Tüm
kadınlara yıllık olarak önerilen test: Papsmear
incelemesi
Serviks (rahimağzı) kanseri vajina yüzeyini döşeyen
dokuyla serviksin iç yüzeyini döşeyen dokunun kesiştiği
transformasyon zonu (değişim bölgesi) adı verilen yerde
başlayan bir kanser türüdür. Serviksin iç yüzeyini döşeyen
epitel hücreleri glanduler (salgı yapıcı) özellikler
taşırken, vajinanın hücreleri dokuyu dış etkenlere korumakla
görevli skuamöz (yassı epitel ) yapıda hücrelerdir.
Buraya transformasyon (değişim) bölgesi adı verilmesinin
nedeni bu bölgede birbirinden farklı bu iki hücre türünün
komşulukta olması ve değişik yapıları nedeniyle sürekli
birbirleriyle "geçimsiz" olmalarıdır.
Değişim bölgesinde her iki hücre türü de sınırlarını
genişletme çabasındadırlar ve bu nedenle bu kesişim
bölgesinde adeta "savaş" halindedirler. Bölgede
sürekli bir yıkım-yenilenme sözkonusudur. Bu esnada
sürekli olarak bazı hücreler atılır ve yenisiyle değiştirilir.
İşte papsmear incelemesi bölgedeki hücrelerin buradan
muayene esnasında alınıp mikroskop altında incelenmesidir.
Serviks kanseri sıklıkla ilk önce değişim bölgesinden
başladığından bu bölgeden toplanan hücrelerin mikroskopla
incelenmesi bize değerli bilgiler verir. Buradan toplanan
hücrelerin mikroskop altındaki yapısal özelliklerine
bakarak hücrelerin normal yenilenme sürecinde mi olduğu,
hücrelerde kanserleşme eğilimi olup olmadığı belirlenebilir
ve ileri durumlarda kanserleşmiş hücrelerin kendisi
gözlenebilir.
Serviksin değişim bölgesinde hücrelerde habisleşme
yönünde değişiklikler başladığında bu kendini mikroskop
altında "atipik görünüm" şeklinde gösterir.
Atipik tanımı burada alışılmışın dışında hücreler görüldüğünü
anlatmakla birlikte her atipik görünüm kanserleşme eğilimini
yansıtmaz. Atipik hücreler gözlendiğinde patolog önerisine
göre ya papsmear ilaç tedavisi sonrası tekrarlanır,
ya da aşağıda anlatılacağı gibi biyopsi alınarak ileri
inceleme yapılır.
Serviks kanseri uzun bir "kuluçka dönemi"
olan bir hastalıktır. Hücrelerde atipikleşme yani şekil
bozuklukları başlamasından kanser oluşumuna kadar geçen
süre 5-10 yıldır. İleri evrelere geldiğinde tedavi şansı
düşük, erken evrelerde (henüz başlamadan önce) yakalandığında
ise tedavi şansı çok yüksek bir kanser türüdür.Bu da
erken tanının tedavi açısından ne kadar önemli olduğunu
gösterir.
Papsmear 1941'den beri kullanılan bir kanser tarama
testidir ve bugüne kadar geliştirilmiş kanser erken
tanı yöntemleri arasında en etkili olanıdır. A.B.D.'de
kullanılmaya başlandığından bugüne kadar serviks kanserinden
ölümde %70 oranında azalma gerçekleşmiştir. Ne yazık
ki böyle etkili bir yöntem olmasına karşın ülkemizde
kadınlarımızın çoğu bu yöntemi bilmemekte ya da gözardı
etmektedirler. Serviks kanserine yakalanan kadınların
sorgulamasında %80'inden fazlasında bu testin hiçbir
zaman yapılmadığı ya da düzenli olarak yapılmadığı ortaya
çıkmaktadır.
Papsmear nasıl uygulanır?
