Sitomegalovirüs enfeksiyonu adı az duyulmuş olan ancak
oldukça sık görülen bir virüs enfeksiyonudur. Çoğu insan
enfeksiyonu çocukluk döneminde hiç farkına varmadan
geçirir. Ancak gebelik döneminde geçirilen enfeksiyon
bebeğe bulaştığında gelişme geriliği, sağırlık, zeka
geriliği, geç yürüme, geç öğrenme gibi istenmeyen durumlara
yolaçabilmektedir. Bu risk özellikle önceden enfeksiyonu
geçirmemiş anne adaylarında daha yüksektir.
Sitomegalovirüs enfeksiyonu nedir?
Sitomegalovirüs enfeksiyonu ,CMV (Cytomegalovirus)
adı verilen virüsün yolaçtığı bir enfeksiyondur. Toplumda
oldukça yaygındır ve en sık görülen yenidoğan enfeksiyonlarından
biridir. Yeterli tanı yöntemleri kullanıldığında yenidoğanların
yaklaşık %1'inde bu virüs saptanabilmektedir.
Nasıl bulaşır?
CMV insanlara damlacık enfeksiyonu yoluyla (ortak havanın
solunmasıyla diğer insanlardan) bulaşabileceği gibi
tükrük, idrar, dışkı, anne sütü, vajinal salgı, sperma
(meni) gibi vücut salgılarına temasla da bulaşabilmektedir.
Diğer bulaşma yolları kan nakli ve cinsel ilişkidir.
Klinik açıdan önemli olan bir diğer bulaşma yolu ve
sayfanın konusu da gebelik esnasında anneden doğmamış
bebeğine bulaşmadır.
Enfeksiyon sıklıkla çocukluk çağında geçirilir ve enfeksiyonu
henüz geçirmemiş olan erişkinlere de virüs kreş ya da
okul gibi toplu yerlerde virüsü alan çocuklarından geçer.
Bulaşma yollarının yaygınlığı nedeniyle toplumda en
az %50'lik bir kesim daha önceden bu enfeksiyonu geçirmiş
bulunur. Bu oran sosyoekonomik seviyesi düşük kesimde
daha da yüksek olabilir (%80). Enfeksiyonla karşılaşmış
olma olasılığı yaşla artar.
Sitomegalovirüs enfeksiyonunun belirtileri nelerdir?
Sitomegalovirüs enfeksiyonlarının büyük kısmı belirtisiz
seyreder. Buna gebelikte geçirilen enfeksiyonlar da
dahildir. Enfeksiyonu geçiren anne adaylarının ancak
%15'inde ateş, boğaz ağrısı, lenfadenopati (lenf bezlerinin
şişmesi), eklem ağrıları gibi özgün olmayan belirti
ve bulgular gözlenir.
Özellikle bağışıklık sistemi çeşitli nedenlerle baskılanmış
kişilerde (AIDS hastaları, organ nakli nedeniyle bağışıklık
sistemini baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olanlar
gibi) enfeksiyonlar daha sık görülür ve daha ciddi belirtiler
verir.
İlk kez geçirilen CMV enfeksiyonu vücutta bağışıklık
yanıtı oluşturur, ancak bu bağışıklık tam değildir.
Birincil enfeksiyon adı verilen bu ilk enfeksiyondan
sonra virüs vücuda yerleşir ve çeşitli zamanlarda tekrar
tekrar enfeksiyona yol açabilir. Sonradan değişik zamanlarda
oluşan enfeksiyonlara da tekrarlayıcı enfeksiyonlar
adı verilir. Tekrarlayıcı enfeksiyonlar çok daha az
sıklıkla ve daha hafif belirtilerle seyrederler.
Gebelikte geçirilen enfeksiyonun önemi nedir?
Gebelikte geçirilen enfeksiyon plasenta yoluyla bebeğe
geçebilir. Bebeğe geçen enfeksiyon ise intrauterin gelişme
geriliği (İUGG), mikrosefali (başın ufak olması), intrakranyal
kalsifikasyon (beyindokusunda kireçlenme alanları),
koryoretinit (göz enfeksiyonu) ve körlük, zeka geriliği,
motor gelişim geriliği (geç yürüme gibi), işitme kaybı,
karaciğer ve dalakta büyüme, sarılık, kansızlık gibi
belirti ve bulgulara neden olabilir.
