olarak değerlendiriyorlar.Oysa
devletimiz bize el verse,örneğin düşük faizli kredi
kulalnabilsek ya da vegilerden muaf olabilsek...
BU RÖPORTAJ YELİZ ERKOÇ TARAFINDAN YAPILMIŞTIR
|