Papsmear jinekolojik muayenenin bir parçasıdır ve muayenenin
spekulumla ("metal aletle") inceleme aşamasında
serviks ve iç kısmına yerleştirilen genellikle fırça
şeklindeki özel bir çubuk yardımıyla serviks salgısı
ve beraberinde hücre alınmasından ibarettir. İşlem 15-30
saniye sürer ve tümüyle ağrısızdır. İşleme bağlı olarak
ve özellikle enfeksiyonu olanlarda hafif kanama olsa
da kısa zamanda kendiliğinden durur.Çubuğun uç kısmında
toplanan hücreler daha sonra lam adı verilen mikroskop
camına sürülerek yayılır ve hemen özel bir sprey sıkılarak
ya da özel bir sıvıda bekletmek yardımıyla fikse edilir
ve korunma altına alınırlar. Bu fiksasyon (sabitleme)
işlemi papsmeardan daha iyi sonuç alınabilmesi açısından
önemlidir.
Fikse edilmiş bu lam (teknik adı yayma preparat) laboratuarda
özel boyalarla boyanır ve daha sonra patoloji uzmanı
tarafından dikkatlice incelenir. Sonuç yaklaşık bir
hafta içinde çıkar.
Gebelikte papsmear uygulanabilir mi?
En uygunu gebelik planlandığında jinekoloji uzmanına
başvurulması ve bu esnada rutin jinekolojik muayenede
papsmear alınmasıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda
gebeliğin erken dönemlerinde veya şüpheli bir durum
olduğunda (aşırı akıntı, ilişki sonrası kanamanın başka
bir nedene bağlanamaması gibi) gebeliğin herhangi bir
döneminde alınabilir ve düşük ya da erken doğuma yolaçması
beklenmez.
Papsmear incelemesi ne gibi bilgiler verir?
Papsmear incelemesi esas olarak bir kanser tarama testidir.
Temel hedefi serviks kanserinin en erken evrelerini
yakalamaktır. Kanserin kesin tanısı serviksten biyopsi
alınarak dokunun incelenmesiyle konur. Ancak her kadına
biyopsi almak yerine papsmear incelemesinde şüpheli
bulgulara rastlandığında biyopsi almak elbette ki daha
etkili bir yöntemdir. İşte papsmear incelemesi, kanser
şüphesi olan olguların yakalanmasına ve bu kişilere
kolposkopi (jinekolojik muayenede dokuları büyüterek
görmede kullanılan özel alet) altında biyopsi alınmasına
olanak tanır.
Papsmear incelemesinde ek olarak bakteri (bakteriyel
vajinozis), protozoa (trikomonas), mantar (candida)
ve virüs enfeksiyonlarının da (HPV enfeksiyonu ya da
genital siğil) dolaylı olarak tanısı konabilir. HPV
(Human papilloma virus) enfeksiyonu hiç bir belirti
vermese de papsmearda HPV tarafından enfekte olmuş hücrelerin
(koilosit hücreleri) görülmesiyle ortaya çıkarılabilir.
HPV enfeksiyonuyla serviks kanseri arasındaki yakın
ilişki nedeniyle bu tanı önemlidir
Papsmear bazı durumlarda vajina ve endometrium (rahim
iç tabakası) kanseri hakkında da dolaylı bilgiler verebilir.
Servikal erozyon ("yara")
Halk arasında "yara" olarak bilinen hastalık
aslında değişim bölgesinin serviks hücreleri lehine
genişlemesinden başka bir şey değildir. Yukarıda bahsettiğimiz
"savaşı" serviksin glanduler hücreleri kazanmış
ve vajinanın yassı epitel hücrelerini erozyon yoluyla
"eriterek" kendi sahalarını genişletmişlerdir.
Bu yüzden de spekulum muayenesinde serviks üzeri kızarık
bir görünüm arzeder. Erozyon akıntı şikayeti dışında
bir şikayet yapmayabilir ve çoğu durumda muayene esnasında
tesadüfen saptanır. Servikal erozyon kanser veya kanser
öncüsü lezyonlarla karışabileceğinden, saptandığında
mutlaka smear alınarak durum değerlendirmesi yapılmalıdır.