Virüs enfeksiyonu etkisiyle oluşan bu durumların bir
kısmı hemen doğum sonrasında barizken (sarılık, başın
ufak olması, doğum tartısının düşük olması gibi), bazıları
bebek büyüdükçe ortaya çıkabilir (sağırlık, geç yürüme,
zeka geriliği gibi).
Gebe kalmadan önce anne adaylarının büyük kısmı bu
enfeksiyonu geçirmiştir. Buna bağlı olarak tam olmasa
da kısmi bir bağışıklık oluştuğundan bu anne adaylarında
tekrarlayıcı enfeksiyon meydana geldiğinde enfeksiyonun
bebeğe bulaşma riski, bebeğe bulaştığında ise bebekte
istenmeyen durumlar oluşturma riski oldukça düşüktür.
Daha önceden hiçbir şekilde bu enfeksiyonu geçirmemiş
anne adaylarında ise tablo değişir. Bu anne adaylarının
%1-4'lük kısmında gebelik esnasında birincil enfeksiyon
meydana gelir. Bu durumda vücutta hiç bağışıklık olmadığından
enfeksiyonun bebeğe bulaşma riski yüksektir (%40 enfeksiyon
bebeğe bulaşır). Ancak bebeğe bulaştığında bu mutlaka
anormal bir duruma yol açacak anlamına gelmez. Bu anne
adaylarının yaklaşık %90'lık kısmının bebeği doğumda
normal bulunur. Bu normal bebeklerin az bir kısmında
ileride bir zamanda enfeksiyon etkileri ortaya çıkabilir.
Doğumda enfeksiyon belirtileri gözlenen %10'luk bebekte
ise enfeksiyona bağlı sekel oluşma olasılığı daha yüksektir.
Nasıl tanı konur?
Kanda sitomegalovirüse özgü IgG antikorunda iki ayrı
ölçümde dört kat artış, ya da alınan tek numunede IgM
antikoru saptanması birincil enfeksiyon tanısı koydurur.
Daha önceden IgG'si belirlenmiş olanlarda tek başına
IgG yükselmesi (IgM yükselmemelidir) tekrarlayan enfeksiyon
tanısı koydurur. Ancak CMV diğer virüslerle çapraz reaksiyon
verebildiğinden hatalı sonuçlar da nispeten sıktır.
Bazı durumlarda da ultrasonda İUGG (intrauterin gelişme
geriliği), mikrosefali ve/veya beyin dokusunda kalsifikasyonlar
(kireçlenmeler) saptanmasıyla bu enfeksiyondan şüphelenilir
ve kanda antikor düzeyiyle ya da kordosentezle bebekten
alınan kanda yapılan ileri incelemelerle tanı konur.
Gebelikte korunmak için neler yapılabilir?
Gebelikte her anne adayına virüse özgü IgM ve IgG taramasının
gerekli olup olmadığı henüz kesinleşmiş değildir. Ancak
gebeliğin planlandığı dönemde ya da gebeliğin erken
dönemlerinde IgG antikoru bakılması fayda sağlayabilir.
Sitomegalovirüs IgG'nin pozitif olarak belirlenmesi
daha önceden enfeksiyon geçirildiğini ve bu nedenle
gebelikte tekrarlayıcı enfeksiyon geçirilse bile bunun
bebeği etkileme olasılığının düşük olduğunu göstererek
anne adayı için rahatlatıcı bir bilgi olabilir.
Sitomegalovirüs henüz aşısı olmayan, bilinen etkili
bir tedavisi olamayan bir virüstür. Bu yüzden genel
hijyen kuralları ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan
korunmak için alınan önlemler dışında anne ve baba adaylarının
yapabileceği birşey yoktur.
Enfeksiyonu geçirmekte olan annelerin bebeklerine bulaştırmamak
için bebeklerini emzirmemeleri son derece önemlidir.
|