Smear raporunda da erozyon tanısı doğrulanır. Erozyon,
papsmear incelemesi yapıldıktan sonra mutlaka kriyoterapi
ile (dondurarak) veya koterizasyonla (yakılarak) giderilmeli
ve değişim bölgesi eski haline getirilmelidir.
Papsmear ne sıklıkla uygulanmalıdır?
Cinsel yönden aktif hale gelen her kadın yıllık jinekolojik
muayeneler için başvurmalı ve bu esnada papsmear kontrolleri
yapılmalıdır. Yıllık jinekolojik muayeneler ömürboyu
sürdürülmelidir.
Papsmear için en uygun zaman siklusun hangi günleridir?
Smear için en uygun zaman adet kanaması tamamen bittikten
sonraki günlerdir. Adet kanaması ya da başka bir nedenle
kanama olduğunda papsmear alınsa da teknik zorluklar
nedeniyle yorumlanamaz. Papsmear uygulamasının daha
efektif olabilmesi için bir gün önceden cinsel ilişkide
bulunulmamalı ve vajina içi yıkanmamalıdır.
Papsmear sonuçları güvenilirmidir?
Papsmear sonucunun güvenilirliğini etkileyen en önemli
faktörler usulüne uygun alınıp alınmaması (doğru zamanlama,
usulüne uygun teknik kullanarak bol miktarda hücre toplama,
alındıktan hemen sonra fiksasyon işleminin uygulanması
gibi) ve patolojik incelemenin tecrübeli bir patoloji
uzmanınca dikkatli bir şekilde yapılmasıdır. Ancak bu
şartların tümü yerine geldiğinde ve papsmear normal
geldiğinde bunun %100 olasılıkla kanser olmadığı anlamına
gelmediği unutulmamalıdır. Tersine papsmearda şüpheli
bir durum ortaya çıktığında da kanser öncüsü lezyon
veya kanser tanısının kesin olarak konabilmesi için
(bariz kanser olguları hariç) kolposkopi ve/veya kolposkopi
altında biyopsi ile ileri inceleme yapılmalıdır.
Papsmear sonucu raporunda neler bildirilir?
Raporda patolog tarafından öncelikle bildirilmesi gereken
alınan hücrelerin inceleme için yeterli olup olmadığıdır.
Çeşitli nedenlerle (kuruma, hücre sayısının yetersiz
olması, kan ve/veya yoğun iltihabi hücreler nedeniyle
diğer hücrelerin incelenememesi gibi) patolog yeniden
smear alınmasını isteyebilir.
Raporda diğer belirtilmesi gereken sonucun patolog
gözüyle normal olup olmadığı, anormal bulgular varsa
anormalliğin ne olduğu ve ileri inceleme gerekip gerekmediğidir.
Papanicolau sistemi (1941) |
Tanımlamaya dayanan sistem |
Bethesda sistemi (1991) |
Class I |
negatif (normal anlamında) |
normal |
|
negatif ancak enfeksiyon var |
enfeksiyon açıkça belirtilir |
Class II |
inflamatuar atipi |
inflamasyon, reaktif ya da reparatif değişikliklere
bağlı selim hücresel değişiklikler |
|
skuamöz atipi |
ASCUS (atipik hücreler var, ancak anlamı tam olarak
belli değil) |
|
kondilomatöz (koilositik) atipi |
düşük dereceli SIL ve HPV'ye bağlı hücresel değişiklikler |
Classs III |
minimal ya da hafif displazi (CIN I) |
düşük derece SIL (HPV'ye bağlı değişiklikler olabilir
de olmayabilir de |
|
orta derece displazi (CIN II) |
yüksek dereceli SIL |
|
ağır displazi (CIN III) |
yüksek dereceli SIL |
|